GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeralma Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:90
Tarih:18.06.2019

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Yüce Meclisi ve milletvekillerini saygıyla selamlarım.

Ben, yalnızca ulusun geleceğini düşünen, yalnızca vatan ve memleket selametini gaye edinen ihtirassız bir gelenekten geliyorum. O geleneğin adı şanlı Harbiyedir, Mustafa Kemal Atatürk geleneğidir. Görevini yarım saat geciktirdiği için canına kıyan Albay Reşat Çiğiltepe geleneğidir. Üzerine topçu ateşi yapılmasını istemekten çekinmeyen Üsteğmen Mehmet Gönenç geleneğidir. Aslında bir top mermisini değil ülkesinin kaderini kaldırmış olan Seyit Ali Onbaşı geleneğidir. Bu nedenle sadece gerçek yansır dilimizden; sadece ve sadece doğruluk, vatana bağlılığın yegâne biçimleri olan onur, gurur, şeref yansır zihinlerimizden; bunlardan gayrısı bizim için ölmekten beterdir, bu nedenle benden sadece gerçekleri duyacaksınız.

Bakınız, Kasım 2018'de -biraz önce grup başkan vekilimiz de tekrarladı- Millî Savunma Bakanımız şunu söylüyor: "Belirsizlik, risk ve tehditlerle dolu böyle bir coğrafyada ülkemizin ve milletimizin güvenliğinin sağlanması, ancak harbe hazır, etkin, caydırıcı bir orduyla mümkündür. Buna yönelik her türlü tedbiri alırız." Fakat bugün bize gelen teklifte, alınan tedbirin ordunun sayısını azaltmak olduğunu görüyoruz ve şaşırıyoruz.

Kuvvetlerden resmî görüş alınmış mıdır? Bunu sormak istiyorum. Kuvvetlerin resmî görüşü nedir? Millî Savunma Bakanımız, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıyla beraber toplumu rahatlatacak bir açıklama yapmayacak mıdır hâlâ? Bunu bekliyoruz. Birliklere anket yapılmış mıdır, sonuçları nedir? Bunu bekliyoruz.

Bakınız, böyle geçerse ne olacak: Yükümlü erbaş ve er oranı şu an yüzde 70 seviyelerinde, yüzde 30 seviyelerine düşecek. Bakın, şu tabloyla ifade etmek istiyorum: Biz bir senede 1 asker veriyoruz şu an ama altı aya düştüğü zaman 2 asker vermemiz gerekecek. Şu an Türk Silahlı Kuvvetlerinin yükümlü erbaş ve er oranı, mevcudu -norm kadroyu söylemiyorum, yüzde 70 seviyesini söylüyorum- 230 bin; 70 bin de jandarma var; toplam 300 bin, şu an 300 bin. Altı aya düşürdüğünüzde 600 bin kişi gerekiyor. Sorun bu, matematik hesabı bu; bundan bahsediyoruz. Yani bunu telafi etme şansı da yok. Niye? Çünkü zaten 700 bin doğum var. Komisyon Başkanımız Sayın İsmet Yılmaz da ifade etti, 400 bin kişi alabiliyoruz. Nüfusumuzla ilgili bu, maksimum 400 bin alabiliyoruz ama ihtiyaç 600 bin. 200 bini ne yapacağız? İşte biz bunu soruyoruz. Bunu nasıl gideririz? Bir tedbir alındı -teşekkür ediyoruz- celp sayısı artırıldı ama bu ne kadar çare oldu? Bunun cevabını da bekliyoruz, bunu yeterli görmüyoruz.

Bakın, şu gördüğünüz zırhlı muharebe araçları... Yükümlü erler bunları kullanıyor, biliyor musunuz? Eğer bu şekilde devam edersek burada eksik çıkacak.

Şu gördüğünüz ağır araç sürücüleri... Tahminim, 5-10 bin arası yükümlü er var. Tanklar nasıl gidecek sınıra? Yükümlü erler burada görevli.

Şu gördüğünüz zırhlı havan taşıyıcı sürücüleri... Bunlar nispeten az, 500-1.000 arasıdır ama görevliler.

Tank mürettebatı... Daha önce de söylemiştim, güneydoğuda daha fazla olabilir ama iç birliklerde oran düşecek.

Zırhlı personel taşıyıcı sürücüleri... Ben bunların tamamına yakınının yükümlü er olduğunu biliyorum. Yanlışsa bunun da bilgisi bekliyoruz.

İşte, Pençe Harekâtı, bakın... Pençe Harekâtı'nda bir görüntü vardı, hepimizin aklına kazındı; obüs atışı yapılıyor, buradaki 4 askerden 2'si yükümlü er. Yani ordunun muharebe gücü azalabilir, buna dikkat etmemiz gerekiyor.

Yani kırılma noktası şu: Personel sayısı yüzde 20 eksilen bir birlik planlamalarda muharebe müessiriyetini yüzde 50 kaybetmiş sayılır, buna böyle yaklaşmamız gerekiyor. Yani süresi, sınırı, etkisi, tahribatı, sonuçları belli olmayan geçici bir güvenlik zafiyeti yaşayabiliriz.

Yükümlü erbaş ve er işleri bu yasadan sonra rütbelilere kalacak ve istifalar artacak. Kritik erbaş ve er kadrolarını sözleşmeli er, uzman erbaş, sivil memurla doldurmaya kalkacağız, bu da ek maliyet getirecek. Eğitim eksikliği nedeniyle şekil ve ruh disiplini bozulacak, tüm eğitim sistemi yeniden dizayn edilecek ve eğitim merkez komutanlıklarında kapasite sıkıntısı yaşanacak. Top, obüs, havan, zırhlı araçlar; eğitim düştüğü için bunlardan beklenen verimlilik azalacak, kullanım hatalarından kaynaklanan idame giderleri artacak. Ve üzülerek söylüyorum, yanlış kullanımdan kaynaklanan kazalar artacak, üzülerek söylüyorum. Altı ayda disiplinin tesisi de ne yazık ki pek mümkün gözükmüyor çünkü o kişiye, daha, askerliğini bitirdikten sonra ceza vereceksiniz, onun da diğerlerine caydırıcı bir etkisi olmayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - Müsaade ederseniz...

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

Buyurun.

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - Bunları şunun için söylüyorum: Tarihî bir hata yapabiliriz. Tarih bu utancı yazacağı zamanlar... Bütün o lanetler bizlerden uzak olsun diye bunu size hatırlatma gereği duyuyorum, sizi uyarmak istiyorum.

Ve elbette ki biliyorum, bizim canımız, ciğerimiz Mehmetçik şu an bekliyor, terhis olmak istiyor. Onlara da bir hikâyeyle seslenmek istiyorum, o da şu: Sivas Kongresi günlerinde Mustafa Kemal'i üzen dokunaklı bir olay geçer. Müdafaa-i Hukuk Teşkilatında çalışan bir delikanlı bir gün utangaç bir ifadeyle, çekinerek Mustafa Kemal'e yaklaşır: "Bir sorun mu var çocuk?" "Evet Paşam, müsaadenizle bir şey söylemek istiyorum." "Söyle evlat, çekinme." "Efendim, babam diyor ki İngilizler ve Fransızlar Sivas'ı işgal edip hepimizi öldürecekmiş. Bu yüzden benim sizinle çalışmamı istemiyor." "Öyleyse çalışma evlat, babaya karşı durulmaz. Baba hakkı büyüktür. Yalnız, babana de ki: 'Vatan elden gittikten sonra evladın ne hükmü kalır?'"

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)