GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:95
Tarih:27.06.2019

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi bu 90 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümüyle ilgili olarak genel görüşlerimizi sizlerle paylaşacağım. Maddeler üzerinde daha sonra zaten söz alınacak ve üzerinde konuşulacak.

Şimdi, sayın vekiller, bu kanunun ikinci bölümü, esas itibarıyla, iki kanunda bazı ufak tefek değişiklikleri ima ediyor. Bunlardan bir tanesi 5580 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanun'u ve 652 sayılı, yine özel eğitim değilse de barınmayla ilgili hizmet veren kurumlarla ilgili kanunda bazı ufak tefek değişiklikler yapılması çerçevesinde bir bölüm bu bölüm.

Şimdi, maddelere baktığınızda, tabii ki tartışılabilecek birkaç madde var ama doğrusunu isterseniz, bu ufak tefek değişikliklerin arka tarafına baktığımızda, esasında Millî Eğitim Bakanlığından gelen böyle bir kanunda bence perspektif olarak değiştirilmesi gereken bir yan var ve fakat o yanla ilgili olarak hiçbir şey konuşulmuş, hiçbir şey önerilmiş değil. Nedir bu yan, onu anlatmaya çalışacağım benim görebildiğim kadarıyla.

Şimdi, 12'nci madde gerekçesinde şöyle diyor, okuyayım buradan: "Özel okul öncesi eğitim, özel ilkokul, ortaokul ve liselere devam eden öğrencilere okulun öğrenim süresi kadar eğitim ve öğretim desteği verilmesi için öğrencilerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması şartı bulunmaktadır." Şimdi bu madde, esas itibarıyla, yükseköğrenim öncesi bütün özel eğitim kurumlarına verilecek desteklerle ilgili ve bu destekleri de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma koşuluna bağlıyor, yeniliği bu. Daha önce böyle bir ibaresi yoktu, şimdi genel bir "yabancı"ları çıkararak "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı" olma koşulunu getiriyor. Fakat arkadaşlar, burada asıl sorulması gereken ya da asıl konuşulması gereken mesele şu değil mi: Biz neden özel ilköğretim okullarına, neden özel ortaöğretim okullarına ve neden özel liselere Millî Eğitim Bakanlığının bütçesinden yardım yapıyoruz, destek veriyoruz? Bana, bunu konuşmadan bu düzenlemeyi yapmanın çok bir anlamı yok gibi geliyor. Neden yok? Şundan dolayı yok: Şimdi bırakın her şeyi, hepiniz biliyorsunuz, halkımız çocuklarını iyi eğitim alsın diye -genel bir geleneği var- dolayısıyla da elindeki bütün imkânları kullanarak iyi bir anaokuluna belki önce, sonra ilkokula, sonra ortaokula, liseye ve üniversiteye göndermeyi amaçlayarak kendi bütçesini ayarlamaya çalışıyor. Fakat arkadaşlar, bugün itibarıyla baktığımızda, bu özel eğitim kurumlarının bu ailelere olan maliyeti inanılmaz ölçülerde yani diyebilirim ki: Ortalamadan bakarsak eğer, mesela özel bir ortaokulda öğrenci okutmaya kalktığınızda en az 40-50 bin lira yıllık bir masrafınız olacağını düşünmeniz gerekiyor. Yani arkadaşlar, özel okullara destek veriyoruz ve fakat özel okulların halkımıza olan maliyeti inanılmaz derecede yüksek. Peki, niçin bunu yapıyoruz? Şimdi, diyebilirsiniz ki: "Özel okullar daha kaliteli bir eğitim veriyor." Öyle mi arkadaşlar hakikaten? Ben Komisyona da sormak isterim: Yani elimizde böyle bir data var mı? Özel okullar yani özel ilkokullar, özel ortaokullar, özel liseler devlet ortaokulundan, liselerinden daha mı iyi eğitim veriyor? Bir kere bunu doğrusunu isterseniz öğrenmek isterdim ben şahsen. Ama ben size şöyle bir şey söyleyeyim: Belki bu yükseköğrenim öncesi özel eğitim kurumlarıyla ilgili, oradaki eğitimin kalitesiyle ilgili bilgimiz yok ama yine özel sayılması gereken vakıf üniversitelerinin kalitesiyle ilgili bilgimiz var ve o bilgi açıkçası özel vakıf üniversitelerinin kalitesinin çok düşük olduğuna dairdir. Yani hatırlayacaksınız, Adalet ve Kalkınma Partisinden arkadaşlar çok sayıda yoklar burada ama onlar en azından duyduklarını hatırlayacaklardır: Sayın Cumhurbaşkanı bundan şikâyetçi olmuştu, özel vakıf üniversitelerinden ya da özel üniversitelerden herhangi bir şekilde dünya listelerine giren bir üniversitenin olmamasının neden olduğunu araştırmak gerektiğini söylemişti. Nedeni çok basit: Bu okullar ticari okullar, ticarileşmiş okullardır. Ve size şunu söyleyeyim: Neredeyse bütün eğitim sistemimiz özelleştirilmiş vaziyettedir şu anda.

Arkadaşlar, bunun bir anlaşılır yanı olabilir. Nitekim, bu 5580 sayılı Kanun'un arka planına gittiğimizde, ta 60'lı yıllardaki bir kanuna dayalı, 625 sayılı Kanun'a dayanıyor. Fakat daha bir yakına geldiğimizde, 1984'te yani dünyada "küreselleşme" denilen akımın başladığı tarihlerde, Türkiye'nin de bildiğiniz gibi 24 Ocak Kararlarıyla bu küreselleşme akımına dâhil olmasıyla birlikte, bir değişiklik yapılıyor bu yasada. Bu değişikliğin esası, özel eğitim kurumlarına izin veren yani bir kamu hizmeti olması gereken dolayısıyla devlet bütçesinden karşılanması gereken, devletin bir borcu olması gereken eğitimi özel eğitim kurumlarıyla paylaşmayı bir ilke olarak kabul ederek başlıyor. Neden? Çünkü mesela şöyle diyor: "Devletin eğitim yükünü hafifleteceği gibi, finans sorunlarının aşılmasında da etkili olacak ve daha kaliteli eğitim verilmesinde olumlu gelişmelere ortam hazırlayacaktır. Dolayısıyla özel sektörden azami ölçüde yararlanılması gerekli ve kaçınılmaz görülmektedir." Yani böyle bir anlayışla, özel eğitim kurumlarının kamu kurumlarından daha kaliteli eğitim verdiği inancıyla oluşturulmuş olan bir yasadan bahsediyoruz, bir perspektiften bahsediyoruz, o perspektif üzerine kurulu bir eğitim sisteminden bahsediyoruz bugün. Dolayısıyla da burada yapılması gereken şey, bence artık bu dönemin bittiğinin kabulüyle yeni bir perspektif üretmektir. Yani 2008 krizi, küreselleşmeyle birlikte liberal dünya görüşünün esasında çakıldığı ve daha ileri bir umut olmaktan çıktığını gösterdi. Ve nitekim, bugün itibarıyla bakarsanız -bilmiyorum Sayın Komisyon baktı mı ama- benim okumalarımdan anladığım kadarıyla, bütün dünyada şu tartışılıyor: "Özel eğitim kurumları kamu kurumlarından daha etkili midir?" diye soruyorlar ve çıkan sonucun -özellikle OECD raporunu öneririm size- hiç de beklendiği gibi olmadığı ve özel eğitim kurumlarının esasında görece olarak başarısız olduğunu ortaya çıkarıyor. Şimdi, durum buyken biz ne yapıyoruz? Özel eğitim kurumlarına destek veriyoruz ve üstelik de özel eğitim kurumları ne yapıyorlar? Çok yüksek fiyatlarla bu hizmeti veriyorlar topluma. Bir de arkadaşlar -vaktim dolmak üzere, onun için atlayarak söyleyeyim- şöyle bir maddesi var bu yasa düzenlemesinin: "Madde 11- Gerçeğe aykırı veya yanıltıcı reklam ya da ilan vermesi, reklam veya ilanlarda öğrenci resim ya da bilgilerini kullanması," durumlarından herhangi birini gerçekleştirmesi hâlinde özel eğitim kurumlarının cezai işleme tabi tutulmasını söylüyor. Peki, arkadaşlar, şu soruyu niçin sormuyoruz: Niçin yanıltıcı reklam yapıyor bu kuruluşlar? Ya da neden reklam yapıyorlar? Bir. İkincisi de neden yanıltıcı reklam yapıyorlar? Açıkçası, ticarileşmiş bir eğitim sisteminin doğal sonucudur bu ve sadece yanıltıcı reklamlar değil, ben size söyleyeyim, yanıltıcı çok şey yapıyorlar.

Şöyle toparlayarak bitirmiş olayım bu bölümle ilgili konuşmamı. Benim bütün bu sözlerimle özel eğitim kurumlarına tümüyle karşı olduğum çıkamasın lütfen. Özel eğitim kurumlarının da ihtiyaç duyulduğu takdirde bu sistemin içinde yer almasında bir sakınca olmayabilir. Fakat arkadaşlar, bunların gerçekten denetlenebilmiş olması lazımdır, regüle edilmesi lazımdır. Bugün itibarıyla baktığımızda, bu regülasyon hizmetinin yeteri kadar olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla da son sözlerim olarak şunu söyleyeyim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, bir dakika daha süre veriyorum Sayın Katırcıoğlu.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Bu anlayışla oluşturulmuş olan bir millî eğitim sisteminde ufak tefek birtakım palyatif değişiklikler yaparak gerçekten eğitim sistemini daha etkin hâle getirmemiz mümkün değildir. Hele hele -vaktim olmadığı için üzerinde konuşamadım ama- özellikle bu yasanın ima ettiği şey, yabancı uyruklu öğrencilere eğitim verilmemesi şeklinde bir saptama vardır burada. Bu, Türkiye'nin bugüne kadar gösterdiği iyi komşuluk ilişkileri, vesaire, insan hakları konusundaki sözde yaklaşımında doğrusunu isterseniz büyük bir delik açacak gibi geliyor bana. Özellikle Suriyeliler kastedilerek -tahmin ediyorum- bu konu buraya konulmuş ama bizim, eğitim sistemine ihtiyacı olan herkesi o eğitim sisteminde eğitebilmeyi sağlamamız lazımdır.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Katırcıoğlu.