GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:98
Tarih:04.07.2019

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine ilişkin bu kanun teklifine grubumuzca bence zaten yeterince muhalefet edildi ve ilgili aktarımlar yapıldı.

Söz konusu kanun teklifi, evet, gerekli. Sporda şiddetin önlenmesi ve düzensizliğin önlenmesi, evet, elzem bir durum. Ancak daha elzem, daha yakıcı sorunlarımız varken açıkçası şu an böyle bir kanun teklifinin Genel Kurula getirilmesini, halkın taleplerini karşılamadığı gerekçesiyle ben biraz olumsuz olarak görüyorum. Şöyle ki: Uzun zamandır beklenen, toplumda artık bir beklenti hâline gelen bir af ya da infaz yasasında değişiklik talebi var. Her gün belki birçok vekilimizi cezaevlerinden aramalarıyla ya da tutuklu, hükümlü ailelerinin aramalarıyla sürekli bu af durumu gündeme geliyor. Dolayısıyla, halka verilen bu umudun karşılanması, Meclis tatile girmeden en azından yapılacak düzenlemeyle birçok insanın bu mağduriyetinin ve talebinin giderilmiş olması gerektiğini düşünmekteyiz.

Tabii, sadece bu sorun değil, açıkçası Kürt meselesinin çözümsüzlüğü sebebiyle sporda da birçok durumla karşı karşıya kalıyoruz ki vekil arkadaşlarımız, grup başkan vekilimiz dile getirdi, birçok olayı da anlattı, Amedspor'un, Dersimspor'un, Cizrespor'un karşılaştığı ırkçı saldırıları dile getirdi.

Bunlarla birlikte, açıkçası biraz bu kanundan vareste, birkaç gün içerisinde seçim bölgem olan Şırnak'ta Kürt meselesinin çözümsüzlüğü sebebiyle yaşanan o görüntüyü size aktarmak istiyorum. Aynı gün içerisinde bir veya birden fazla yerde askerî operasyonlar sebebiyle orman yangınları meydana geliyor, aynı gün içerisinde onlarca eve polis baskınları düzenleniyor, işkence ve şiddet iddiaları her gün kamuoyunda gündeme geliyor. Bununla birlikte, Kürt meselesinin çözümü konusunda, demokratik çözümü konusunda açıkçası bir gayret sarf edilmediği için ve yine şiddet temelli ya da güvenlikçi bir anlayışla çözmeye gayret sarf edilmesi nedeniyle maalesef ki 2015 ve sonrasında birçok şehrimizde sokağa çıkma yasakları ilan edildi ve bir savaş hâli yaşandı. Bu savaş hâli sonrası yaşanan çatışmalar sonrası -ben de o dönemde avukatlık yapıyordum, seçilmeden hemen önce de avukatlık yapıyordum- maalesef ki şu an bölgede hukuk adına hiçbir şey kalmadı. Daha önce, istinaf mahkemesinin "Haklarında herhangi bir somut, kesin, şüpheden uzak delil yok." dediği, 8 teşhis tanığının beyanının olduğu dosyalarda bile "Bunlar sadece soyut iddiadır." diyordu, beraat kararı veriyordu ancak şu an tek bir kişinin bile soyut iddialarıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alabiliyorsunuz bölgede. Kürt olmanın bedeli de bu ülkede maalesef ki budur. Yarın öbür gün bu kararı verenler bu halkın önünde, yargının önünde bunun da hesabını verecekler. Bu durum tabii ki spontane bir şekilde gelişmedi. Bu kararlar verildi, evet, bunlar hukuki kararlardı. Ceza hukukunda somut deliller olması ve kesin, her türlü şüpheden uzak deliller olması gerekiyorken maalesef ki -Yargıtay 16. Ceza Dairesininkinde belli ki üst mercilerden bir talimat alındı- sadece hakkınızda bir teşhis tanığının soyut beyanları olması halinde bile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alabiliyorsunuz. Şu an bölgede tüm dosyalar buna evrilmiş durumda. Artık bölgede avukatlar avukatlık yapmak istemiyor. Adaletin, yargının olmadığı yerde avukatlık da yapılmak istenmiyor.

Tüm bu sebeplerle, Kürt meselesi gibi yakıcı bir mesele varken spordaki şiddet ve düzensizliğe zaman ayrılmasını ben doğru bulmuyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)