GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeralma Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:91
Tarih:19.06.2019

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Parti meclisi üyemiz Eren Erdem'in de aralarında olduğu, sadece düşüncelerini açıkladıkları için haksız hukuksuz cezaevinde yatan gazeteci, siyasetçi, akademisyen ve tüm aydınlarımızın bir an önce özgürlüklerine kavuşması dileğimle sözlerime başlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanunla ilgili görüşlerimi paylaşmadan önce, vatanımızın korunması, bizim huzur ve güven içinde yaşayabilmemiz için en zor koşullarda dahi özveriyle görev yapan kahraman Mehmetçiklerimizden en üst düzey rütbeli generaline, amiraline kadar tüm Silahlı Kuvvetlerimize şükranlarımı ifade etmek isterim.

Sınırlarımızda bekledikleri nöbetin yanı sıra, Afganistan'dan Kosova'ya, Suriye'den Somali'ye dünyanın birçok bölgesinde insanlığın huzuru ve barışı için Türkiye Cumhuriyeti bayrağımızı şerefle dalgalandıran Silahlı Kuvvetler mensuplarımızı yürekten selamlıyorum. Vatan savunması uğruna canını feda eden aziz şehitlerimizi saygıyla anıyor, kahraman gazilerimize esenlik içinde bir hayat diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, öncelikle, bu kanun çıktığında altı aylık görev süresini tamamlayan on binlerce Mehmetçik'imiz tezkere alarak ailelerine, sevdiklerine ve varsa işlerine kavuşacak. Bu kardeşlerimize şimdiden hayırlı tezkereler diliyorum, bundan sonraki hayatlarında başarılar diliyorum.

Günlerdir burada bu kanunu tartışıyor olmamızın en önemli nedeni, Silahlı Kuvvetlerimizin kanun çıktıktan sonra en ufak zafiyet yaşamaması yönündeki arzumuzdur. Bahsettiğim zafiyet personel zafiyetidir. Ordumuz zaten eksik kadroyla görev yapmakta. Yüzde 40'ları bulan kadro eksikliğiyle vazife icra edilirken kanun çıktığında bu rakam 100-120 bin daha azalacak yani kadro eksiği yüzde 60'lara, 70'lere tırmanacak. Kısa sürede böylesine büyük bir eksiğin tamamlanması mümkün gözükmemekte.

Peki, ne olacak? Öncelikle, bütün yük mevcut personelin omuzlarına yüklenecek. Böyle bir yüklenme ordudan personel kaçışını hızlandırabilir. Kritik tesislerimiz personel zafiyeti nedeniyle tehditlere çok daha fazla açık hâle gelebilir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve dolayısıyla ülkemizin caydırıcı güç algısı ciddi oranda zarar görebilir. Bizim endişemiz, işte bu kanunun yaratacağı personel zafiyetinin ülkemiz açısından savunma ve güvenlik zafiyetine dönüşmesi olasılığıdır. Böyle bir durum hepimizin, 81 milyon yurttaşımızın güvenliğini tehlikeye atabilir.

Bakın, dün, Balyoz kumpasına karşı Anayasa Mahkemesi önünde Avukat Şule Nazlıoğlu Erol ve vatansever subaylarımızın aileleri tarafından başlatılan adalet nöbetinin 5'inci yıl dönümüydü, Anayasa Mahkemesi önünde bir araya geldik. Bugün belki Genelkurmay Başkanımızın, kuvvet komutanlarımızın sesi çıkmıyor ama Balyoz kumpasıyla ordudan tasfiye edilmeseler bugün o pozisyonlarda oturacak olan o kahraman subaylar ortaya çıkabilecek zafiyetten büyük endişe duyuyorlar, Silahlı Kuvvetlerimizin gücüne darbe vurulacağı kaygısını taşıyorlar.

Değerli milletvekilleri, üzerinde durmak istediğim bir başka mesele de vatandaşlar arasında yaratılmakta olan büyük eşitsizliktir. Zaman zaman istisnai olarak çıkarılan bedelli askerlik uygulaması bu kanunla kalıcı hâle getirilmektedir. Osmanlı ordusunda bedel ödeyerek askerlik yapmayanlara halk içinde duyulan tepki türkülere bile konu olmuştur. Hatırlayın meşhur Yemen türküsünü, ne diyordu? "Yemen yolu çukurdandır/ Karavanam bakırdandır/ Zenginimiz bedel verir/ Askerimiz fakirdendir." İşte, hâlimiz bu türküdeki gibi değerli arkadaşlarım. Bugün de yine, zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir. Oysa vatani görevin zengin-fakir ayrımı olmaz, olmamalıdır. Bu görev, bazı ülkelerde olduğu gibi, Silahlı Kuvvetlerin yanı sıra, sivil savunma ya da benzeri sosyal hizmetler de yerine getirilebilir ama ortak bir millî yükümlülükten sadece cebinizdeki paraya göre muafiyet kabul edilemez, ahlaki ve vicdani de değildir.

Sayın milletvekilleri, bir ay sonra 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümünü yaşayacağız. Bu vesileyle vücutlarını tankların önüne koyan kahraman 15 Temmuz şehitlerini rahmetle, saygıyla anıyorum. Ülkemiz asla bir daha benzer görüntüleri yaşamasın. Bunun yolu geçmişteki hatalardan ders çıkarmaktan geçer.

15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki FETÖ'cülerin iktidarı da yanlarına alarak şerefli Türk ordusunun subaylarına kurduğu kumpasları hiç unutmamalıyız. Balyoz, Ergenekon, amirallere suikast, askerî casusluk iddialarıyla açılan davalarda ordumuzun yetişmiş, kahraman subayları hem zindanlarda yatırıldı hem de canlarından, ailelerinden daha fazla sevdikleri Türk ordusundan tasfiye edildiler. Suçsuz yere kendilerine yaşatılan bu acılar yüzünden hayata veda eden Yarbay Ali Tatar, Kurmay Albay Murat Özenalp, Amiral Cem Çakmak, Kurmay Albay Berk Erden, Albay Abdülkerim Kırca ve daha nicelerini saygıyla anıyoruz ama sadece anmak yetmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

Buyurun.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Teşekkür ederim.

Kumpas mağdurlarından özür dilenmesi, tüm haklarının tamamının iade edilmesi ve en önemlisi, onlara bu zulmü yaşatan FETÖ'cü polis, savcı ve hâkimlerden yargı önünde bir an önce hesap sorulması gerekir. Benzer biçimde, vatana hizmet aşkıyla girdikleri askerî okullarda FETÖ tarafından sistematik bir biçimde fişleme ve baskılara maruz kalarak atılan ya da ayrılmak zorunda bırakılan pırlanta gibi gençlerimizin de mağduriyetleri derhâl giderilmelidir. Atatürk'ün bize emaneti cumhuriyetimizi dünyanın en ileri ülkeleri arasına güçlü demokrasimiz, üreten ekonomimizin yanı sıra, demokrasi ve hukuk devletine samimiyetle bağlı, vatanımızın birlik ve bütünlüğünün, bölgemizin barış ve istikrarının güvencesi olacak caydırıcı bir orduyla sokacağımıza yürekten inanıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)