| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 17.07.2019 |
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, baştan kızdırayım sizi, sonra rahat rahat konuşayım. Bir krizle geldiniz, yeni bir krizle gidiyorsunuz arkadaşlar. Bu teklifi hazırlayan arkadaşımız Mustafa Savaş Bey sunarken dedi ki: "Ekonomik olumsuzlukları bertaraf etmeye çalışıyoruz." Mealen buna benzer bir şey kullandı. Çok doğru. Birinci bölümde görüştüğümüz maddelerin de, bu ikinci bölümde görüşeceğimiz maddelerin de hemen hemen büyük çoğunluğu, bundan önce çıkan torbalarda olduğu gibi, krizden çıkmak için panik şeklinde yapılan çalışmalar. Para toplamaya çalışıyorsunuz, para bulmaya çalışıyorsunuz. İşte, daha evvel çıkardığınız yasaları işleterek, yasakladığınız şeylere tekrar izin vererek para topluyorsunuz, işte "varlık barışı" diyorsunuz vesaire, bu şekilde Türkiye'yi rahatlatmaya çalışıyorsunuz. Ama değerli arkadaşlarım, bu şekilde bir yere gidemeyeceksiniz. Biz bunu aslında, arkadaşlar, 2015'ten bu yana Plan ve Bütçe Komisyonunda gelen torba yasalar vesilesiyle defalarca ifade ettik, bu Genel Kurulda da ifade ettik. Bu şekilde bu krizden çıkmak mümkün değil. Krizden çıkmak için öncelikle bir krizin olduğunu kabul edeceksiniz sonra sebebini kabul edeceksiniz arkadaşlar ve ondan sonra da radikal bir şekilde, cesur bir şekilde tedbirler alacaksınız.
Bakın, öncelikle yapacağınız şey, güvendir. Sizin en temel probleminiz güven değerli arkadaşlarım. Bakın, bir finans krizi değil, reel sektör krizi filan ama dönüyorsunuz, reel sektörün ne problemi var? Finansla ilgili bir problemi var. Türkiye'nin en temel problemi, para yok, tasarruf yok. Biz bu yaptıklarımızı ettiklerimizi borç alarak yapıyoruz ediyoruz değerli arkadaşlarım. Borç maliyetini düşürebilmeniz için güven oluşturmanız gerekiyor, yapmıyorsunuz.
Bakın "Serbest piyasa içinde hareket ediyoruz, dünya ekonomik sistemi içindeyiz." diyorsunuz, ondan sonra... Dünya ekonomik sistemi içinde, serbest piyasa içinde nasıl borç para alınır belli, bu kural belli. "Efendim, biz bu kurallara uymuyoruz." Uymayınca problem çıkıyor, diyorlar ki: "Sizin kredi notunuzu düşürüyoruz."
Ne demek kredi notunu düşürmek değerli arkadaşlarım? Kredi maliyetinin artması demektir. O hâlde, siz bunlara uyacaksınız. Üstelik de çıkmışsınız, bu kredi derecelendirme kuruluşlarıyla anlaşma yapmışsınız, para ödüyorsunuz. Bu şekilde olmaz değerli arkadaşlar.
Demokrasiyle ilgili de böyle. Kuralları yarı yolda değiştiriyorsunuz. Akşamdan sabaha Merkez Bankasının Başkanını değiştiriyorsunuz, böyle olmaz değerli arkadaşlar.
Hukuk devletiyle ilgili çok ciddi problemler var. Bu ülkede tutuklu yargılama esas hâle gelmiş. Böyle bir demokrasi dünyanın hiçbir yerinde yok. Bugün olan şeyin yarın değişmeyeceğini kimse garanti etmiyor, böyle bir ortamda güven oluşturmanız mümkün değil değerli arkadaşlarım.
Bakın, bu teklifin içinde, sizin hukuk anlayışınızı göstermesi açısından bir 19'uncu madde var. Bu 19'uncu maddede bir şey yapmaya çalışıyorsunuz ama esasen, bu yapmaya çalıştığınız şeyi nasıl yapacağınız çok önemli.
Değerli arkadaşlarım, elektrik motorlu araçlarla ilgili diyorsunuz ki: "...elektrik motorlu taşıt araçlarını Türkiye'de imal eden mükelleflerin, destek kararında belirlenen kadarıyla, bu yatırımları dolayısıyla Kanunun 32/A maddesi kapsamında hak kazandıkları yatırıma katkı tutarını, söz konusu malların ilk iktisabı dolayısıyla 31/12/2035 tarihine kadar vergi dairesine ödenen özel tüketim vergisinin, takvim yılının üçer aylık dönemleri itibarıyla bu mükelleflere kısmen veya tamamen, nakden ya da vergi borçlarına mahsuben ödenmesi suretiyle kullandırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir."
Uzun uzun okudum. Değerli arkadaşlarım, böyle bir kanun olur mu? Cumhurbaşkanına Türkiye Büyük Millet Meclisi bazı yetkiler verebilir ama kanun yapma yetkisi vermez. Bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda gündeme getirdik, bize dediler ki: "Kardeşim, Bakanlar Kurulu kalktı, onun yerine Cumhurbaşkanı var."
Değerli arkadaşlar, Bakanlar Kurulu kanun çıkarmaz ki, Cumhurbaşkanı kanun çıkarmaz ki. Cumhurbaşkanı çıkan kanunları yürütür. Zaten yürütme maddesinde diyoruz ki: "Bu kanunu Cumhurbaşkanı yürütür." Eskiden "Bakanlar Kurulu yürütür." diyorduk, şimdi siz kanun yapma yetkisini devrediyorsunuz; bu, Anayasa'ya aykırıdır. Böyle bir demokrasi olmaz, böyle bir demokrasiye güven de olmaz değerli arkadaşlarım.
Bakın, bu bölümde konuşacağımız önemli konulardan bir tanesi de enerji yatırımlarıyla ilgili değişiklikler. Enerji yatırımları apar topar yapıldı, öyle yapıldı ki bir şekilde inşaat gibi. Enerjiye öyle büyük teşvikler verdiniz ki insanlar, büyük büyük holdingler sanayiyi kapattılar. Türkiye'nin en önemli iki holdinginden bir tanesi -ismini vermeyeyim- sanayide gerilere gitti, bankacılığa ve enerjiye yatırım yaptı, şu anda batıyorlar. Şimdi onları rahatlatacak birtakım düzenlemeler yapıyorsunuz. Bakın, siz iyi bir planlama yapmadınız, yarın ne olacağını söylemediniz, o kısa süreli, konjonktürel büyümelerden hareketle planlar yaptınız, vaatlerde bulundunuz; insanlar da geldiler, oralara büyük paralar yatırdılar, şimdi batıyorlar. Peki, bunların batmasının bedelini kim ödeyecek? Siz, biz ödeyeceğiz değerli arkadaşlarım. Onları birtakım mali yükümlülüklerden kurtarıyorsunuz. Bu kanun teklifinin 15, 16 ve 17'nci maddelerinde -biliyorsunuz, İstanbul yaklaşımı- kredi affı getiriyorsunuz şirketlere. Enerji şirketlerine de getiriyorsunuz.
Buradaki düzenlemelerle de ikinci bölümdeki düzenlemelerle de sadece mali şeyler getirmiyorsunuz; daha evvel devir sözleşmelerinde uymayı vadettiği birtakım kurallar var, mesela bacayı değiştirecek, mesela teknolojiyi geliştirecek, bunlarla ilgili süreleri üç yıl daha uzatıyorsunuz. Kim ödüyor bedelini? Siz, biz ödüyoruz vergilerimizle. Sadece vergilerimizle değil, çocuklarımızın ciğerleriyle de ödüyoruz. Onlar bacalarından zehirli gazlar çıkarmaya devam edecekler üç sene daha. Niye böyle oluyor? Sizin yanlışlarınız dolayısıyla oluyor değerli arkadaşlarım.
Bu kanun teklifinde yapılan bir düzenleme de kamu-özel iş birliğiyle ilgili değerli arkadaşlarım. Bakın, siz dünya kadar kaynak kullandınız on yedi yılda. Bu kaynak kullanmanın en son keşfettiğiniz modeli de kamu-özel iş birliği değerli arkadaşlarım. Bu yapılırken, bununla ilgili düzenlemeler yaparken sizler defalarca uyarıldınız ama "Hayır, bir kuruş harcamadan, kelepir yatırım yapıyoruz, milyar dolarlık yatırımlar yapıyoruz." dediniz ve değerli arkadaşlar, 158-159 milyar dolar gelirden vazgeçerek 50 küsur milyar dolarlık yatırım izni verdiniz. Şimdi, bu pakette, bu torbada, efendim "Bu sözleşmelerde problem varmış, kamu zarar etmeye başladı, dolayısıyla şimdi bu sözleşmeleri tekrar ele alacağız, birtakım düzeltmeler yapacağız, işte, yükümlülükleri döviz cinsinden Türk lirası cinsine çevireceğiz." diyorsunuz. Peki, uyarılmadınız mı değerli arkadaşlarım defalarca? Niye böyle bir şey yaptınız?
Bakın, size bir şey söyleyeyim: Siz ne yaptıysanız kendi elinizle yaptınız. Şu anda Türkiye bir kriz yaşamaktadır, bütün göstergeler bir krizi gösteriyor. Her şeyi bir tarafa bırakalım, elimizdeki şu 35 maddelik torba yasa kesin ve kesin bir krizi gösteriyor. Bunlar, 2001 krizi sonrasında hani Meclise, buraya gelmişti ya "15 günde 15 yasa" kriz yasaları, bunlara benzer yasalardır değerli arkadaşlar. O dönemde bile Merkez Bankasında biriken ihtiyat akçelerine Hazine el koymadı değerli arkadaşlarım, siz bu dönemde yapıyorsunuz.
Bakın, sürekli olarak insanların gözüne bir şey sokuyorsunuz: "Şunu yaptık, bunu yaptık..." Sayın Cumhurbaşkanı şunu bile söyledi: "Karnını doyurduklarımız bu sefer bize oy vermedi." Bu lafı bile ettiniz. Sürekli şekilde "Şunu yaptık, bunu yaptık, hizmet..." diyorsunuz değerli arkadaşlar.
Peki, ben size birtakım rakamlar vereyim de konuşmamı bitireyim. Elbette hizmet edeceksiniz, elbette çalışacaksınız, elbette yol yapacaksınız. Bakın arkadaşlar, siz iktidara geldiğiniz 2003'ten bu yana 61 milyar dolar özelleştirme geliri elde ettiniz; 5 milyar TL, bugünkü paraya çevirdiğinizde 2 trilyon dolara yakın vergi topladınız. Sadece ve sadece 640 milyar TL'lik yatırım harcaması yaptı devlet değerli arkadaşlarım, o günden bugüne. Daha başka ne yaptınız? 144,1 milyar dolar olan dış borcu 453 milyar dolara çıkardınız. İç borç olarak da 1 trilyon 605 milyar TL borç aldınız değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, toparlayalım.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bu süre içinde beğenmediğiniz o hain Batı'dan, size düşman Batı'dan 205 milyar dolar doğrudan yatırım aldınız, 267 milyar dolar da sıcak para geldi değerli arkadaşlar. Yaptığınız yatırımların tamamı 640 milyar TL.
Şimdi, ben size soruyorum sevgili arkadaşlarım: Hani Hocanın bir şeyi var ya, eve et alıyor, ondan sonra geliyor, et yok. "Hanım, et nerede?" "Kedi yedi." Eti tartıyor, 3 kilo -et getirmiş- kediyi tartıyor, 3 kilo. Peki, bu kediyse et nerede? Değerli arkadaşlarım, bu etse kedi nerede?
Evet, bitiriyorum. Siz, bir krizle geldiniz, ciddi bir krizle geldiniz, ciddi bir krizle gidiyorsunuz. Öyle bir gidiyorsunuz ki bu milletin size bağlamış olduğu bütün ümitleri de yok ederek gidiyorsunuz değerli arkadaşlarım. Verdiğiniz zarar elli senede telafi edilemeyecek.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)