GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:2
Tarih:02.10.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında grup başkan vekili seçilmiş olmam münasebetiyle siyasi parti gruplarının sözcülerinin iyi dilek ve temennilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca Sayın Mehmet Muş Bey ve sevgili Özgür Özel'in hakkımdaki sitayişkâr ifadelerine de huzurunuzda şükranlarımı arz ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Bilindiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşulan her şey Türk demokrasi tarihine geçiyor, arşivlere kaydediliyor. O sebeple bu kürsüde ya da yerimizden yaptığımız konuşmalarda tarihe hitap ediyor olmamızın farkında hareket etmemiz de iktiza ediyor. Ben çok iyi bir başlangıç yaptığımız kanaatini taşıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin her zaman mehabetinden bahsediyoruz ama bugün dünya şahit oldu ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin nezaheti ve nezaketi üzerinden de tam not aldığı ve alacağı kanaati bende hâkim bir kanaate dönüştü.

Yeni yasama yılımızı tekraren kutluyorum. Millet iradesinin tecelligâhı olan Meclisimizin alacağı kararların milletimiz ve memleketimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

İçinde yaşadığımız coğrafyanın bir gerçeği olan depremin silinmez, derin izlerini, 17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara Bölgesi'nde meydana gelen felaketin acı hatıralarını milletçe bugüne kadar taşıdık. Kırk beş saniye süren deprem bizlerden 20 bine yakın canımızı alıp ebediyete götürdü. Kırk beş saniye içerisinde 365 bin bina ağır hasar gördü. 150 binin üzerinde vatandaş kalıcı konutlar yapılıncaya kadar prefabrik konutlarda ve çadırlarda barınmak zorunda kaldı.

Depremin ağır bedellerini ödediğimiz 1999 yılından bu yana ikinci bir 17 Ağustos felaketinin önüne geçmek için hangi tedbirler alınmıştır, bunların kamuoyuyla paylaşılması gerekmektedir. Nüfusu 17 milyona yaklaşan İstanbul'un çevresindeki iller dâhil, önümüzdeki yirmi beş yılda yüksek ihtimalle 7 ve üzerinde, daha büyük bir depreme maruz kalınacağı bilim dünyası tarafından kabul edilmişken iyi niyetin yeterli olmadığı ve gerekli tedbirlerin alınması icap ettiği gerçeği ortadayken 1999 yılından bugüne kadar deprem vergilerinin amacı dışında harcanması ve "imar barışı" adı altında, dayanıksız binaların hazineye gelir sağlayabilmek amacıyla ruhsatlandırılması gibi uygulamalarla da karşı karşıya kaldık. Bir taraftan bütçede yaşanan açıklar kapatılmak istenirken diğer taraftan kendi insanımızın can güvenliği hiçe sayılmış oluyor. 1999'daki depremden sonra dönemin hükûmeti deprem hasarının giderilebilmesi için tüm vatandaşlardan toplanacak bir deprem vergisi çıkarmıştı. Türk halkına önce geçici olduğu söylenen ancak sonra kalıcı hâle getirilen bu vergi kapsamında milletin kesesinden milyarlarca lira para toplandı. Milletten toplanan bu paranın akıbetini şimdi buradan, milletin kürsüsünden soruyor ve gerçeği öğrenmek istiyoruz. Vatandaştan yirmi yıldan beri başta cep telefonu olmak üzere internet, bankacılık hizmetleri, Millî Piyango, uçak biletleri, gümrük ve pasaport işlemleri gibi birçok hizmet başta olmak üzere 60 milyar liranın üzerinde bir para toplanmıştır. Bu paranın akıbeti ne olmuştur? Deprem vergisi olarak toplanan para, Maliye eski Bakanı Mehmet Şimşek'in 2011 yılında itiraf ettiği gibi duble yollara mı harcanmıştır yoksa 2004'te dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın itiraf ettiği gibi -olası bir deprem felaketinde kullanılacak vergiler- bütçe açığını kapatmak için mi kullanılmıştır? Bugünden uyarıyoruz, olası bir depremin sebep olacağı felaket durumunda millet kesesinden deprem vergisi olarak toplanan paraların farklı mecralarda harcanmış olmasının bedelini ve hesabını tarih ve millet önünde veremeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Dervişoğlu, toparlayın sözlerinizi.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Mesele, deprem gibi insan hayatını azami ölçüde etkileyen bir doğal felaket olunca "imar barışı" adı altında Türkiye genelindeki kaçak yapıların ruhsatlı hâle getirilmesinden de bahsetmek istiyorum. Bu yasayla binaların sağlam ya da çürük olduğuna bakılmaksızın eşit değerlendirildiğine ve çürük binaların sağlam binalar gibi ruhsatlandırıldığına şahit olduk. Binaların deprem ve benzeri doğal afetlere dayanıklı olup olmadığıyla ilgili bir tespit çalışması maalesef yapılmamıştır. Hatta, bırakın deprem gibi doğal afetleri, binaların kullanım ömürlerinin ne kadar olduğu ve yaşamaya elverişli olup olmadıkları bile teyide muhtaç bırakılmıştır. Bu konularda yetkililer tarafından herhangi bir çalışma yapıldıysa bize de konuyla ilgili bilgilendirmelerde bulunulmasını arzu ediyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ki her ne kadar "Adalet ve Kalkınma Partisinin şehircilik anlayışının merkezinde insan ve can güvenliği vardır." dense bile bunun emarelerini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Efendim, çok kısa müsaade ederseniz -yerimden konuşurken şeyden yararlanmadım- bir dakika daha verirseniz bağlayacağım.

BAŞKAN - Yani bugün ilk gün diye yapalım Sayın Dervişoğlu.

Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Evet, çok teşekkür ediyorum.

Merkeze insanı değil rantı koyan bir anlayış her zaman kaybetmeye mahkûmdur. "İmar barışı" adı altında dayanıksız ve iskâna elverişli olmayan binaları hazineye gelir sağlayabilmek amacıyla ruhsatlandırmak rantçı şehircilik anlayışının bir delilidir. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin de teyit ettiği gibi deprem toplanma ve çadır alanlarının sayısının son yirmi yılda 407'den 77'ye düşürülmesi ve bu alanların AVM'lerle doldurulması rantçı şehircilik anlayışının da bir göstergesidir.

Son olarak, okulları hasar gördüğü için bir süre eğitimleri aksayan ve geçici çözümlerle eğitimlerine devam etmek zorunda bırakılan yavrularımız var, kaygılı ailelerimiz var. Geçtiğimiz hafta içinde Marmara Denizi'nde meydana gelen 5,8 şiddetindeki depremin ardından İstanbul Valiliğinin ve AFAD'ın yaptığı açıklamaya göre 114 okul ve eğitim kurumunun hasar gördüğü ifade edilmiştir.

Deprem meselesi siyaset üstü tutulması icap eden bir durumdur. Bu sebeple önergemize desteğinizi istirham ediyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)