GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İnsan hakları ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:103
Tarih:16.07.2019

HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi raporuna göre, Türkiye sicili en kötü ülkelerden biri. 2016 raporuna göre 77 olan hak ihlali, AİHM'e yansıyan yönüyle 2018 yılında 140'a yükseldi; buna benzer örnekler çok.

Değerli vekilimiz, biraz önce, bir heyet hâlinde Mersin Tarsus Cezaevine yaptığımız ziyaretten bahsettiler. Değerli arkadaşlar, Tarsus Cezaevi, bir kompleks şeklinde çalışmalarını sürdürüyor. Evet, vekilimizin dediği gibi, gittik, ziyaret ettik. Beton ve imar açısından, bir mahkûm için -annesinden, babasından, eşinden, çocuklarından, sevdiklerinden, özgürlüğünden, toplumdan, sokaktan, doğadan koparılmış- en iyi badanalarla badanalanmış dört duvarın ve sadece demirlerden oluşmuş kapıların arkasındaki bir yaşam güzelleştirilemez arkadaşlar. Önce hukuk, önce adalet... İnsanlar susuz, insanlar 40-50 derece altında klimasız; duvarların ve demirlerin çektiği güneşin geceleyin verdiği o cehennemî sıcakta annelerin yanındaki çocuklar, bebekler, mahkûmlar kriz geçiriyorlar, nefes alamıyorlar; biz bunlara da şahit olduk. Öyle, dört duvar, kompleks, koridorlar, badanası güzel diye bu ülke özgür değil, adalet gerçekleşmiş olmuyor. 300 küsur cezaevinin kapatılması, küçük ya da miadını doldurmuşların kapatılarak yerine binlerce kişiyi alacak cezaevlerinin yapılması ve inşaatlarının sürmesi Türkiye'miz adına, ülkemiz adına maalesef umut verici bir gelecek göstermiyor bizlere.

Değerli arkadaşlar, bakın, özgürlükten, adaletten bahsediyoruz. Diyarbakır'da binlerce insana sivil cuma namazı kıldırdığı için imam Abdülkadir Anar hakkında verilen ceza, altı yıl üç ay hapis cezası onaylandı. Niye? Kürtçe hutbe okuduğu için.

Siirtli bir kadına TÜİK'in kendisine sorduğu sorulara Türkçe cevap veremediği için 55 bin lira para cezası verildi arkadaşlar.

Yine, değerli arkadaşlar, bir okulda okul müdürünün öğretmene sözü: "Kürtçe seçmeli ders olabilir ama Kürtçe konuşamazsın." denilerek Giresun'a sürgüne gönderilen bir öğretmen var arkadaşlar. Bunun gibi yüzlerce, binlerce örnek dolu.

Bakın, bugün dördüncü gün. Hani daha evvel de burada bahsetmiştim, Merve Demirel. Yüksel'de insan haklarıyla alakalı fikrî, politik eylem yaptı diye gözaltına alınan, İçişleri Bakanının hedefe koyduğu; bir polisin fiziki, görüntülü tacizine maruz kalan başörtülü bir kızımız. Merve Demirel bugün dördüncü gündür gözaltında ve bugün, bir dört gün daha gözaltı süresi uzatıldı ve gözaltında başörtüsü başından çıkarıldı, başörtüsü kendisine verilmiyor arkadaşlar.

Evet, değerli arkadaşlar, 28 Şubatta kızlarımla beraber yargılandığımız, cezaevinde yattığımız günlerde 16 yaşındaki kızımın yargılandığı maddelerden bir tanesi polise ıslık çalmaktı. Bugün ne yaşıyoruz? Bugün Ahmet Kanbal isimli bir gazeteci Kürtçe ıslık çaldığı için gözaltına alınabiliyor. Kürtçe ıslık çalması gözaltı sebebi olabiliyor.

Değerli arkadaşlar, insanlar ıslık çalsınlar. Islığın dili olur mu? Islığın rengi olur mu? Hangi müzikten, hangi melodiden olursa olsun, insanlar eğer bir ülkede özgürce ıslık bile çalamıyorlarsa biz cezaevlerinin beton yapılarıyla övünemeyiz arkadaşlar. Bizim sorumluluğumuz, özgürlükleri büyütmek, barışı gerçekleştirmek, adaleti yaşamaktır. Ülkemizde insanlarımızın nefes alabileceği bir geleceği hep birlikte inşa etmemiz gerekmektedir arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin Sayın Kaya.

HÜDA KAYA (Devamla) - Çok teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, bakın, bir de biliyorsunuz son günlerde, ülkemizi en tepeden -her kademede- yönetenlerin son derece şiddetli nefret dilleri, ötekileştirici dilleri halkımızda çok farklı yansımalara sebep olmaktadır ve son dönemlerde özellikle, Türkiye vatandaşı olmayan, başka ülkelerden bir şekilde ülkemize gelmiş olan göçmenlere karşı büyük bir düşmanlık ve nefret kampanyasına dönüşmektedir. Bakın, Araplara, Suriyelilere yapılanları saymıyorum; ülkemiz içinde kendisi gibi düşünmeyen, konuşmayan, yazmayan herkese -müzik yapanlara, sanatçılara, gazetecilere, akademisyenlere, politikacılara- yapmadığını bırakmayan bir iktidar zihniyetinin ülkemizi getirdiği noktada, toplumda, Gazze'den gelen, bakın, Gazze'den gelen genç bir kadın diyor ki: "Ben, burada gördüğüm nefreti, göçmene düşmanlığı Gazze'de bile görmedim."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayalım Sayın Kaya.

HÜDA KAYA (Devamla) - Ülkemizin bu nefret dilinden uzaklaşarak hep beraber, birlikte huzur, güven ve barış içinde yaşayacağımız günleri yine bizler gerçekleştirmek durumundayız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)