GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:92
Tarih:20.06.2019

HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uygur Türkleri hakkında öncesinde de konuşmuştum ve hâlen Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı etkin bir rol alamıyor ve maalesef son derece pasif bir durumda ama Uygur Türklerine yönelik eziyetler, zulümler devam ediyor. Mesela bakın, geçtiğimiz günlerde vefat eden Nurmuhammet Tohti bir edebiyatçıydı ve Çin devleti zulümlerini anlatırdı eserlerinde. Toplama kamplarında geçtiğimiz günlerde vefat etti. Buna dair ciddi bir tepki ortaya konulmadı iktidar tarafından.

Abdurehim Heyit, kendisi bir halk ozanı ve şiirlerinde, şarkılarında yurduna yönelik duygularını, düşüncelerini dile getiriyor ve bundan dolayı şu anda Çin devleti hapishanelerinde. Bakın ne demiş Abdurehim Heyit şarkısında, şiirinde: "Dedim, neden korkmazsın? Dedi, Tanrım vardır. / Dedim, daha başka? Dedi, halkım vardır." Bu ifadelerinden dolayı Abdurehim Heyit Çin devleti zindanlarında maalesef ve bu konuda da yine ciddi bir tepki yok.

Evet, devam ediyorum, bakın, Çin devleti iddialara cevap vermek için medya kuruluşlarını toplama kamplarına çağırıyor ama daha da mahcup oluyor. Geçtiğimiz gün BBC'yi çağırdı, toplama kamplarını gezdi BBC muhabirlerine "Radikal ideolojilerle mücadele ediyoruz." diyorlar ama seküler birçok aydın o toplama kamplarında şu anda.

Benim bu konuşmalarımdan dolayı 2 kez Çin Büyükelçiliği yetkilileri geldiler, görüştük, kendilerine de söyledim ve cevap veremediler. "159 akademisyen, 13 sanatçı toplama kamplarında, bunlar hakkında bir açıklama yapar mısınız?" dedik, yapamadılar, hâlen de bekliyoruz. Bunu niye Dışişleri Bakanlığı sormuyor, onu da merak ediyorum.

Bakın, BBC'nin haberinde Çin toplama kamplarında namaz kılmanın yasak olduğunu Çin devleti yetkilileri de teslim ediyor, "Biz onların düşüncelerindeki aşırı eğilimleri ayıklıyoruz." diyor ama namaz kılmaya da izin vermiyorlar.

Evet, Çin devleti bununla da kalmıyor. Bakın, size bir fotoğraf göstereceğim, bir mezarlık fotoğrafı. Çin devleti Hotan şehrindeki bu mezarlığı -fotoğrafa iyi bakın- ne hâle getiriyor. Mezarlık yok edilmiş durumda, kültürel bir asimilasyon yapılmış durumda.

Evet, biz bu uygulamaları, şiirlerdeki vatan özleminin ve diğer hassasiyetlerin nasıl ezildiğini, nasıl yok edildiğini Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kürtlere olan muamelelerinden de hatırlıyoruz. Bana öyle geliyor ki Türkiye'de Kürtler ve Çin'de Türkler hemen hemen aynı muamelelere maruz kalıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bakın, Çin'de toplama kamplarında annesi babası tutulan ve kendisi sahipsiz kaldığı için suda boğulan Rahmetullah Şirbaki, Şirbaki'nin boğulmuş cesedini size gösteriyorum.

Evet, Çin Büyükelçiliği yetkililerinin yine şuna da cevap vermesini istiyorum: Elektronik bir izlem mevzubahis. İnsanlar, hukuksuz bir şekilde izleniyorlar. Mesela, Uluslararası Af Örgütü ve Human Rights Watch'un raporlarına yansıyan bazı ifadeler var. Bakın, insanlar nasıl hukuk dışı izleniyor? Diyor ki kadın: "Toplam 5 görevli sırayla beni evimde izlediler. Beni izlemiş olduklarını belgelemeleri de gerekiyordu. Fotoğraflarda benimle birlikte siyasi propaganda okudukları, onlara gece kalmaları için yatak hazırladığım ya da bir kanepede uzandıkları görülüyor." 2017 yılında Sincan'dan ayrılmış bir kadın olan Aynur, Mayıs 2018'de söylemiş.

Evet, önergeyi destekliyoruz çünkü gerçekten Uygur Türklerine yönelik son derece antidemokratik, hukuksuz uygulamalar yapılıyor ve üzerinde konuşmak gerekiyor.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)