| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 26.06.2019 |
DERSİM DAĞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AKP iktidarı on yedi yıl boyunca toplumu ve özellikle de gençleri kendi siyasi ideolojisine kanalize etmek için çaba göstermiştir. Bunu, devletin tüm imkân ve olanaklarıyla ve çoğu zaman da şiddet ve korku politikalarına başvurarak hayata geçirmiştir. Gençler üzerindeki tüm politikalar, daha çok eğitim sistemi üzerinde sürekli yapılan değişikliklerle uygulanmaya çalışılmıştır. On yedi yılın sonunda dönüp bugünkü mevcut eğitim sistemine baktığımızda özgürlükçü, demokratik, kamusal ve bilimsel değerlerden uzak, ana dilinde eğitim hakkını yok sayan; niteliği değil, niceliği esas alan; cemaatlere peşkeş çekilmiş, içeriği boşaltılmış bir eğitim sistemi görmekteyiz. Her tür ve düzeyde devlet okullarının bilinçli politikalarla niteliğinin geriletildiği; eğitimi özelleştirme, piyasalaştırma uygulamalarının bir sonucu olarak da ne yazık ki toplumun kamu okullarından umudunu kestiği bir dönemle karşı karşıyayız.
Yükseköğretime devam eden öğrenciler için barınma hizmeti; KYK'nin yurtları, üniversite yurtları, özel yurtlar, vakıf-cemaat yurtları, kiralık evler ve aile yanı olarak karşılanmaya çalışılmaktadır. Hâlihazırdaki durum, aile yanı dışarıda bırakıldığında, yükseköğretim öğrencileri için barınma meselesinin ticaret konusu hâline geldiğini açıkça göstermektedir. Cemaat ve KYK yurtları harcama giderlerini fazlasıyla öğrencilerden çıkarmaktadır. Siyasi iktidarın icra birimi olarak KYK, maliyetlerini kısa sürede çıkarabildiği hâlde, yurt yapımını yeterince gerçekleştirmeyerek öğrencileri cemaatlere ve özel sektöre mahkûm bırakmaktadır. Özellikle yeni açılan üniversitelerde KYK yurtları bulunmadığı gibi özel yurtların da olmaması ve konut yapısının da öğrencilerin ev bulmasına müsait olmaması, öğrencilerin kayıtlarını sildirip evlerine dönmelerine neden olmaktadır; kalabilecek yer bulanlar ise çoğunlukla kötü koşullarda barınmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; KYK'nin 2017 Yılı Faaliyet Raporu verilerine göre, devlet yurtlarında barınmak için 2017-2018 öğretim yılında KYK'ye başvuran 394 bin öğrenciden 333 bin öğrenci yurtlara yerleştirilmiştir. Yine aynı rapora göre, 766 devlet yurdundaki toplam yatak kapasitesi 629.762'dir. Ancak, Yükseköğretim Kurumunun aynı zaman dilimiyle ilgili ortaya koyduğu veriler Türkiye'de toplam 7 milyon 560 bin yükseköğretim öğrencisi olduğunu göstermektedir. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse ülkemizde sadece 4,2 milyonu lisans öğrencisi olmak üzere, 7,5 milyondan fazla yükseköğretim öğrencisi için 629.762 kişilik yurt kapasitesi bulunmakta ve her 12 öğrenciye sadece 1 yatak düşmektedir. Sınırlı kapasiteye rağmen devlet yurtlarına yerleşebilen öğrenciler, zaman zaman 6 ve 8 kişiyi bulan odalar, rutubetli ve temizliğe özen gösterilmeyen yaşam alanları, yetersiz etüt salonları, yeterince hijyenik olmayan lavabo ve tuvalet sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Farklı ücrete tabi devlet yurtlarında ise hem ücret hem de hizmet farklılaşmaktadır. Ancak burada bahsedilen hizmet, bireylerin en doğal hakkı olan barınmayı bir hak olmaktan çıkarıp olanaklarına göre fiyatı farklılaşan bir metaya çevirmektedir. Bu, aynı zamanda "Paran kadar iyi yaşa." mantığıdır. Bu olgu, yükseköğretim içindeki eşitsizlikleri yeniden üretmektedir.
Diğer taraftan, önemli bir sorun da yurtlara kabul edilme aşamasında yaşanmaktadır. KYK'ye başvuran öğrenciler güvenlik soruşturmasından geçirilmekte, temel hakları olan gösteri ve yürüyüşlere katılma ya da etnik kimlik vesaire gibi nedenlerle yurt ve burs haklarından mahrum bırakılmaktadırlar. Bunun yanı sıra, yurtlara yerleşebilmiş, şanslı olarak ifade edebileceğimiz öğrencilerin yurt girişlerinde ve yemekhanelerdeki parmak izi uygulamasıyla kişisel bilgileri elektronik olarak depolanarak anayasal kişilik hakları çiğnenmekte ve bu bilgiler öğrenciler aleyhine kullanılabilmektedir.
Barınma ve beslenme hizmeti, üniversitelerde sunulan eğitim öğretim hizmetinin ayrılmaz bir parçasıdır. Kamusal kaynaklardan bedelsiz olarak ve nitelikli bir şekilde, ihtiyacı olan öğrencilere bu hizmetler sunulmalıdır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)