| Konu: | Antalya ilinde yaz seracılığında yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 3 |
| Tarih: | 08.10.2019 |
AYDIN ÖZER (Antalya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Binlerce emek vererek ürün yetiştiren tüm çiftçilerimizi buradan saygıyla selamlıyorum.
3 Temmuz günü bu kürsüden bir konuşma yaptım, dedim ki: "İkinci mahsul domatesçiler yangında Akdeniz'de." Arkasından gelecek olan tehlikeyi de söyledim, dedim ki: "Yaz seracılığı da aynı tehlikeye girecek çünkü yaz seracılığının en büyük pazarı Irak ve Suudi Arabistan'dı." Sağ olsun, iktidar partimiz bu konuda en ufak bir hareket etmedi, barışçıl olmayan Orta Doğu politikaları yüzünden yüz binlerce yaz seracımız şu anda batmış durumda, özellikle domates üreticilerimiz. 2 lira maliyeti olan domatesi ortalama 70 kuruşa satmak zorunda kaldılar, bugün artık hiçbirisi borçlarını ödeyemeyecek durumda. Biz isterdik ki bu uyarımızı yaptığımızda Sayın Ticaret Bakanımız, Sayın Tarım Bakanımız bu konuda hiç olmazsa Irak ve Suudi Arabistan'la bir anlaşma imzalasın ve hiç olmazsa üreticilerimiz sebzesini satsın ama ne yazık ki yapamadılar.
Keza, aynı şekilde, Türkiye'de yumurta üreticileri de en büyük pazarları Irak'ı kaybettiler. Irak yumurta almadığı için bugün yumurta üreticilerimizin de hepsi zorda.
Şimdi, yaz seracılığından sonra ve bu üreticilerimizin zora girmesinden dolayı yapmamız gereken bir şey var. Geçen yıl işletme kredisi faiz oranları ve tesis kredisi faiz oranları, üretici kredisi faiz oranları yüzde 4'ten yüzde 8'e yükseltildi. Şimdi, araç kredisi ve konut kredisi faiz oranlarını yüzde 11'lere, yüzde 12'lere çeken bir iktidar ve Hükûmet, artık, üretici kredisi faiz oranlarını da yüzde 4'lere indirmek zorundadır. Bunu şiddetle istiyoruz çünkü önümüzdeki dönem çok kötü. Burada çekilen krediler varsa onların da yapılandırılmasını istiyoruz yani yüzde 8'le çekilen krediler varsa onların da yapılandırılmasını istiyoruz.
Tarım Bakanlığı "Yeni bir puanlama sistemi getiriyorum." diyor. Yani bu puanlama sistemiyle mazot, gübre desteği tamamen kaldırılacak, çiftçinin canını yakan, üretim yapmasının önündeki en büyük engel olan yüksek girdi maliyetleri daha da artacak; daha doğrusu, havza planlaması bitecek. Uzun süredir söylediğimiz, Türkiye'de tarımın büyümesi için, tarımın dengeli bir üretime geçmesi için havza planlaması yapın dediğimiz bütün kulakları tıkayan bir sistem, bu yeni puanlama sistemi şimdi havza planlamasını da bitiriyor.
Yaz seracılığını yokluğa mahkûm ettiğiniz gibi, kırmızı et üreticilerini de mahkûm ettiniz. Kırmızı ette tam bir skandal yaşanıyor arkadaşlar. Türkiye bir yandan canlı hayvan ithal ediyor, diğer yandan devletin kurumu olan Et ve Süt Kurumu depolarında 50 bin ton dondurulmuş et bekliyor. 5 Ağustos günü -bu 50 bin tonun- 38 bin tonken depolardaki et, ihaleye çıkarıyorlar ihracat şartıyla bir Allah'ın kulu gelip bu ihaleye katılmıyor. Bu arada, 8 bin tona da yakın et daha ithal ediyoruz, dondurulmuş et ithal ediyoruz ve şimdi yarın itibarıyla ihracat şartıyla ihaleye çıkarılacak. Eğer yarın da bu etlere sahip çıkılmazsa, birisi gelip bu Kurumun etlerinin ihracat işini almazsa bunlar da çöpe gidecek, bunlar da herhâlde kamu zararı olarak bütün Türkiye'nin, milletimizin sırtına yüklenecek. Asıl merak ettiğim taraf şu: 38 lira, 40 lira olan eti 5 Ağustosta çıkardığınız ihalelerde satamamışken şimdi 9 Ekimde çıkılacak ihaleye kadar 8 bin ton et daha ithal ediyorsunuz. Bunun nasıl bir mantığı var, hangi akıldır, hangi sistemdir, merak ediyorum. Besiciler bize şunu söylüyorlar arkadaşlar: "Biz bir dana alıyoruz, sekiz ile on ay bakıyoruz. Sekiz, on ay içerisinde aylık 400 lira yem masrafımız var. Dana on ay sonra besi kısmını bitiriyor yani kilo alma dönemini bitiriyor." Sadece Konya'da 5 bin büyükbaş hayvan kesim bekliyor. 50 bin ton, Kurumun soğuk hava deposunda var, 5 bin hayvan kesim bekliyor. Haftalık 200 hayvan kesiyor kombina, kota koymuş. Nasıl bir mantık, anlamak mümkün değil. Şimdi "Benim hayvanımı kesin." diyor.
Aynı zamanda size bir şey daha anlatacağım şimdi burada. Besicinin elinden bir tane dilekçe alıyorlar. Dilekçede ne yazıyor biliyor musunuz? "Ben kombina olarak hayvanları keserim ama sana ne zaman parayı bulursam o zaman öderim."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özer, tamamlayalım.
AYDIN ÖZER (Devamla) - Yani Türkiye şu anda etçilik konusunda tam bir girift içerisinde, tam bir fiyasko içerisinde duruyor. Kombinasında etini kesen üretici, temmuzdan beri parasını alamıyor. Şu anda çiftçi olduğu gibi batakta. Bakın, üreticiler bir şey söylüyor bana, diyorlar ki: "Danaları keselim gitsin, paramız da kalsın, biz bundan sonra hayvan alıp beslemeyeceğiz."
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)