| Konu: | Askeralma Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 13.06.2019 |
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tarihi bilmek geçmişten ders çıkarmak için önemlidir. Sizin getirdiğiniz yasa teklifinin aynısı Osmanlı'nın son yıllarında getirilmiş, sonuç ortada, Osmanlı'nın çöküşü, yok oluşu... Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran irade Osmanlı'nın son dönemini çok iyi bildiği için ve o dönemi yaşadığı için gençlere hitaben "Sizi yönetenler gaflet, dalalet ve hattı hıyanet içinde olabilirler." diye uyarıda bulunmuş.
Sene 1846, bedelişahsi uygulaması. Buna göre kura çıkıp beş yıllık zorunlu askerlik yapmak istemeyenler bedel parası ödeyerek kendilerinin yerine bir başkasını gönderebilecekler. Bakmışlar bu büyük tepki topluyor, sene 1865'te bedelişahsiyi kaldırıp bedelinakdîyi getirmişler. Zorunlu askerlik yapmak istemeyen Osmanlı zenginleri bedel akçesi ödeyerek askerlikten kurtulmuşlar. Hani denir ya "Yırtılan Tüfekçi Bekir'in yakası." diye; Osmanlı'da askerlik, fakir Anadolu delikanlılarının, Türk çocuklarının işi hâline gelmiş.
Yine, sizin, bu kanun teklifinin 45'inci maddesinde getirdiğinizin aynısı 1846 yılında padişahın özel fermanıyla "Askerlikten muaftır." dediği kişiler askerlik yapmayacaklar. Yani o döneme doğru yavaş yavaş kayıyoruz.
Şimdi, 45'inci maddede Cumhurbaşkanına verilen yetki: "Cumhurbaşkanınca gerekli görülen sahalarda özel olarak görevlendirilen gönüllüler, Cumhurbaşkanınca belirlenen şartlara uydukları takdirde Askerlik hizmetlerinden muaf tutulur." diyorsunuz. O dönemde padişahın fermanıyla her şey halloluyordu; şimdi Anayasa var, yasalar var. Şimdi size soruyorum: Bu görevliler hangi sahada, hangi görevleri yapacaklar, kimlerden oluşacak, sayısı ne kadar olacak, hangi şartlara uyması gerekecek? Bu koşullar her seferinde, her göreve, her kişiye göre değişecek mi? Biliyorsunuz, muğlak ifadelerle yasalar yapılmaz, çok muğlak bir teklif.
Sene 1908, Balkan Harbi'nden önceki son seferberlik ilanından yaklaşık bir buçuk ay önce harp tehlikesinin olmayışı ve hasat zamanının yaklaşmış olması gibi gafilce sebeplerle Rumeli'den tam 75 bin asker terhis edilmiş. Daha önceden de siyasi sebeplerden dolayı -görüntüde ise orduyu gençleştirmek adına- Rumeli'yi iyi bilen bin kadar tecrübeli subay zorla emekli edilmiştir.
Sonuç, bütün Balkanlar üç ayda kaybedilmiş.
30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması'na göre Osmanlı Ordusu dağıtılacak. 5 Kasım 1918; İngilizleri memnun etme politikası gereği padişah Vahdettin, ordunun onda 9'unu terhis etmiş, erleri memleketlerine göndermiş. Vahdettin'in Şeyhülislamı Mustafa Sabri, İzmir'in işgalinden on beş gün sonra "Ordunun görevi oruç tutmaktır." diye bir açıklama yapmış. Sonuç, 10 Ağustos 1920, Osmanlı'nın parçalanması, Sevr Antlaşması...
İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon Sevr Anlaşması öncesinde şöyle diyor, tarih 20 Mart 1920: "Türkler için askerlik mesleği tümüyle kapanmıştır. Kuşkusuz, Türkler askerlik yapmak isterlerse başka bir yere gidebilirler. Fransız Lejyonu onları kabul edecektir ancak İngiltere buna bile karşıdır çünkü Türkler öteki düşmanlarımızdan farklıdır, başka bir yerde bile askerlik yapmaları iyi değildir, Türkiye'ye dönüp yeni askerlik dönemini başlatabilirler."
Gelelim günümüze. En hafif deyimiyle iktidarın gafleti ve FETÖ terör örgütünün ihanetiyle önce 2007 yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik Ergenekon, Balyoz ve Askerî Casusluk gibi kumpaslarla başlayan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sanık, PKK'nın tanık yapıldığı bir süreç yaşadık. Bu süreçte ordunun kozmik odasına girildi. Özellikle MİLGEM gibi projelerle güçlenen Deniz Kuvvetleri bitirilmek istendi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Sarıaslan.
FARUK SARIASLAN (Devamla) - İktidar milletvekilleri, buradan özellikle sizlere sesleniyorum: Deniz Kuvvetlerinde oynanan oyunlar hâlâ devam ediyor, Deniz Kuvvetlerine alınacak füze konusunda "Yerli füze mi kullanalım, Amerikan yapımı mı kullanalım?" diye tartışmalar devam ediyor. Bu konuda iktidarı ve iktidar partisini uyarıyorum.
Eğer bu teklif kanunlaşırsa bedelli askerlik daimî hâle gelirken askerlik süresi de altı aya indirilecek. Bu, şu demek: Silah altındaki birçok Mehmetçik derhâl terhis edilecek, kışlalar yarı yarıya boşaltılacak; Balkan Harbi öncesinde olduğu gibi, tecrübeli komutanlar emekli, usta askerler de terhis edilmiş olacak. Şimdi soruyorum: Irak'ın durumu ortada, Suriye de her geçen gün daha kötüye gidiyor, Doğu Akdeniz'deki sorun sıcaklığını koruyor, Amerika'yla ilişkilerimiz belli. Rusya'ya ne kadar, ne zamana kadar güveniriz? Balkan Harbi'ndeki kışkırtıcı ve yıkıcı rolünü hiçbirimiz unutmadık.
Türkiye, dört bir yandan kuşatılmışken neden Anayasa'daki ifadesiyle hak ve ödev olan askerlik, hak ve ödev olmaktan çıkarılmak isteniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Sarıaslan, selamlayalım.
FARUK SARIASLAN (Devamla) - Bitiriyorum.
Sizi uyarıyorum, yeni bir gaflete düşmeyin. Unutmayınız ki su uyur, düşman uyumaz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)