GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:98
Tarih:04.07.2019

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii, Türkiye açısından "spor" denince seyir zevki, gençlerimizin ilgisi, Türkiye'de toplumun kendini bir anlamda deşarj ettiği alanlar olarak değerlendirilebilir. Türkiye, esasında, bu açıdan çok şanslı çünkü ciddi bir genç nüfusu var, spora ilgi çok yüksek düzeyde ancak gerek nüfus açısından gerek coğrafi açıdan elverişli ortamın bulunmasına rağmen, hedeflenen başarıdan çok uzakta. Dünyaya baktığımız zaman, futbolun bacasız fabrika olarak değerlendirildiğini, aynı zamanda ülkeler için gelir açısından ciddi bir önemi olduğunu, ekonomik bir gelir kattığını, profesyonel futbol takımlarının futbolcu ihraç eder hâle gelmesiyle birlikte ülke ekonomisine de ciddi katkı yaptığını görüyoruz. Türkiye buradan gerekli payı şu ana kadar almıyor. Burada yapılması gereken düzenlemeler, esas itibarıyla, birincisi, futbol kulüplerimizin kendi bütçelerinin çok çok ötesinde borçlanmaları, yönetimdeki her türlü usulsüzlüğün çeşitli şekillerde göz ardı edilmesi gibi birçok başlıkta sayılabilir ama bunlardan daha uzak, bunlarla ilgisi olmayan, esas itibarıyla, mevcut durumda zaten 6222 sayılı Sporda Şiddetin Önlenmesi Yasası'nda ağır şartlar barındıran, seyirciyi her türlü kontrol altına alan düzenlemeye ilave düzenlemeler yapılmakta olduğunu görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, bakın, bugün, bizim ülkemizde 3 milyon 840 bin lisanslı sporcu var yani bu bizim nüfusumuzun yüzde 4,5'una tekabül ediyor. Bu, Amerika Birleşik Devletleri'nde 216 milyon 600 bin -kaynağını da söyleyebilirim sayın bakanlar- genel nüfusa oranı yüzde 69, Almanya'da yüzde 33, Fransa'da yüzde 27, Hollanda'da yüzde 31 gibi sıralanabiliyor yani lisanslı sporcu sayısının emsal ülkelere göre baktığımızda onların çok daha altında olduğunu görüyoruz. Ne kadar lisanslı sporcu olursa o, aynı zamanda o ülkedeki şiddet ortamının azaltılması, çeşitli madde bağımlılığı oranının azaltılması gibi dolaylı sonuçları da beraberinde getirmekte.

Değerli arkadaşlar, tabii, insan yapısının olduğu her alanda muhakkak ki çeşitli şiddet olayları da baş göstermektedir yani bunu bütünüyle minimize etmek, sıfırlamak çok zor ama hedef, azaltabilmek olmalı.

Baktığımız zaman, holiganizm ve taraftarların şiddet eylemlerinin nedenini araştıran çeşitli araştırmalar bize gösteriyor ki burada önemli olan iki temel başlık var: İşsizlik oranının yüksekliği ve yine, o ülkede yaşanan eşitsizlik oranının yüksekliği, aynı zamanda holiganizm ve şiddet olaylarının arttığı bir parametreyi ortaya koyuyor. Eğer biz sporda şiddetin azaltılması gibi bir hedefi amaçlıyorsak buna uygun yasaları, çalışmaları yapmamız lazım. Şu anki getirilen düzenlemeyle, bizim genel olarak yasa yapma tekniği açısından da son yıllarda sıklıkla başvurduğumuz -bizim eleştirdiğimiz- dönemsel tepkilere göre, planlama yapılmadan yasa çıkartıldığının bir örneğini daha görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, bakın, Türkiye'de AK PARTİ iktidarında bu konuda 2004 yılında bir yasal düzenleme oldu, daha sonra 2005 ve 2008 yıllarında o çıkartılan yasal düzenlemenin bazı maddelerinde hemen değişiklik oldu. 2011 yılına gelindiğinde de bakıyorsunuz, Dünya Basketbol Şampiyonası'nda Ankara ve İstanbul'da, daha sonra da Türk Telekom Arena'da Sayın Erdoğan'ın protesto edilmesinden hemen sonra, bakın, birkaç gün sonra Meclise yasa geliyor -6222 sayılı Yasa- ve taraftarların ciddi şekilde zapturapt altına alınmasına yol açacak bir yasa hazırlanıyor.

Şimdi, bakıyoruz, o yasadan bugüne gelinceye kadar bunun çeşitli olumsuz sonuçlarını yaşadık. Peki, bugüne geldiğimizde, bu yasanın maddelerinin tekrar revize edilerek daha ağır şartlara getirilmesinin amacı nedir? "Bu arada ne oldu?" dersek, bu arada açıkça şöyle bir şey oldu: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını Sayın Ekrem İmamoğlu 31 Martta kazandı, bu sonuca saygı gösterilmedi, bu sonuç tanınmadı ve Sayın İmamoğlu'nun gittiği statlarda da çeşitli tezahüratlar gördük: "Mazbatayı ver. Mazbatayı ver. İmamoğlu'na mazbatayı ver." Yani bu biraz ironi, biraz espri dolayısıyla taraftarın verdiği bir tepki. Zamanlama açısından bakıyoruz, hemen peşine böyle bir yasa geliyor ve burada neler var? Biyometrik açıdan, gelen taraftarların göz ya da parmak iziyle stada girmesi gibi düzenleme var. "Spor alanı" kavramının genişletilip "seyir alanları" şekline getirilmesi ve onun daha da genişletilip çeşitli güzergâhların da tıpkı futbol sahasında olan olaylarmış gibi, taraftarların bulunduğu alandaki olaylarmış gibi ele alınacağı bir düzenleme var. Ne var başka? Sosyal medya paylaşımlarında şikâyete tabi olmadan işlem yapılmasına ilişkin düzenleme var.

Değerli arkadaşlar, burada endişeyle yapılan, korkuyla yapılan bu düzenlemeler çok kısa süre sonra tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisine geliyor, amaca matuf olmadığı ortaya çıkıyor. Şimdi, bakın, Türkiye'de -eğer takviminde giderse- uzunca bir süre seçim yok. Bu süreyi, Türkiye Büyük Millet Meclisi ciddi anlamda memleket faydasına geçirebilir. Şayet samimi olarak Türkiye'deki çeşitli şiddet olaylarının azaltılması isteniyorsa, kutuplaşmanın kırılması isteniyorsa bir hoşgörü ikliminin ortaya konması lazım. Bunun için de en başta, yargı reformu yapılırken kapsayıcı, herkesin düşüncesini alan, Türkiye'deki yargının sopa gibi kullanılmasının önüne geçen şekilde bir reform yoluna gidilmesi... Mecliste bugünkü yapılan tartışmalarda da dile getirildiği gibi, değerli arkadaşlar, siyasetçiler fikrini söyler, fikirleri savunur; mevcut bir yasa değişmez diye bir şey yoktur, yasa ya da anayasa, gider halkın karşısına, onay görürse değişebilir ancak zaman içinde o yasanın, o anayasanın o ülke için faydalı olmadığı görülürse, daha önce itiraz edenlerin haklı kaygılarının gerçekleştiği anlaşılırsa onlardan sarfınazar edilebilir ve gerçekten bu ülkenin ihtiyacını karşılayacak -gerek anayasal anlamda gerek kanuni anlamda- değişiklikler yapılabilir. Dolayısıyla biz geçici çözümlerin değil, kalıcı çözümlerin bu memleket için daha faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu yasa teklifinin bu hâliyle doğru olmadığı, iyi sonuçlar vermeyeceği kanaatindeyiz diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)