GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:98
Tarih:04.07.2019

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün burada, Genel Kurulda sporda şiddet yasasını görüşüyoruz. Resmî gerekçe şiddeti önlemek ama işin aslı yurttaşı, sporseverleri fişlemekten başka bir şey değil çünkü tribünler "Her şey çok güzel olacak.", "Mazbatayı ver." dedi, arkasından ceza gibi bu yasa Meclise getirildi. Amaç on binlerce sporseveri müsabakalardan, spordan uzak tutmak. Amaç Çarşı'yı, Genç Fenerlileri, Ultraaslan'ı, Eskişehir'in Nefer'ini, Altes'ini, Adana'nın Şimşeklerini, Ankaragücü'nün Gecekondu'sunu cezalandırmak, "Güvenlikçi önlem getiriyoruz." diyerek aslında özgürlük alanlarını kısıtlamak.

Genel Kurulda bu yasa var, komisyonlarda ne var? Turizm alanlarının teşvik yasası var. Değerli arkadaşlar, ne yurttaşı fişlemek ne yandaşa turizm teşviki dağıtmak Türkiye'nin gündemidir. Vatandaşın gündemi, Türkiye'nin gündemi adalettir. Bakın, bizler burada taraftarları cezalandırmayı, tribünleri yine yeniden cezalandırmayı konuşurken haksız, hukuksuz bir şekilde hapislerde yatan yüzlerce aydınımızın, on binlerce kader mahkûmunun gözü haftalardır ha geldi ha gelecek denen yargı reformunda. Hâl böyleyken bu yasanın çıkarılmasının acelesi var mıydı değerli arkadaşlarım? İnsanlar cezaevinde nöbetleşe yatmak zorundayken biz binlerce yurttaşı daha cezaevi kapısına gönderecek kanunlar çıkarmamalıyız.

Değerli arkadaşlar, keşke statları terbiye etme ve vatandaşı fişleme arayışları yerine spor kulüplerimizi ekonomik olarak güçlendirecek adımları, sporu siyasetin etkisinden tamamen çıkaracak adımları konuşabilseydik bugün bu yüce Meclisin çatısı altında. Bakın, o kadar başarılı Anadolu kulüplerimiz var ki futbolun sadece üç büyüklerin arasında oynanmadığını, bütçesi küçük ama yüreği büyük Anadolu kulüplerinin de bu alanda iddialı olduğunu Türkiye'ye gösteren kulüplerimiz: İşte Bursaspor, işte Göztepe, Ankaragücü, Akhisarspor, Elâzığspor, Sakaryaspor, Eskişehirspor, Anadolu'da futbol aşkını, spor aşkını ateşleyen takımlar. Bu takımların desteğe ihtiyacı var. "Futbol" demek sadece Passolig çıkarmak değil, sadece vatandaşı fişlemek demek değil.

Bakın, Passolig kartlarının fiyatı yedi yılda yüzde 300 artmış. Kulüplerin vergi ve prim ödemeleri yüzde 300 artmış ama kulüplerin yegâne geliri Spor Toto gelirleri artmıyor. Burada bunları konuşalım. Örneğin kırmızı-siyah renkleriyle "Anadolu Yıldızı" olarak yıllarca statlarda fırtına gibi esen, vefakâr taraftarının ünü ülke sınırlarımızı aşan, futbolun sadece İstanbul'dan ibaret olmadığını herkese gösteren Eskişehirspor'umuz zor bir dönemden geçiyor. Transfer yasağının aşılamaması, kulüp lisansının alınamaması, puan silme cezası, yaşanan maddi kriz ve milyonlarca lira borçla Eskişehirspor zor koşullar altında ama buna rağmen yılmıyor, pes etmiyor; gerekirse altyapı topçularıyla sahaya çıkıyor, takır takır yüreğiyle oynuyor.

Şimdi, borçları var dedik. Federasyondan, Spor Toto'dan gelen para temlike gidiyor. Bu sezon 12 milyon lira gelecek, tamamı temlike gidecek. Kulübün elinde 1 kuruş para yok. Ya ne yapılabilir? Bakın, borcunu ödeyemeyen vatandaşlarımızdan bile maaşının belli bölümü kesiliyor. Hayatını sürdürebilmesi için kalan bölümünü kullanmasına imkân veriliyor. Kulüplerin yaşayabilmesi için gelirlerinin hiç olmazsa üçte 1'i ya da dörtte 1'ine dokunulmamasını sağlayacak bir düzenleme burada yapılmalıdır.

Ayrıca yayın gelirleri meselesi var. Eskişehirspor'umuzun bir sezonda oynayıp alabileceği parayı Süper Lig takımları bir maçta alıyor. Oysa Anadolu'nun dört bir yanında futbol ateşi çok canlı. Bakın, bir örnek vereyim: Geçtiğimiz sezon Galatasaray-Beşiktaş maçını 27 bin seyirci izlerken aynı hafta Eskişehirspor-Denizlispor maçını 26 bin kişi izlemiş. Anadolu'daki heyecana bakın ama gelirlere gelince arada uçurum var. Oysa biz de saha kirası veriyoruz, biz de deplasman masrafı yapıyoruz, kamp masrafı yapıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, tabii, burada az önce kanunun gerekçesini açıklayan bir milletvekili arkadaşımız örnek olarak ilginç bir şekilde her ikisi de Eskişehir'de geçen olaydan bahsetti. Biri, Eskişehir'de oynanan bir maç, bir diğeri de Eskişehirspor'un taraf olduğu bir maç. Ben burada şunu ifade etmek isterim bir yanlış algı ortaya çıkmaması için: Hem Eskişehir'imiz hem de dediğim gibi Türkiye'nin göz bebeği Eskişehirspor taraftarımız asla ve asla, kata şiddetle yan yana getirilebilecek bir şehir, bir taraftar değildir.

Bugün hep futbol konuşuluyor ama Türkiye'de on binlerce, yüz binlerce gencimiz birçok spor alanında kendilerini yetiştiriyor. Onlara destek olmalıyız değerli arkadaşlarım. Bakın, hepimizin gururu bir kızımız var: Paralimpik yüzücümüz Sümeyye Boyacı. Havuzda asla engel tanımıyor. Türkiye'de kazandı, Avrupa'da kazandı, dünya şampiyonasında kazandı, olimpiyatlarda kazandı, yüzmede gururumuz. Spor aşkını, her engeli aştığını tüm dünyaya gösterdi ama bakın Sümeyye'nin yüzeceği bir havuz yok Eskişehir'de. Sayın Bak da Spor Bakanlığı döneminden biliyor. Yenikent Kapalı Yüzme Havuzu'nun yapımı yılan hikâyesine döndü, yıllardır bitmiyor. Belediyelerin havuzları olmasa antrenman yapacak yeri yok Sümeyye'nin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Sadece Sümeyye değil, yüzlerce minik, yüzlerce genç bu havuzu bekliyor Eskişehir'de. Bizim bunları konuşmamız lazım.

Bir başka örnek, Eskişehirli kick boksçu Ömer Ömürlü. Babası kâğıt toplayarak yetiştiriyor Ömer'i. Ömer'in tek hayali var, şampiyon olmak ama bunun tek koşulu var: Türkiye şampiyonasının Eskişehir'de yapılması çünkü ekonomik sıkıntıları nedeniyle başka illere gidemiyor; hayalini kurduğu altın madalya için tek yol, maçların Eskişehir'de yapılması. Anadolu'nun dört bir yanında böyle yetenekli yüzlerce, binlerce gencimiz var. Biz bugün taraftarı fişlemeyi, cezalandırmayı konuşmak yerine yok olan spor takımlarımızı nasıl yaşatacağımızı, bazen bedenlerinin, bazen hayatın engellerine rağmen yüreklerindeki spor aşkını canlı tutarak bizlere şampiyonluk gururu yaşatan yavrularımızı nasıl destekleyeceğimizi konuşmalıyız aslında. Kulüplerimizi, amatör ve lisanslı sporcularımızı desteklemezsek Türkiye'de sporu bir milim dahi ileri götüremeyiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)