| Konu: | On Birinci Kalkınma Planı'nın (2019-2023) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 18.07.2019 |
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, On Birinci Kalkınma Planı'yla ilgili, kentsel rantların vergilendirilmesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, 2001 yılındaki krizi aşmak için rahmetli Ecevit büyük bir program hazırlamıştı, bu program sayesinde de ülkeye büyük bir para geldi. Bu parayla ne yapacağınızı, nasıl yapacağınızı şaşırmıştınız çünkü 2002 yılında iktidara geldiğinizde bu para sizin avucunuzdaydı, elinizdeydi. Nasıl yapacaksınız, ne yapacaksınız? Hazırlıksızdınız, plansız programsızdınız. Ne yapacaksınız o zaman? Verdiniz kendinizi inşaata, verdiniz kendinizi yollara; yollara nasıl ilave yapacağınızı, nasıl yol üstüne yol yapacağınızı şaşırdınız arkadaşlar. Aynı şekilde, şehir içindeki kaldırımları da... Neredeyse her yıl bir kaldırım değiştirecek hâle geldiniz. Saraylar, saraylar, saraylar... Osmanlı İmparatorluğu'nun saraylarıyla yarışır hâle geldiniz. Değerli arkadaşlar, cumhuriyet kuruldu, seksen yılda sadece bir tek Cumhurbaşkanlığı Köşkü yapıldı, seksen yılda. Ama geliniz, on yedi yılda 3 saray yaptınız; herhâlde bunları 8'e, 10'a çıkaracaksınız. Osmanlı'da 5 saray vardı; 5 saraydan sadece Edirne ve İstanbul'daki Topkapı Sarayı'nı kendi parasıyla yapmıştır; diğer 3 saray -Çırağan, Dolmabahçe ve Yıldız Sarayları- hep borçla yapıldı değerli arkadaşlar ve bu borçlar Osmanlı'yı batırmıştır. Şimdi, aynı şekilde, sizler de saraylara merak sardınız; Osmanlı'nın 5 sarayını, gördüğüm kadarıyla, geçmek istiyorsunuz ama Osmanlı bu saraylarla sonunda ne oldu, biliyor musunuz? Sevr Anlaşması'nı imzaladı; 13 vilayete sığındık, 13 vilayette kaldık. Dua edelim de Yüce Önder sayesinde bugünkü çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ne ve çağdaş ülkenin insanı, ferdi olmaya kavuştuk. Hiç merak etmeyin, siz bu ülkeyi batırsanız da biz yine kurtaracağız bu ülkeyi. Halkımızın da hiçbir endişesi olmasın, nasıl bir Mustafa Kemal doğurmuş isek şimdi de doğuracağız. Bizde Kemaller bitmez, merak etmeyin! (CHP sıralarından alkışlar)
Daha sonra ne yaptınız? Şimdi, yakalandığınız bu ağır krizden nasıl çıkacağınızı şaşırdınız. Bu krizden çıkmak için de vatandaşın gırtlağına sarıldınız, vergi almak istiyorsunuz, vergi, vergi, vergi ama rant peşinde koşan yandaşlarınıza sürekli olarak destek, destek, destek... Çiftçiden aldığınız, memurdan, emekliden, işçiden aldığınız ve sanayiciden aldığınız her kuruşu bu yandaşlarınıza vererek onları semirttiniz, şımarttınız; şimdi, bunlar da krizin içindeler. Onları kurtarmak için şimdi tekrar sarıldınız çiftçiye, işçiye, emekçiye, memura ve sanayicinin verdiği paraya.
Değerli arkadaşlar, bunlar da kurtarmayacak sizleri çünkü bu paraya boğduğunuz, kendi ellerinizle yetiştirdiğiniz bu insanlar, beceriksiz insanlar, iş bilen insanlar değil, bunların hepsi ithalatçıdır çünkü sizler kuru sabit tutarak ithalatçıyı güçlendirdiniz, yeni ithalatçılar... Onlar sayesinde, o sistem sayesinde de yeni zenginler yarattınız ama bu zenginler ne ticareti biliyordu ne ekonomiyi biliyordu ne de sanayiyi biliyordu. Bilmedikleri için, siz istediğiniz kadar verin, sonunda gittiler, har vurup harman savurdular, onun için tekrar bu krize geldiler; sizler de geldiniz, şimdi onları kurtarmaya çalışıyorsunuz; kurtaramazsınız, istediğiniz kadar uğraşın.
On yedi yılda bir insan uzmanlaşır mı yoksa uzmanlıktan aşağıya düşüp de kendini batırır mı değerli arkadaşlar? On yedi yıl, dile kolay. On yedi yılda uzmanlaşıp ülkeyi ekonomik yönden tıkır tıkır yöneteceğiniz hâlde bugün geldiğiniz nokta -on yedi yılda- dibe vurmaktır; sizler bunu çok iyi becerirsiniz, batırmayı. Onun için bizler de "Bu toplum bunu nasıl olsa görecek." dedik ve 31 Martta gördü değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Kayan.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hele 23 Haziranda daha da iyi anlamıştır ve bunun cevabını da sizlere vermiştir. Merak etmeyin, bundan sonraki ilk seçimde daha güzel gösterecek kendini. Bu toplum, gerçekten, kimdir gerçek sahibi, kimdir üreticisi, kimdir üretip de dışarıya mal satanı, o malı satıp da döviz getireni, çok iyi biliyor artık. Sizler ülke toprağını dışarıya satarak elde ettiğiniz dövizi "döviz girdisi" diye görüyorsunuz ve gösteriyorsunuz. Bugüne kadar yutturduğunuzu sandınız ama bu toplum yutmadı değerli arkadaşlar, yutmayacak da, toplum gözünü açtı diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)