| Konu: | Askeralma Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 19.06.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Askeralma Kanun Teklifi'yle alakalı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir süreç yürütüyoruz, bu kapsam içinde de siyasi partilerimizin süreci uyumla yürütmeleri demokrasimiz açısından fevkalade önemli bir kazanımdır diye de özellikle ifade ettik hatta bu yasa teklifi konuşulmaya, tartışılmaya başladığı andan itibaren de teklifin önemine binaen, neredeyse, parti grubumuza dâhil hiçbir milletvekilimiz dışarıda bir basın açıklaması dahi yapmadılar. İşi konuşalım, eğer yapılacak doğru şeyler varsa o doğru şeyleri el birliğiyle hayata geçirelim istiyoruz fakat üzücüdür, esas konuşmamız icap eden meselelerin dışında spekülasyona dayalı bazı sıradan tartışmaları Parlamento kürsüsüne ya da Meclis sıralarına yansıtıyoruz. Büyüklerim derdi, "Laf çok olursa hata da çok olur." Çok lafta çok hata olur ve çok hatanın sizi vardıracağı yer de bir günahla buluşmaktan ibarettir. O sebeple, siyasetçi söz söyleme hakkını kullanırken ne söyleyeceğini bildiği kadar ne söylemeyeceğini de kestirmeyi becerebilmelidir.
Fevkalade önemli çalışmalar yapıyoruz, mevcut yasanın eksikliklerini ikmal etmek adına da parti grupları arasında, Millî Savunma Komisyonu arasında, hatta Millî Savunma Bakanlığı arasında yetkili organlarımız mekik dokuyor. Ama nedendir bilinmez, sürekli bu kürsüye bir tartışma taşıma gayreti içinde olan arkadaşlarımız var. Öncelikle, bu kürsüdeyken arkadaşlarımızı bu alışkanlıklarını terk etmeye davet ediyorum. İYİ PARTİ olarak bizim hiç kimsenin etnik kökeniyle, kullandığı dille ilgili en ufak bir rahatsızlığımız yoktur ama bu Meclis çatısının mehabetine zarar vermemek gibi bir sorumlulukla da karşı karşıya bulunduğumuz asla ve kata unutulmamalıdır. Eski bir İçişleri Bakanı, oturduğu yerden bir iftirayı tahkim edecek beyanlarda bulunuyorsa, İYİ PARTİ...
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Bundan sonra sizden müsaade alıp sonra konuşuruz biz!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Estağfurullah efendim, bu İçişleri Bakanlığında herhâlde böyle bir şey var, 2002'den sonra oldu...
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Hiç öyle bir şey yok. Sizden müsaade alır, sonra konuşuruz, merak etmeyin!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - ...İçişleri Bakanlığına oturan kişi, diline endaze vurmadan ve devlet umurunun sorumluluklarını asla ve kata...
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Devlet yönetmek, sizin hakaretlerinize katlanmak değildir.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - ...nazarıitibara almadan istediğini söyleme hakkına kendini sahip görüyorsa...
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Devlet umuru, sizin hakaretlerinize katlanmak değil.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - ...bunu eleştirme hakkını da bize vereceksiniz.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Kusura bakmayın, sizin hakaretlerinize katlanmak değil.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Yani ben nezaket sınırını zorlamıyorum ki. Herhangi bir grubu itham etmiyorum, herhangi bir milletvekilini de itham etmiyorum ama siz olmayan bir şeyi ilzam ediyorsunuz. Bunu yapmaya hakkınız yok.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Erzurum İl Başkanınızın açıklamasını okuduk, istifa etti.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Müsaade buyurun. Bakın, konuşmamdan bile rahatsız oluyorsunuz.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Erzurum İl Başkanınız dün istifa etti.
BAŞKAN - Sayın Altınok, lütfen müsaade eder misiniz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Benim İl Başkanım...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sen git, Erzurum İl Başkanı ol o zaman! Laf atma, git, otur orada, dinle biraz.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Sizin kendi il başkanınız. Saygılı ol, saygılı ol! Sen herkese böyle bağırıp herkesi de kendine uydurmaya çalışıyorsun ama kusura bakma!
BAŞKAN - Sayın Altınok, lütfen...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sıkıldıysan git, il başkanı ol kardeşim, burada ne işin var senin ya!
BAŞKAN - Sayın Türkkan, lütfen...
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Sayın Bakan, siz, bizi belediye başkanlığı makamında pazarlığa mahkûm ettiğiniz bir kişinin beyanına göre itham edemezsiniz.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Adımı vererek konuşuyorsunuz, adımı vererek konuşmayacaksınız.
BAŞKAN - Sayın Altınok, söz talep edin, ben size söz veririm.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Bizim elimizdekileri bırakın, medyada sayfa sayfa yayınlandı, televizyon ekranları saatlerce gösterdi. İmralı'ya heyet gönderenler, sizin oturduğunuz parti grubunun temsilcileri. Kandil'e heyet ve elçi gönderenler, sizin partinizin temsilcileri. Oslo'da, Dolmabahçe'de pazarlık yapanlar da sizin partinizin temsilcileri. Bize döndüklerinde...
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Benim adımı vererek konuşmayın o zaman.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Müsaade buyurun canım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Onun için ödüllendirildi, milletvekili oldu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Ben bekçi değilim, ben sizin bekçiniz değilim, karakoldaki komiseriniz de değilim; ben bu memleketin milletvekiliyim.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Ben de sizin şamar oğlanınız değilim, kusura bakmayın.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Ben bunları söyleyeceğim.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Herkes konuşacak.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Siz, eski görevinize bağlı olarak, önüne gelene ithamda bulunma hakkına sahip değilsiniz.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Kesinlikle değilim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Bakın, siz bunları yaptınız, ondan sonra da dediniz ki: "Bunlar devlet işiydi." "Devlet" deyince bizim için akan sular durur. Siyasi geçmişimiz de bugün bu kürsüde söylediklerimize kefildir.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - O eskidendi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Ama bu Kürt kardeşlerimiz size oy verdiklerinde "sevgili Kürt kardeşlerimiz" oluyor da başka bir siyasi partiye oy verme tercihinde bulunduklarında neden "PKK'lı" diye itham ediliyor? Bu, kendi içinizde sorgulamanız icap eden bir iş.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Öyle bir şey yok.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Öyle bir şey yok, onu da siz uyduruyorsunuz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Evet, bu, sizin işiniz.
Şimdi, burada bir şey oldu, bir arkadaşımız geldi, anlayamadığımız bir dilden 3 kelime söyledi. Kullandığı bu dilin Kürtçe olmasından benim zerre muzdarip olmamı kimse beklemesin ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu kürsüye gelen biri Abhazca, Çeçence, Gürcüce konuşmaya başlarsa o zaman bu yüce Meclisin insicamı bozulur ve geleceğe dair beslediği emeller ve hedefler de zedelenir. Aklımıza geldiği gibi konuşmayalım.
Dönüyorsunuz, dolaşıyorsunuz Fetullah Gülen'le, PKK'yla, HDP'yle bizi iltisaklandırmaya çalışıyorsunuz. Burada bu işi yapması icap eden en son kişi siz olmanıza, itham edilecek en son kişiler de bizler olmamıza rağmen bunu ısrarla sürdürüyorsunuz. Hoşunuza mı gidiyor size "FETÖ'yle iltisakınız var, PKK'yla pazarlığınız var." dememiz?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - İkisi de sizde var, ikisi de.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Ne var?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - İkisi de sizde var.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Siz de beni çok iyi tanırsınız, buraya her geldiğimde "İyi tanırsınız." diyorum. Sen beni o bahsettiğin terör örgütleriyle irtibatlandırabilecek, iltisaklandırabilecek bir tek delil gösterebilir misin?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Şu anki duruşunuz yeterli bizim için.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ya sen kendine bak!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Sen çoktan dizinin üstüne çökmüşsün. Benim dik duruşum seni elbette ki rahatsız eder. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Kırkpınar...
Sayın Dervişoğlu, siz lütfen Genel Kurula hitap edin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Şimdi zaten Genel Kurula hitap ediyorum, her ne kadar sıraları boşsa bile.
BAŞKAN - Sayın Kırkpınar üzerine alındı da.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Benim sizden istirhamım şudur: Bakın, siz bizi haksız yere itham ederseniz biz sizin önünüze vesikalarınızı koyarız. Bunu da Türkiye Büyük Millet Meclisinde olsun diye asla ve kata istemeyiz.
Şimdi arkadaşım Kürtçe konuşuyor, birileri de diyor ki: "Efendim, seçimler için işmar mı ediyorsunuz?" Ben öyle demiyorum, alışkanlık yaptı, belki de İmralı'ya mesaj gönderiyorsunuz endişesi taşıyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)