GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:97
Tarih:03.07.2019

RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları karşısında bizi takip eden sevgili halkımız; hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum. 91 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 10'uncu maddesi üzerinde söz aldım

Şimdi, 10'uncu maddede seralarla ilgili düzenleme var arkadaşlar, deniyor ki: Tarımsal amaçlı seralarda yapı ruhsatı aranmayacak, tabii, öncelikle il tarım ve orman müdürlüğünün olurunu alması ve daha sonrasında ise ruhsat vermeye yetkili mercinin incelenmesinde fen, sanat ve sağlık açısından herhangi bir problem görülmemesi koşuluyla. Yani biraz tercüme edecek olursak siz sera kurmak istiyorsanız il tarım ve orman müdürlüğü "Olur." diyecek, belediyeye gideceksiniz, belediye "Ruhsat alabilir mi?" diye bakacak, bu açılardan inceleyecek fakat size ruhsat vermeyecek. Kardeşim, ruhsat almaya ehilse, böyle bir problem yoksa verin vatandaşın ruhsatını. Ruhsat, sadece bir kâğıt değil ki; aynı zamanda ruhsat, onun kimin tarafından denetleneceği, nasıl denetleneceği gibi kriterlerin belirlenmesi anlamına da gelir. Yani bütün kriterler uygun olsun diyorsunuz ama ruhsat vermeyi uygun görmüyorsunuz, bir garip totoloji yani işin içinden çıkabilene aşk olsun.

Yine, teklifte bu seraların büyüklüğü, niteliği ve neden ruhsatsız olması gerektiğine ilişkin herhangi bir açıklama da yapılmamış durumda değerli arkadaşlar. Yine, az önce ifade ettiğim gibi, denetleme usulünün nasıl olacağı açık değil.

Şimdi, eğer bürokrasiyi ortadan kaldırmak ve süreci hızlandırmaksa yapılacak şey, ruhsat verip vermemekle bu süreci hızlandırmak mümkün değil. Zaten sera kurma maliyetleri son derece yüksek. Yani örneğin, düşünün, bir topraklı sera, dönümü 50 bin lira civarında kurulabiliyor. Eğer topraksız seraysa, mesela, bir topraksız domates serasıysa söz konusu olan şey, dönümü 200 bin-250 bin liraya kadar çıkabiliyor. Takdir edersiniz ki bunu yoksul köylünün, küçük aile işletmelerinin kurabilmeleri söz konusu değil.

Arkadaşlar, tarım konusunda yapılacak düzenlemelerde hassas olmak gerekir. Bakın, menemene doğradığınız bir domatesin içerisinde binlerce üretim ve tüketim ilişkileri kristalize olmuş durumda, insanlar seferber olmuş durumda. Şimdi, genellikle şöyle bir yaklaşım var bizim yasa yapış tarzımızda: Bir düzenleme yapılıyor, bu gariban tarım her şeyin mücavir alanı olduğu için herkes kendine göre bir düzenleme yapıyor, bunun ceremesi de ne yazık ki tarıma çıkıyor. Şimdi, burada da tapu üzerinden, Tapu Kanunu üzerinden yani başka alanların ihtiyaçları üzerinden tanımlanmış olan yaklaşımlarla tarım dizayn edilmiş oluyor. Bu, doğru bir yaklaşım değil arkadaşlar, tam tersine stratejik bir alan olan -bunu yalnızca biz söylemiyoruz; aynı zamanda, biliyorsunuz, Birleşmiş Milletler, FAO ve sair örgütler söylüyor- tarımın ihtiyaçları üzerinden diğer alanları ve sektörleri tarif etmek gerekir çünkü tarım aşımızdır, ekmeğimizdir ve aynı zamanda işimizdir. Burada tarımı mücavir alan gibi gören bir perspektifle, bir zihniyetle bu iş düzenlenmeye çalışılıyor. Bakın, daha önce de oldu, örneğin Büyükşehir Yasası da arzıendam ederken tarıma ilişkin son derece olumsuz, mesela köylerin mahalle hâline dönüştürülmesi, meraların üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanıp duran belediye tehditleri vesaire dikkate alındığında tarımın bir kez daha bu alanların ardılı gibi görüldüğü bir durumla karşı karşıyayız. Bu, hayırlı sonuç doğurmaz, onu açık yüreklilikle ifade edeyim.

Peki ne yapmak lazım? Yapılması gereken şey şu: Bir yerde, imar dışı alanda eğer sera kurulacaksa birer dönümlük 50 sera kurmak yerine bunu Bakanlık planlamalı ve 50 dönümlük bir sera kurmaya yönelik adım atmalı. Peki, ayrı ayrı sahipler nasıl yan yana gelecekler? Kooperatifleşmeyle. Kooperatifler kurulacak, bunlar örtü altı tarımsal üretim konusunda ehil olacaklar, bu kooperatiflerin kurulması suretiyle örtü altı tarım hem daha düşük girdiyle hem daha ekolojik ve organik bir muhtevayla yapılacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Yoksa, başka türlü bir biçimde sürekli tarım alanından yiyen... Bakın, on yedi yıllık AKP iktidarında tarım alanlarımızın yaklaşık yüzde 10'una beton döktük biz yani böyle bir realiteyle karşı karşıyayız. Başka türlü, tarımı başka alanların mücavir alanı olarak gören, tali gören, esastan ülkenin bugününü ve yarınını garanti altına alacak bir sektör olarak tariflemeyen bütün yasalar eninde sonunda tarımın ağırlığının altında kalmaya mecburdur değerli arkadaşlar. Dolayısıyla 10'uncu maddenin de böyle bir mantık hatasıyla malul olduğunu bir kez daha ifade etmek isterim.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)