| Konu: | Pamuk ve narenciye üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 10.10.2019 |
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Buradan Barış Pınarı Harekâtı'na katılan askerlerimize dualarımızı gönderiyorum.
Ayrıca, 10 Ekim Ankara katliamının yıl dönümü, ölenlere Allah'tan rahmet diliyorum, sorumluları da lanetliyorum.
Bu kürsüden bugüne kadar tarımdan emeklilere, eğitimden sağlığa kadar birçok konuya değindim ve bir milletvekili olarak konuştum ama bu andan itibaren bir çiftçi milletvekili olarak sizlere hitap etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Belki Torosları aşmayan sesimizi buradan duyururuz değerli arkadaşlar. Biraz önce göstermiş olduğumuz beyaz altın, nazlı gelinimiz pamuğumuz ve narenciyemiz, maalesef kolay yetişmiyor, bin bir emekle, bin bir masrafla, sarı sıcağın altında, 50 derece sıcağın altında Çukurova'da yetiştiriliyor. İşte burada sizlere "Yandım anam." diye feryat eden sağır sultanın bile duyduğu AKP iktidarının ya duymadığı ya da duymazlıktan geldiği Çukurovalı üreticilerimizden bahsetmek istiyorum. Özellikle tek suçu üretmek olan, cayır cayır yanan pamuk üreticileri ve narenciye üreticilerinden bahsetmek istiyorum. Dün Meclisimize Adana ilinden 10 civarında Ziraat Odası başkanı geldi, bölge milletvekillerimizi ziyaret etti, ne denli dertli olduklarını hepimiz dinledik.
Pamuk, tekstil ve konfeksiyon sanayisinin başta olmak üzere 30'dan fazla iş kolunun ham maddesidir, katma değeri yüksek bir üründür. Ülkemizin yıllık ihtiyacı 1,5 milyon ton olup geçen yıl 900 bin ton üretildi, bu yıl ise 700 bin ton civarında rekolte bekleniyor. Yani şöyle diyebiliriz: Ürettiğinden fazlasına 1,5 milyar dolar para vererek ithalat yapacağız. Buradan "Yerliyiz ve millîyiz." diyenlere sesleniyorum: Sizin yerliliğiniz ve millîliğiniz bu mudur?
Bölgemizde pamuk hasadı hâlen devam ediyor. Geçen yıl kütlü pamuk fiyatları 4,5 lira civarındaydı, bu yıl bölgemizde ve tüm ülkede 3 lira civarında. Geçen yıl üreticilerimiz 650 kilogram pamuk aldı, onun da yüzde 30 primini cezalandırarak, keserek 500 kilograma düşürdünüz ve bu yıl da üreticilerimizin geçen yıla göre daha düşük verim aldığını ve mağduriyetinin arttığını görüyoruz. Buna karşın, mazottan tarım ilacına, tohumdan gübreye, suyundan elektriğine kadar her şey 2 kat zamlandı.
Değerli arkadaşlar, değerli milletvekillerimiz; pamuk üreticisi zorda, pamuk üreticisi zararda; korkulu ve endişeli bir bekleyiş içerisindeler. Soruyorum buradan: Bu memleketin Tarım Bakanı nerede? "Yerliyiz ve millîyiz." diyenler nerede? Kanayan bu yarayı görmüyorlar mı? Önümüzdeki yıl bu pamuk tarlalarının boş kalmasını ya da başka ürüne dönmesini istemiyorsanız, eğer biraz vicdanınız varsa, eğer biraz yüreğiniz sızlıyorsa pamuktaki destekleme primini en az 1,5 lira açıklar ve peşin ödersiniz. Ayrıca "İki yıl ek, üçüncü yıl ekmezsen prim alamazsın." sistemini derhâl iptal etmelisiniz.
Pamukta böyle, narenciyede farklı mı? Narenciyede de işler yine böyle. 5 milyonluk ülke üretiminin üçte 1'i Adana'dan karşılanıyor. Narenciyede gerek son yıllarda uygulanan yanlış siyasi politikalar gerekse Akdeniz meyve sineği zararlısı nedeniyle Rusya'ya ve Ukrayna'ya giden mallarımız gemilerle geri dönüyor. Buradaki pazarları artık kaybetmek üzereyiz, yeni bir pazar arayışı içerisinde üreticiler.
Bu yıla mahsus, bölgemizde, mayıs ayında mevsim normallerinin üzerinde oluşan aşırı sıcak ve poyraz verim düşüklüğüne neden olmuştur, o dönemdeki çiçeklenmeleri dökerek verimleri çok aşağı çekmiştir. O dönem çağrı yapmıştık Tarım Bakanına, "Afet ilan edilsin." diye ancak yine kulaklar tıkandı. Şimdi, hasat zamanı. Narenciyede yüzde 50 ile yüzde 70 arasında verim kaybı var, bazı ağaçlarda da hiç ürün yok. Fiyatlar geçen yılki fiyatlarda ve 2018 yılı DFİF destekleri hâlâ ödenmemiştir.
Destekleme deyince değerli arkadaşlar, üretici perişan, can çekişirken üreticiyle alay edilir gibi bir puanlama sistemi getiriliyor yani çiftçimizle, üreticimizle âdeta alay ediliyor. Nedir bu puanlama?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Barut?
AYHAN BARUT (Devamla) - Çiftçilerimiz üniversite sınavına mı giriyor, KPSS sınavına mı giriyor ya da siz kendinizi bir banka sanıp kredi kartlarına bonus puan mı biriktiriyorsunuz? Şimdi, hayırdır efendiler, bu çiftçileri bu kadar desteklememek... Çiftçilerden az puan alan az destek, çok puan alan çok destek alacakmış, gülelim mi, ağlayalım mı? Çiftçimizin aklıyla alay etmeyin.
Son olarak değerli arkadaşlar, değerli milletvekillerimiz; çiftçilerimizin Ziraat Bankasına borçları var ve bu kredileri ödeyemiyorlar. Nasıl ödesinler? Biraz önce tabloyu size özetledim.
Geçtiğimiz günlerde burada bir yasa çıkarıldı, büyük büyük holdingler kurtarıldı. Şimdi zamanı, milletin gerçek efendisi olan çiftçi için lütfen, burada, elimizi taşın altına koyalım ve çiftçilerimizi kurtaralım; borçlarını iki yıl, faizsiz erteleyelim.
Bereketli toprakların, Çukurova'nın yetiştirdiği en büyük yazarlardan Yaşar Kemal...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYHAN BARUT (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Tamamlayalım.
AYHAN BARUT (Devamla) - "...Dağın öte yüzü güneşe bakıyormuş çocuklar/De hadi, davranın/Güneşle sohbetimiz var, geç kalmayalım." diye bize öğüt verir. Ben de şimdi buradan sizlere üreticilerimiz için geç kalmayalım, yol yakınken, vakit varken birlikte bu enkazı kaldıralım diyorum, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Bu pamuğu kurtaralım arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)