GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:2
Tarih:02.10.2019

HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; belediye başkanlarının görevleri başında kalmalarında herhangi bir yasal engel olmadığı hâlde, iktidarın keyfî ve yaygın bir uygulaması hâline gelen kayyum görevlendirmesi hakkında bir araştırma komisyonu kurulması önerimiz üzerine söz almış bulunuyorum, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Öncelikle yeni yasama yılının da ülkemiz ve halklarımıza barış, huzur, hoşgörü ve kardeşlik getirmesini umuyorum. Sözlerime Hazreti Ali'ye atfedilen bir sözle başlamak isterim: "Önce hakkı öğren, sonra haklının kim olduğunu öğreneceksin." Evet, önce hakkı öğrenmeliyiz. Çünkü ülkemizde birkaç cılız ses dışında bağımsız bir medya yok. Farklı bir görüşü gündeme getiren her kim olursa ertesi gün kendisini kapının önünde buluyor. Tek kelimeyle iktidarın propaganda aygıtına dönüşmüş bir medya var, bir havuz medyası var. Her gece neredeyse her televizyon kanalında Halkların Demokratik Partisi tartışılıyor, Halkların Demokratik Partisine yönelik eleştiriler dile getiriliyor fakat bu programların hiçbirisine Halkların Demokratik Partisini temsil edecek bir kişi çağrılmıyor. Üstelik daha dramatik olanı, cevap hakkımızı kullanmak için yaptığımız aramalara da bu televizyon kanallarının hiçbirisi yanıt vermiyor, cevap hakkımızı da kullanamıyoruz.

Bunları niye anlatıyorum? İçişleri Bakanlığı Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına kayyum görevlendirdiği ve arkadaşlarımızı görevden aldığında biz buna karşı düşüncelerimizi yeterince gündeme getiremedik. Ben buradan bu iddialara kısaca, özce yanıt vermeye çalışacağım.

Ne diyordu İçişleri Bakanlığı? "Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, silahlı terör örgütü üyesi olma, terör örgütü propagandası yapma ve suçu, suçluyu övme suçlarından haklarında soruşturma veya kovuşturma yürütülenleri aday gösterdiniz." Peki, hangi suçtan olursa olsun, bir kimse hakkında soruşturma yürütülmesi veya o kişi hakkında kovuşturmaya başlanması bu kişinin adaylığı önünde engel midir? Elbette değildir. Neden? Çünkü kimlerin belediye başkanlığına, milletvekilliğine veya meclis üyeliklerine aday olabilecekleri veya aday olamayacakları Anayasa'nın 67 ve 76'ncı maddeleri, 2972 sayılı Kanun'un 9'uncu maddesi, 2839 sayılı Yasa'nın 11'inci maddesi ve YSK genelgelerinde açıkça sıralanır ve bunların içerisinde "bir kimse hakkında soruşturmaya başlanması veya kovuşturma yürütülmesi" yoktur. Bu nedenle arkadaşlarımız adaylık başvurusu yaptığında herhangi bir engel görülmemiştir. Bugün İçişleri Bakanlığının yaptığı gibi, bunun aksini yaparsanız ne olur biliyor musunuz? Yasama yetkisini gasbetmiş olursunuz. Neden? Çünkü yasada tadadi olarak tek tek sayılmıştır, siz bunun üzerine yeni bir adaylık koşulu ekleyemezsiniz.

Ayrıca, adaylık başvurusunu inceleyen Yüksek Seçim Kurulu ve seçim kurullarıyla ilgili birkaç şey söyleyeyim. Bakın, Türkiye'deki bütün seçim kurullarının başında hâkim vardır. İlçe seçim kurulunun 7 üyesinin başında o ilçenin en kıdemli hâkimi, il seçim kurulunda o ildeki en kıdemli 3 hâkim, Yüksek Seçim Kurulunda da 6'sı Yargıtaydan 5'i Danıştaydan gelmiş 11 hâkim görev yapar yani yargı yetkisiyle donatılmıştır. Bu nedenle seçim kurullarının kararına karşı herhangi bir organa başvuramazsınız, verdikleri kararlar kesindir. Dolayısıyla, Yüksek Seçim Kurulunun "Seçime girebilir." dediği bir kimseye İçişleri Bakanlığı olarak "Bu beni ilgilendirmez, Anayasa'yı da yasaları da Yüksek Seçim Kurulu kararlarını da uygulamıyorum." derseniz ne yapmış olursunuz biliyor musunuz? Bırakın hukuk devleti olmayı, kanun devleti bile olamamış olursunuz.

Yine, birkaç şeyi kısaca söyleyeceğim, iki üç madde, zamanım çok kısa. Ne dedi İçişleri Bakanlığı? "Eş başkanlık sistemini uyguluyorsunuz." dedi. Evet, eş başkanlık sistemini uyguluyoruz, uygulamaya devam edeceğiz. Bunu her gün halklarımıza, bütün seçmenlerimize anlatıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Burada önemli olan iki şey var: Biz sokakta dolaşan bir kimseyi belediyenin başına eş başkan yapmadık, halkın oylarıyla gelmemiş bir kimseyi eş başkan yapmadık. Biz kentlerimizi kadınlar ve erkeklerle birlikte yöneteceğiz dedik, bu yüzden eş başkanlığı savunuyoruz. İl seçim kuruluna başvurduğumuzda verdiğimiz listenin başında yer alan kişi eş başkanlarımızdır. Bu konuda yürüttüğümüz mücadeleden bir parça sonuç aldık. Biz eş başkanlıkla yönetilen bir partiyiz, dolayısıyla bu konudaki mücadelemiz bir parça olsun başarıya ulaşmış gözüküyor. Emin olun, belediyelerde de bu konuda yasal değişiklik yapılması için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Yine, İçişleri Bakanlığı çok önemli bir şey söylüyor, diyor ki: "Örgüt üyelerinin yakınlarını belediyelere aldınız, ayrıca şehit yakınlarını işten çıkardınız." Ben size söylüyorum, "örgüt yöneticisi" dediğiniz, ayrıca "darbenin başındaki kişi" dediğiniz bir kimsenin kardeşini büyükelçi yaptınız mı yapmadınız mı? Eğer bir örgüt üyesinin yakını bir yönetici oldu, kamu görevlisi olarak atandı diye kayyum atanacaksa Hükûmetinizin başına da kayyum atanabilir mi sırf bu nedenle? Elbette atanamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Başkanım, bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN - Kayıtlara giriyor zaten.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Bize İçişleri Bakanlığı dedi ki: "Siz şehit yakınlarını işten çıkarıyorsunuz." Bütün belediye başkanlarına sorduk gerçekten herhangi bir şehit yakını var mı işten çıkarılan diye. Bakın, gidin, sorun, araştırın; size tek tek isim versinler. Tek bir kişi işten çıkarıldı, o da bir geçici köy korucusunun yakını. Onun da işten çıkarılmasını isteyen Emniyet müdürlüğüydü, suçüstü hâlinde yakalanmıştı. Dolayısıyla, şehit yakınını işten çıkaran da belediyemiz değil, Emniyet müdürlüğü. Bunların hepsi yalan. Biz bunu sokakta, her yerde anlatmaya devam edeceğiz kayyum siyasetiniz sona erene kadar.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)