GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:95
Tarih:27.06.2019

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, şimdi, bu madde esas itibarıyla bir yetki göçerilmesi anlamına gelen bir madde, bir bakıma. Maddenin ayrıntısına baktığımızda özellikle yükseköğrenim kurumlarının öncesinde yani ortaöğretime ilişkin olmak üzere açılacak olan özel barınma yerlerinin yani yurtların açılma yetkisi Millî Eğitim Bakanlığına verilirken yükseköğretimle ilgili olarak da bu yetkiyi Gençlik ve Spor Bakanlığına göçermiş oluyor. Yani esas itibarıyla masum bir madde yine karşımızda. Fakat, bu maddenin tabii, yani böyle gelmiş olması üzerinde şu cümleleri etmemizi gerekli kılıyor gibi geliyor bana: Şimdi, arkadaşlar, benim yaptığım hesaba göre 7,5 milyon öğrenci var bu ülkede ve yaratılmış olan kapasite de 700 bin civarında yani aşağı yukarı 11 öğrenciye 1 yatak düşüyor. Şimdi, bu ne demektir? Bu şu demektir arkadaşlar, bu alan öyle bir alan ki özel sektör bu alana girdiği zaman çok kârlı bir işletme kurma imkânına sahip demektir. Çünkü çok yüksek bir talep var dolayısıyla da bu talebi karşılamak üzere kuracağı her türlü barınma yerine -yani yurt diyelim- uygun fiyatlarla kendi kârlarını maksimize edecek bir biçimde müşteri bulma şansına sahip, yani bedava bir iş kolu esas itibarıyla ve bu iş kolu sonuç olarak nereye bağlanmış diye baktığımızda bakanlığa bağlanmış ve bu yetkinin verilmesi anlamında söylüyorum, bence bir kere bu doğru bir şey değil gibi geliyor bana. Yani özel sektörün etkinliğini kullanmak isteyebilirsiniz ama -demin yaptığım konuşmada da altını çizmeye çalıştığım gibi- bu ancak ve ancak çok ciddi bir regülasyonla mümkündür ki bu bizde de hiç yoktur neredeyse. Dolayısıyla, bir anlamda, öğrencilerin sömürülmesine yönelik olmak üzere yeni bir potansiyelin olduğu bir alandan söz ediyoruz. Bir bu konunun altını çizmek istedim.

Bir diğer konu da şu: Ben merak ettim, "Bu yetki daha önce kime aitmiş acaba?" diye merak ettim. Arkadaşlar, çok ilginç bir şey çıktı, belediyelere aitmiş. Yani yurt açma yetkisi kamunun bir ajanı olarak, bir aktörü olarak belediyelerin yetkisine bırakılmış olan bir alanmış. Ve anlaşılan o ki -yanılmıyorsam 2011 tarihinde madde 13'te yapılan bir değişikle- bu yetkiyi belediyelerden almışlar, Millî Eğitim Bakanlığına vermişler, şimdi de bu yetkilerin bir kısmı Millî Eğitim Bakanlığında, bir kısmı Gençlik ve Spor Bakanlığına devredilmiş olacak.

Şimdi, benim sık sık yürütmeye yaptığım bir eleştiriyi burada tekrar etmeme izin verin lütfen. Belediyeler yereldir ve üniversiteler de yereldedir sonuç olarak. Dolayısıyla da yurt gibi bir ihtiyacın karşılanması için -ki söylemeye çalıştığım gibi, çok şiddetli bir ihtiyaç var, talep çok yüksek- bunun karşılanabilmesi için gerekli kaynakları devletin ayırması söz konusudur ama bunun Ankara'dan, merkezî hükûmet tarafından yapılması gerekmemektedir ve işin doğrusu -geçmişte öyleymiş anlaşılan- bunun belediyelerce karşılanmasıdır. Çünkü zaten arazinin bir kısmı, belki yurt yapılacak arazinin bir kısmı belediyeye aittir. Belediye orada yurt yapabilir, ayrıca, denetleyebilir; belediyenin temizlik hizmetleri vardır, dolayısıyla da daha etkin bir çerçeve sunabilir bu işlere ama gördüğünüz gibi 2011'den sonra her şeyi merkezîleştirdiğiniz gibi bu meseleyi de merkezîleştirmişsiniz. Şimdi, bence, Komisyona düşen şey bunu tersine çevirici bir şeyler yapmaktır diye düşünüyorum çünkü demin de söylediğim gibi, özel sektörün ekonomiyle ilişkisi ancak ve ancak regülasyonla anlamlıdır arkadaşlar, artık bu iş bitmiştir. 2008 krizi bize şunu söylüyor: 2008 krizi özel sektörün etkinliğinin bir hikâye olduğunu söylüyor yani kamuyla karşılaştırdığımız zaman demek istiyorum. Dolayısıyla da yeniden kamuyu tanımlamak ki kamunun yeniden tanımlanması dediğim şey büyük ölçüde "Nasıl regüle edeceğiz biz bu alanları?" diye regülasyonların konuşulmasını gerektiren bir konudur. Benim görebildiğim kadarıyla, yine onların da bütün regülasyon kurumlarının hepsini de -kusura bakmayın arkadaşlar ama- 2011 yılında, o zamanlar Başbakan olan Sayın Erdoğan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi bağlayın lütfen Sayın Katırcıoğlu.

Buyurun.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - ...bütün o bağımsız kurumları tekrar bakanlıklara bağlayarak bağımsızlıklarını yok etmiştir.

Dolayısıyla, burada bence bir perspektif problemimiz var diye düşünüyorum. Perspektif şu: Dünya değişmiş, özel sektörün etkinliğinin anlamsız olduğu anlaşılmış ki benim deminki konuşmamda altını çizmeye çalıştığım gibi, Amerika başta olmak üzere, Kanada başta olmak üzere yapılan birçok çalışma özel sektörün kurduğu üniversitelerin çok da başarılı olmadığını söylüyor; tam aksine, kamu sektörünün daha başarılı olduğunu söylüyor. Dolayısıyla da hayat böyle gelişirken siz, şimdi, eski paradigmanın içinden tekrar özel sektöre yetki vererek bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik olmak üzere birtakım önlemler öneriyorsunuz ama size tavsiyem, bu perspektif, emin olun, bir çözüm getirmeyecektir ve dolayısıyla da önümüzdeki günlerde yine bu konuları konuşuyor olacağız diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Katırcıloğlu.