| Konu: | On Birinci Kalkınma Planı'nın (2019-2023) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 18.07.2019 |
HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de kalkınma planı üzerinde görüşlerimizi ifade edeceğim.
Garo arkadaşımız aslında genel olarak bu plan üzerindeki görüşlerimizi ifade etti ama ben bir kadın olarak "Bu kalkınma planının neresinde kadın var?" ya da "Kadınlara ne kadar dokunuyor?" üzerinden birkaç söz söyleyeceğim.
Değerli arkadaşlar, ama buna geçmeden önce, bugün, Van'da göçmenleri taşıyan bir minibüs kaza geçirdi, 14 göçmen hayatını kaybetti, onlarca yaralı var. Bu kalkınma planının hiçbir yerinde de dezavantajlı grup olan göçmenlerle, mültecilerle ilgili ve her defasında Avrupa Birliğine karşı koz olarak kullanılan göçmenler ve mültecilerle ilgili herhangi bir düzenlemenin ya da bir görüşün olmadığını buradan bir kez daha kendilerine hatırlatırım. Yaralılara acil şifalar, hayatını kaybedenlere de Allah'tan rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bu kalkınma planında -dediğim gibi- kadın meselesiyle ilgili görüşlerimizi ifade edeceğiz çünkü, maalesef, bu kalkınma planı hazırlanırken, tıpkı diğer kanunlarda, diğer düzenlemelerde, bütçede olduğu gibi, kadına kör bir kalkınma planı hazırlanmış. Daha önceki düzenlemeler, kalkınma planları da benzerdi ama bunu geçen dönemki Onuncu Kalkınma Planı'ndan ayıran bir özelliği de var; toplumsal cinsiyet eşitliğini tamamen dışarda tutmuş bir kalkınma planı var elimizin altında.
Bununla ilgili olarak -Garo arkadaşımız da ifade etti- bu kalkınma planı görüşülürken zaten topluma hiçbir şekilde görüş sorulmuyor ama bu toplumun yüzde 50'sinin kadın olduğunu da kendilerine hatırlatalım. En azından bu yüzde 50'nin temsilcisi sivil toplum örgütlerinden, kadınlardan görüş alıp bu kalkınma planının içerisine yerleştirilebilirdi. Oy isterken kadınlar erkekler eşit iken, maalesef, Türkiye'de başka hiçbir açıdan kadın erkek eşitliği söz konusu değil.
Değerli arkadaşlar, peki, niye çıkarıldı bu? Bir yaygara koparıldı, şöyleydi: Yeni Şafak ve Akit gazetelerinde özellikle İstanbul Sözleşmesi'ni hedef gösteren birtakım söylemler geliştirildi "İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırın, yuva yıkılıyor." diye.
Değerli arkadaşlar, ama, bildiğiniz gibi, "yuva" dediğiniz o kurumsal meselenin aslında insan yaşamından daha kutsal olmadığını buradan bir kez daha ifade etmemiz gerekiyor çünkü kadınlar, maalesef, büyük çoğunlukla, yüzde 70'ten fazla bir oranla evin içerisinde yani o yuvanın içerisinde, "yuva" dediğiniz o yerde kadınlar katlediliyor.
Bu söylem geliştikten sonra, bir anda toplumsal cinsiyet eşitliği meselesi hedef hâline getirildi ve bu kalkınma planının içerisinden, önceki dönem Onuncu Kalkınma Planı'nda olan toplumsal cinsiyet eşitliği meselesi tamamen çıkartıldı. Bununla beraber bu kalkınma planının içerisinde kadınlarla ilgili çok güzel, böyle koca koca beylik laflar var ama siz toplumsal cinsiyet meselesini işin içerisinden çıkarttığınız anda bunu nasıl uygulayacağınıza dair hiçbir şey yok. Hatta bu kadar nafakaya saldırı varken, İstanbul Sözleşmesi'ne saldırı varken, ismini değiştirdiğiniz Ailenin Korunması Hakkında Kanun'a bu kadar saldırı varken bu kalkınma planının gelecekte kadınlara yine ölüm, şiddet getireceği aşikâr bir biçimde karşımızda, maalesef, yine duruyor.
Şimdi, bu kalkınma planı içerisinde sadece kadınlarla ilgili bir kadın üniversitesi meselesi var. Tabii ki görünüşe göre Japonya'da belki bunun uygulaması çok farklı olabilir ama Türkiye gibi daha feodal, daha şu Meclisin yarısını yani yüzde 50'sini bile kadın yapamadığımız, iş hayatında kadınlara yüzde 50 eşitliğin sağlanmadığı, toplumsal hayatta eşitliğin sağlanmadığı, hâlâ her gün kadınların öldürüldüğü, hâlâ her gün televizyon programlarında, bu kürsülerde kadına yönelik şiddet, nefret dolu söylemlerin geliştirildiği bir ülkede kadın üniversitesi sadece bir izolasyon alanı olarak, sadece diğer karma üniversitelerde kadınların daha fazla şiddete uğrayacağı, kadınların daha fazla saldırıya uğrayacağı bir ortam yaratmaktan başka bir şey maalesef getirmeyecek. Keşke olsaydı da biz de buradan destek verseydik.
Yine, değerli arkadaşlar, özellikle bu kalkınma planıyla ilgili olarak hem bizim Plan ve Bütçedeki arkadaşlarımız hem daha sonrasında Komisyonun toplantılarına katılan arkadaşlarımız birçok önerge verdi. Burada kadına duyarlı bir kalkınma planı, cinsiyet eşitlikçi, toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan bir kalkınma planı olması için, maalesef, arkadaşlar, tek bir virgül değiştirilmedi.
Şimdi buradaki kadın arkadaşlarımıza sesleneyim ve konuşmaya devam edeyim:
Değerli arkadaşlar, burada kadınlar olarak yüzde 50 olmayabiliriz ama en nihayetinde siyasi görüşlerimiz farklı olsa bile, farklı politik tabanlardan, politik alanlardan besleniyor olsak bile saldırının bizim açımızdan farkı olmadığını ifade edelim. En nihayetinde kadınız ve belki bugün, bu kalkınma planı içerisindeki değişikliklerle, üretilen beş bin yıllık erkek egemen çizgiyi değiştiremeyebiliriz ama bir nebze olsun bir adım atabileceğimizi düşünüyorum. O açıdan bütün kadınlara çağrımızdır: Bizim verdiğimiz önergeler vardı. Bu önerge, özellikle toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki önergemiz ve bunun yanında bir önergemiz daha vardı -medya okuryazarlığı var ama- biz bir de kadınların en fazla ihtiyacı olan yasal okuryazarlıkla ilgili de bir önerge vermiştik. Bununla ilgili, bütün gruplardaki kadınları bu kalkınma planında yer alması için ortaklaşmaya çağırıyorum. Bunu başarabileceğimizi biliyorum değerli kadın arkadaşlarım çünkü bizim erkeklerden farkımız kadın mücadelesini ortak yürütebilmektir tam da.
Şimdi, değerli arkadaşlar, az önce de söylediğim gibi, bu kalkınma planında ne yok? Türkiye'de mesela 10 kadından yalnızca 3'ü bir işte çalışıyor ve maalesef kadınlar çalışmak istedikleri zaman iş bulamıyorlar ya da daha düşük ücretle güvencesiz bir şekilde çalışmak zorunda kalıyorlar. Tüm toplumsal ön yargılara ve engellemelere rağmen üniversite mezunu olan kadınlar yine de işsiz kalıyorlar maalesef. Bunun yanında, asgari ücret Türkiye'deki en alt sınır olmasına rağmen kadınlar asgari ücretle bile çalışamayacak durumdalar. Kadınların yüzde 44'ü kayıt dışı çalışıyor. Peki, bu kalkınma planında bununla ilgili bir şey var mı? Maalesef yok.
Şimdi şiddetle ilgili olarak bir daha ifade edeyim değerli arkadaşlar. O kutsadığınız ama maalesef önce insan yaşamının kutsal olduğunu hatırlamanız gerekirken hatırlamadığınız, yok saydığınız meselede kadınlar her gün sözlü, cinsel, fiziki, ekonomik şiddete uğruyor ve bu kadınların yüzde 72'si evde yani sıkıştırıldıkları, kapatıldıkları dört duvar arasında kadın cinayetlerine maruz kalıyor. Yine bunların sadece yüzde 15'i sokaklarda, herkesin içinde işleniyor. Şimdi, ben burada Cumhurbaşkanı Yardımcısının yaptığı sunumu da dinledim, peki, bu kadın cinayetlerinin önlenmesiyle ilgili bir sürü cümle kurmaktan çok, net bir şekilde bir planlamamız var mı? Baktığımız kadarıyla bununla ilgili de yok.
Eğitim alanında... Şimdi, biliyorsunuz, bizim Türkiye'deki eğitim sistemimiz zaten her gün değişen bir sistem. İşte 4+4+4 yapıyoruz, onu beğenmiyoruz farklı bir şey getiriyoruz ama en son, dediğim gibi, işte 4+4+4'le beraber, aslında çok iyi niyetliymiş gibi lanse edilen yine kadınların, özellikle kız çocuklarının eğitimden uzak kalması için bir alan hâline getirilmiş bir sistem var karşımızda. Maalesef bu sistemle, bu 4+4+4'le beraber kız çocukları ya evden eğitimlerini devam ettirmeleri konusunda zorlanıyorlar ya da hiçbir şekilde okumalarına izin verilmiyor.
Şimdi, bütün bunlar önümüzde dururken, kadınlarla ilgili bu kadar mesele varken, sokakta, iş yerinde hatta Mecliste hiç farkında olmasanız da kurduğunuz cümlelerle, davranışlarınızla, oturuş tarzınızla aslında her an, her saniye kadına yönelik şiddet gerçekleştirilirken bu kalkınma planında kadına ne kadar yer var, kadına niye bu kadar kör bir bakış açısı var, bunu sorgulamak gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, bence bu kalkınma planının içerisinden o toplumsal eşitliğini çıkarmaktan ziyade, buradan, bu Meclisten başlayarak bütün alanlarda bir işe alınma kriteri olarak, okulda müfredatın bir parçası olarak toplumsal cinsiyet eğitiminin alınması şart. Dediğim gibi, hiç farkında olmasanız da aslında yerleşmiş eril zihniyet, kadınlar her alanda, sokakta, evde, iş yerinde, okulda, Mecliste şiddete uğruyor. Kadınlar aslında toplum tarihinin en eski köle ulusu olarak karşımızda duruyor ve kadınlar bundan kurtulmanın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Başaran bir dakikada.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bir daha tekrarlıyorum: Kadınlar, tarihin en eski köle ulusu olarak karşımızda duruyor ve bu ulus kurtulmak için mücadele ediyor. Bu kalkınma planıyla bu kadınların mücadelesinde tek bir katkı sunulmamış oluyor ama tabii ki belki bizim buradaki mücadelemiz, kadınların sokaktaki mücadelesi Türkiye toplumunda da eşitlikçi bir bakış açısını sağlayabilir diye umuyor ve diliyorum. Tekrar bütün kadın arkadaşlarımıza ortaklaşma, ortak mücadele çağrısı yapıyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)