| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 17.07.2019 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Erbil'de düzenlenen silahlı saldırıda yaşamını yitiren başkonsolosluk çalışanlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine, Dışişleri camiamıza sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Değerli arkadaşlarım, yarın akşam Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına ara verecek, tatile gireceğiz. Oysa bu Meclisten umut bekleyen milyonlarca yurttaşımız var.
Bakın, şu mektup Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül'den hepimize geldi. Ne diyordu? "Yargı reformu çıkaracağız." diyordu. Peki biz ne yapıyoruz haftalardır? Turizm ajansı kuruyoruz; tribünlere, kulüplere ceza kesiyoruz, şimdi de batık kredileri ve patronları kurtarıyoruz. Peki, hani insana dokunan yasalar? Şu anda üzerinde konuştuğum madde müsadere kararı verilmiş taşıtların sahiplerine iadesiyle ilgili yani bir nevi af. Daha önce de çıkarmışız. Şu Mecliste mali konularda çıkardığımız afların, uzatmaların, ödeme kolaylıklarının haddi hesabı yok. Arabaya, kara paraya, kaçak kata af var ama insanımıza yok.
700 çocuk annesiyle beraber cezaevinde yaşıyor bugün. Gazeteciler, siyasetçiler, akademisyenler, öğrenciler, sanatçılar ve daha binlerce yurttaş aylardır, yıllardır tutuklu. Sadece dün gazeteciler, hak savunucuları, akademisyenler ve öğrenciler Çağlayan Adliyesindeydi. Yarın Gezi direnişi ve yirmi bir aydır tutuklu Osman Kavala ile İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu hâkim karşısında. Onlarla tam dayanışma içinde olduğumuzu buradan bir kez daha vurgulamak isterim.
Bakın, önceki gün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi verileri açıklandı. Hak ihlallerinde yine rekortmeniz, Avrupa 2'ncisiyiz. Düşünceyi cezalandıran bu sistemi değiştirmeden, ifade özgürlüğünü tam anlamıyla sağlamadan nereye gidiyorsunuz?
Polisimiz, öğretmenimiz, infaz koruma memurumuz, sağlıkçılarımız 3600 ek gösterge beklerken ne tatili? Emeklilikte yaşa takılanlar bekliyorken, çiftçimiz gübre, mazot, elektrik faturaları altında kıvranırken nereye gidiyoruz değerli arkadaşlarım?
İki gündür biz neyi konuşuyoruz, bakalım: 400 milyar liralık batık kredilerin ötelenmesini konuşuyoruz. Kimlerin? Bir avuç patronun. Türkiye'de 31,5 milyon kişi bankalara borçlu; 3,4 milyon kişi icra takibinde. Peki, onların yükünü hafifletecek bir şey konuştuk mu? Hayır. "Asgari ücreti vergiden muaf tutalım." diyoruz; hayır.
Başka ne var pakette? Bakın, bütçe gerçekleşmeleri açıklandı. Bu yıl için öngörülen 80 milyar liralık bütçe açığını sadece altı ayda gerçekleştirmişsiniz. Şimdi gözünüzü Merkez Bankası yedek akçesine diktiniz. Ekonomi, tek adam yönetiminin beceriksizliği nedeniyle daralıyor; büyüme yok, vergi gelmiyor, faizler düşmüyor, enflasyon artıyor. "Merkez Bankası Başkanı beceremedi, gitsin." diyorsunuz. Peki, neden beceremedi? Savurganlığınızdan, lüksünüzden, şatafatınızdan, kayırmacılığınızdan olmasın? Bu beceriksizliğin bir ortağı yok mu? Nerede diğer sorumlu? Niye hesap vermiyorlar?
Değerli arkadaşlarım, bu pakette yüz binlerce gurbetçimize üvey evlat muamelesi yapılıyor. Benim annem, hepimizin akrabaları on yıllardır o ülkelerde çalışıyor; markını, dolarını, eurosunu biriktirip burada ailesine gönderiyor, tatilini burada yapıyor, birikimini bu ülkeye yatırıyor, cari açığımızı kapatıyor, ekonomiye katkı sağlıyor. Şimdi, primini ödeyerek Türkiye'den emekli olmak isteyen gurbetçiye "Sen hem daha fazla prim öde hem de daha az maaş al." denmekte. Yüz binlerce gurbetçinin, bu şekilde, Millet Meclisimiz tarafından cezalandırılıyor olması ayıptır, adaletsizliktir, haksızlıktır.
Bu pakette patronların kurtarılması var ama emekçinin, çiftçinin, esnafın kurtarılması yok. Hafta sonu Beylikova ilçemizin Süleymaniye köyündeydim. Kahvede oturduk, sohbet ettik. Sulama birliğinin motoru var, duruyor ama borçları nedeniyle mühürlü, kullanılamıyor. Çiftçiler diyor ki: "Mühür olmasa da kullanamıyoruz çünkü o suyu çıkarmak için kullandığımız elektriğin faturası, ekip kazanacağımız paradan fazla." Çiftçilerin tamamı tarım krediye, Ziraat Bankasına borç içinde.
Değerli arkadaşlarım, bu kürsüde defalarca basının sorunlarını sizlerle paylaştım. Bu torbada batık kredilerin kurtarılması var ama Anadolu'da güç bela gazete çıkarmaya çalışan, halkımızı haberdar etmeye çalışan Anadolu basınımızın sesini duyan yok. Vergi borcu olan gazetelere bir paket yok. Borcun varsa 3 kuruşluk ilan gelirine devlet el koyuyor. Anadolu'da 1.200 yerel gazete var, ulusal gazetelerin sayıları 20-30 tane, bu gazetelerin çoğu bu resmî ilanlardan geçiniyor, maaş ödüyor, kâğıt alıyor. Şimdi ne olacak? Gazetelerin 500'ü kapanacak, binlerce gazeteci işsiz kalacak ama en önemlisi, değerli arkadaşlarım, bizlerin, hepimizin haber alma hakkını savunan, kamunun çıkarını gözeten, koruyan kimse kalmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakın, öyle plansız programsız gidiyoruz ki mesela yarın son olarak On Birinci Kalkınma Planı'nı burada ele alacağız. Böyle plan olmaz. İktidarınızda altı yıl önce, 2013 yılında Türkiye'de millî gelir 12 bin dolarmış, şimdi plana koyuyoruz, 2023 yılında millî gelir 12 bin dolar olsun. Yani beş yıl daha çalışıp çabalayıp cumhuriyetin 100'üncü yıl dönümünde on yıl önceki hedefi yakalamaya çalışıyoruz. İşte, tek adam vizyonunun ülkeyi getirdiği nokta budur değerli arkadaşlarım. Demokrasiden, hukuktan ayrılmanın, millî zenginliğimizi yandaşlara aktarmanın, üretim yerine savurganlığın, lüksün, şatafatın bizi getirdiği nokta budur. Gerçekten kalkınmayı hedefliyorsak, üretmeyi hedefliyorsak ilk düğme bellidir, önce hukuk devleti, önce demokrasi, toplumsal barış, kardeşlik ve tüm bunları sağlayacak demokratik bir yeni anayasa. Bunları yapmadan nereye gidiyoruz, nereye gidiyorsunuz?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)