GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:98
Tarih:04.07.2019

RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekran başındaki değerli halkımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sporda şiddet konulu kanun teklifinin 1'inci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. İki temel belirleme hatasının olduğunu düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi, genelde sporun, özelde de futbolun politika dışı bir kategori olduğuna dair saptama. Bunlara itiraz etmemin sebebi şu: Eğer bunları yerli yerine oturtamazsak bu konuda gerçekten spordaki şiddeti önleyecek tedbirleri almamız mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, futbolun ya da daha geniş manada sporun öznesi insandır. İnsanın olduğu her yerde doğal olarak siyaset vardır. Hatta futbol, siyasetin özel bir kategorisidir, özel bir alanıdır; bakın, daha iddialı bir şey söylüyorum, özel bir alanıdır. Faşist Franco, hatırlanacaktır "İspanya'yı 100 binlik beşiklerde uyutuyorum." demişti stadyumlar için. Yine "fado" "fiesta" ve "futbol" diye meşhur 3F'si aslında faşist Franco'nun futbolu nasıl bir siyaset içerisinde mütalaa ettiğinin göstergesiydi. Bunun karşıt örnekleri de var tabii ki, yalnızca onun için konuşmak mümkün değil.

Şimdi, örneğin hangisi siyaset dışı bir kategori? Mesela Livorno mu siyaset dışı, Mussolini'nin takımı Lazio mu, Barcelona mı siyaset dışı, Marseille mi siyaset dışı? Örnekleri daha artırmak çok mümkün, bizim ülkemiz için de konuşmak mümkün. Değerli arkadaşlar, bunların hepsi kurulması itibarıyla aslında politik kökeni olan -örneğin Juventus gibi- olgular. Dolayısıyla futbol, çoğunlukla iktidarlar tarafından siyaseti yeniden dizayn etmenin bir aracı olarak kullanılmış. Aynı zamanda bir kimlik oluşturma aracıdır spor ve özelde de futbol. Hem sınıfsal kimliğin hem millî kimliğin oluşmasında ve oluştuktan sonra da bu kimlikleri tersten belirlemek noktasında son derece fonksiyonel olgulardır bunlar.

Yine, şiddetin hastalık olduğuna dair bir belirleme var. Yani örneğin, Hitler hasta olduğundan, ruh hastası olduğundan dolayı mı milyonlarca insanın hayatına kastetti? Bunları eğer hastalık olarak mütalaa edeceksek, bunun geri tarafındaki yani görüngeye takılıp arkadaki gerçekliği göremeyeceksek bunların arkasındaki gerçekliği ortaya çıkartmamız mümkün olmayacak. Örneğin, Hitler'i Hitler yapan uluslararası tekeller, emperyalizmin savaş güdüsü ve ihtiyacı değerlendirilmeden Hitler'in şiddetini değerlendirmek mümkün değil. Eğer futbolda şiddeti konuşacaksak endüstriyel futbolu konuşmak zorundayız. Toplumda diziler vasıtasıyla pohpohlanan erkek egemenliğinin ve bununla hemhâl olmuş ırkçılığın ne boyutlara geldiğini görmeliyiz. Bunları görmeden, endüstriyel futbolun toplumda yaratmış olduğu tahribatı görmeden futbolda şiddet üzerine konuşmak kanımca çok fazla mümkün değil değerli arkadaşlar.

Şimdi, bunları atladığı için teklifte deniliyor ki... İki temel belirlemesi var. Spor alanı belirlenmiş; müsabakaya giderken, müsabakadan çıktıktan sonra taraftarların beraber oturduğu kalktığı, muhabbet ettiği bütün alanları, araçla gidiş gelişi spor alanı olarak mütalaa eden bir değerlendirme var. Ya, buradaki problem nasıl çözülecek? İnzibati yöntemlerle çözülecek. Yani onların başına polis dikeceksin, böylece futboldaki şiddeti engelleyeceksin. "Özel seyir alanı" diye geliştirilen kavram keza, yine öyle.

Değerli arkadaşlar "Futbol siyaset dışıdır." önermesine çok somut bir itiraz işte tam da bu yasadır. Tribünlerin giderek politize olma hâli söz konusu olduğundan dolayı, bu risk iktidar tarafından görülmüş olduğundan dolayı özelde tribün gruplarının bu türlü inzibati yöntemlerle bastırılması ve tehdit edilmesiyle muhalefetin bastırılacağına ya da muhalif ifadelerin ortadan kaldırılacağına ilişkin bir "sübliminal" mesaj var bunun içerisinde.

Stadyumlar yalnızca barometredir. Toplum politize olduğu için stadyumlar politize olur, toplum politize olduğu için geniş halk kitleleri politize olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Kaybedilen şeyi kaybettiğiniz yerde aramalısınız. Taraftar gruplarına bu tür yasalarla baskı üretmek bu politizasyonu azaltmaz, hele hele futbolda şiddeti hiç azaltmaz; olsa olsa ülkemizin demokrasi kalitesini bir adım daha aşağıya düşürür, ülkemizdeki hak ve özgürlükleri bir adım daha aşağıya düşürür.

Madem böyle değerli arkadaşlar, sevgili AKP'liler, elinizi korkak alıştırmayın, her eve bir inzibat koyun, o evde izlenen futbol maçında kim tezahürat yapıyor, kim ne yapmıyor, bunların hepsini takip etmiş olursunuz, böylece toplumda şiddeti de kökten ortadan kaldırmış oluruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)