| Konu: | İzmir ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 26.06.2019 |
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; seçim bölgem İzmir'in sorunlarını dile getirmek amacıyla gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, muhterem heyetinizi ve yüce Türk milletini saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.
Tarihî dokusuyla, güzellikleriyle, bir ticaret merkezi olması hasebiyle ve sosyal canlılığıyla birçok ilimize ilham kaynağı olan güzel İzmir'imiz, maalesef, çözüm bekleyen onlarca sorunla boğuşmaktadır. Her ne kadar konuşmamın tamamını İzmir'imize ayırma niyetinde olsam da Türk milletinin temiz duygularını ve beklentilerini istismar eden algı üstatlarının, siyasi partileri ümit ve geçim kapısı hâline getiren tükenmişlerin, pervasızların siyaset anlayışları maalesef buna müsaade etmemiştir.
Bir parçası olma şerefine nail olduğumuz bu Meclis, millî iradenin tecelligâhı, Millî Mücadele'nin karargâhı olmuş kutlu bir yapıdır. Bu anlayış çerçevesinde, üzerime yüreğimden başka muska takmadan konuşmak istiyorum.
Milletvekili yani seçilmiş kişi, milletin ruh hedefidir. Millî kimliği oluşturan değerlerle mücehhez, mümtaz bir şahsiyettir. Bu çatı altında, bunun bilincinde olan herkes, bu anlamda bir vasfı ihbar etmekle mükelleftir. Bu mükellefiyet, Türk milletinin, Türk vatanının, Türk tarihinin, Türk kültürünün teminatı olma mükellefiyetidir. Bu sorumluluğu her sahada hesapsız, sıfatsız ve perdesiz ifa etmiş bir ülkücü olarak ihbar ediyorum: Bir oluncaya dek hepimiz bir dava için seferberiz. Bu dava, bu vatanı bize emanet edenlerin davasıdır. Bu dava, bedenini toprak yapıp toprağa katan ve bu toprakları vatan yapanların davasıdır. Bu dava "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır." diyen, bayrakla ağlayıp bayrakla gülen, bayrakla var olup bayrakla ölenlerin davasıdır. Bu dava, çocuğunu 3 yaşında, yavuklusunu pınar başında bırakıp vatan için ölüme gidenlerin davasıdır. Bu dava, siyasi patırtılara feda edilemeyecek kadar aziz ve ulvi bir davadır. Onun için herkesi ve her kesimi "Mevzu vatan olunca gerisi teferruattır." şuuruna ve sorumluluğuna davet ediyorum.
Biz bu davanın remzi olan hilali gösteriyoruz, hiç kimse parmağımızın ucuna bakıp "Parmağım gözüne." dercesine bir polemik anlayışına girmesin. İstanbul seçimleri sonrası özellikle sosyal medyaya servis edilen Mehter ve İzmir Marşı polemiği üzerinden mevzi almak isteyenler bilsin ve bilmeliler ki millete mal olmuş, bu milletin ortak dili ve değeri hâline gelmiş hiçbir marş, türkü veya şiir, şu ya da bu grubun ya da ideolojinin tekeline verilerek ötekileştirmenin dili hâline getirilemez. Bu tavır, millî kültür, millî tarih ve toplum karşısında zerre kadar sorumluluk hissetmeyen bir aymazlığın açık tezahürüdür.
İkincisi: Bu milleti karşılıksız sevmiş, zaferi urganlarda arayıp sehpalarda bulmuş bir hareketin mensuplarına sandık meraklısı, ihtiras kumkuması, eski gelinler gibi sandığından çıkardığı ile zorbalık etme gayreti ise absürt bir komedidir. Sandıktan çıkan sonucu kendi ideolojisi adına zafer olarak tanımlayanlar, milletten aldıkları yetkiyi de kendi ideolojileri adına kullanacaklarını bilvesile ilan ve ifşa etmiş olurlar ki bu millet, buna asla müsaade etmez ve müsamaha göstermez. Bu noktada herkesi kavramlara ve mevhumlara karşı sorumluluk almaya davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Osmanağaoğlu, toparlayın lütfen.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.
Bir daha tekrar ediyorum: Biz, millet sevdasıyla, zindan kiracılığı yaptık; karşılık beklemedik. Biz, bu milleti karşılıksız sevdik ve bu sevdanın şarkısını zindanlarda hıçkırıklarla bestelerken karşılığını da hep Allah'tan bekledik. Millet için sandıklara, sandukalara konulmuş şehit naaşıydık çünkü biz; millet sevdasıyla ateşe, urgana yürüyenlerin yol başçısıydık. Bu anlamda, bir hareketin mensuplarıyla seçim sandığı üzerinden polemik yapmaya kalkmak, en hafif ifadeyle basitliktir. Biz, karşılıksız sevdik, Ferhat gibi dağları deldik; ne yevmiye istedik bu milletten ne de bahşiş. Çöllerde gezdik Mecnun gibi, bilmesin istedik sevgili, mihnet hissetmesin hâlimizden.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, sözlerinizi bağlayın Sayın Osmanağaoğlu.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Çünkü biz, milletine hizmeti mihnet değil, cana minnet biliriz. Çünkü biz, hizmeti nispetince şerefli ve belalı bir millet davasının davacılarıyız.
Değerli milletvekilleri, Gandhi kendisine "Senin gibi bilge bir adam bilgeliği siyasete alet etmemeli." diyenlere "Ben bilgeliği siyasete alet etmiyorum, siyasete bilge bir vasıf kazandırmaya çalışıyorum." derken bizim hakikatimize ait bir gerçeği de esas kalıbına döküyordu. Evet, biz ülkücüler olarak siyasete dava şuuru kazandırmaya çalışıyoruz. Onun için hiç kimse bizi kendi basit ve sığ anlayışıyla polemiğe davet etmesin çünkü bu anlamda bir basitliğe icazet edecek seviyede ülkücü yoktur. Bilenler bilir bizi, bilmeyenlere selam olsun.
Bu arada, 1'inci yılını kutladığımız Meclis çalışmalarında Sayın Genel Başkanımızın bize gönderdiği mesajdan dolayı kendilerine teşekkür ediyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)