GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:7
Tarih:16.10.2019

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu selamlıyorum.

Arkadaşlar, biz Komisyon sürecinde de bu teklifle ilgili konuştuğumuzda çokça eleştirilerimizi sunmuştuk, doğru, bir yargı reformu olarak lanse ediliyor ama maalesef yargı reformu olmayacak bir paket karşımızda duruyor. Bir süreliğine diyeyim, yargıdaki bu tıkanıklığı bir nebze açacağı düşünülse de en nihayetinde, totalde Türkiye'deki yargı meselesini çözmeyecek bir paket çünkü Türkiye'de yargının bu probleminin çözülmesi, ilk önce yargının tam bağımsızlığının sağlanması, erkler ayrılığının yüzde yüz, çok katı bir biçimde uygulanmasıyla olur. Ama maalesef bizim ülkemizde siyasallaşmış bir yargı, siyasetin bakış açısı, yaklaşımı, hatta günlük siyasete göre tavır alan, yaklaşım belirleyen, karar veren bir yargı mekanizmasıyla karşı karşıyayız.

Şimdi, bu kanun teklifinin 29'uncu maddesi üzerine konuşacağım. Bu maddede istinaf mahkemesinin... Beş yıl üzerindeki suçlar açısından Yargıtay yolunun kapatılması meselesinde burada bir genişletilme var. Olumlu mu? Olumlu, doğru. Biz çokça eleştiriyi sunuyorduk zaten, istinaf mahkemeleri noter gibi çalışıyor, bir yargılama mekanizması değil. Bunların örneklerini de sunmuştuk.

Bunların en önemli örneklerinden birini biz burada sunduğumuzda arkadaşlar sıralarından bayağı yine öfkelenmiş, hiddetlenmiş "Bunları söyleyemezsiniz." demişlerdi ama bunların en önemli örneklerinden biri, önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder'le ilgili verilen karardı. Biliyorsunuz, o dönem, Selahattin Demirtaş'la ilgili, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar vermişti, derhâl tahliyesine karar verilmesi gerekiyordu ve Cumhurbaşkanı yaptığı bir konuşmada "Biz tedbirimizi alırız." dedi ve istinaf mahkemesi, aynı günler içerisinde dosyayı onadı ve Sayın Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder'i hükümlü durumuna getirdi yani tahliyesinin önünü kesti Selahattin Demirtaş'ın. Daha sonra Sırrı Süreyya Önder bu dosyayla ilgili olarak Anayasa Mahkemesine dosyayı götürdü, ihlal kararı verildi, tahliye edildi ama sekiz ay tutuklu kaldı. Şimdi, sekiz aylık bir hak kaybını nasıl gidebiliriz? Gideremeyiz. İşte, bu açıdan doğru yani istinaf mahkemesi bir noter olarak çalışıyordu, bunun önüne geçilmesi ve en azından bir Yargıtay yolunun açılması açısından önemli. Ama Yargıtay bundan çok farklı mı? Bilmiyoruz.

Şimdi, önümüzdeki süreçte uygulamada göreceğiz çünkü Yargıtay da benzer kararlar veriyor. Bunun da örneğini vereyim değerli arkadaşlar. Şimdi, KCK ana davayı hepimiz biliyoruz. KCK ana dava, tıpkı Balyoz gibi, tıpkı Ergenekon gibi dönemin cemaat yapılanmasının, işte polislerinin, savcılarının hazırladığı fezlekeler, iddianamelerle açılmış bir davaydı. Hatta bu davayı gören mahkemenin başkanı, bakın, başkanı, cemaat üyesi olduğu için, iki defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Buna rağmen, bu dosya bir kurgu olmasına, bir kumpas, siyasi bir kumpas olmasına rağmen, partimize, siyasi yaklaşımımıza bir saldırı olmasına rağmen Yargıtay geçenlerde bu dosyayı onadı, çoğunluğunu onadı en azından yani burada aslında cemaatçilerin yaptığı bir kumpas tartışılmadı ama hatırlarsınız 15 Temmuzdan hemen sonra Cumhurbaşkanlığı sitesinde KCK ana dava cemaat kumpası yani FETÖ kumpası olarak gösterilmişti, biz geçenlerde burada dillendirdiğimizde hemen siteden kaldırıldı. Yani eğer Yargıtay gerçekten tarafsız, bağımsız bir mekanizma olarak çalışacaksa doğru, çok iyi bir düzenleme ama maalesef ki, dediğim gibi yargı şu anda iktidarın elindeki sopa, muhalefeti susturan, muhalefeti terbiye etmeye çalışan, siyasi iktidarın da siyasi yelpazesini genişletme aracı olarak kullanılıyor.

Yine bir örnek daha vereceğim. Bugün Diyarbakır Büyükşehir Eş Başkanı Gültan Kışanak ve DBP Eş Başkanımız Sebahat Tuncel'in duruşmaları var. Kendileri 2016 kasım tarihinden beri tutuklular, tamamen aslında görüş ve düşüncelerini ifade ettikleri için, siyaset yaptıkları için, iktidara muhalefet ettikleri için 2016 yılından beri yani üç yıldır tutuklular. İşte iktidarın aslında pratikleri ortada. Dediğim gibi bu paketten reform çıkmaz. "Bir süreliğine bu meseleyi kapatabilirsiniz ama reform çıkmaz." dedik.

Şimdi bu madde açısından bir de şöyle bir kaygımızın olduğunu ve Komisyondan özellikle bu konuyla ilgili bir açıklama yapılmasını istiyoruz. Şimdi burada bazı maddelerle ilgili olarak Yargıtay yolu açılmış ama özellikle ifade özgürlüğü açısından...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bir dakika daha alabilir miyim toparlamak açısından?

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekili.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Şimdi burada özellikle bazı suçlar açısından beş yılın altında ceza alsa bile ifade özgürlüğüne değdiğinden, ifade özgürlüğünü ihlal edebileceği düşünüldüğünden Yargıtay yolu açılmış. Bu maddeler tek tek sayılmış, bizce eksik yani özellikle TCK 220, 6 ve 7. Yani kendisi ucube bir madde. Biz zaten bu maddenin direkt kanundan çıkartılmasını...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - 314/3'e atfen var orada.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - İşte bunun biz Komisyondan bir açıklamayla söylenmesini istiyoruz. Biliyorum biz Komisyonda da çok tartıştık ama hâlâ toplumun genelinde bu açıdan bir kaygı olduğunu tekrar ifade edelim. 314'e atfen bunun olacağı söyleniyor ama en azından Komisyondan bu yönde bir açıklama olursa, önümüzdeki süreçte yargılamaya da, yargı mekanizmasına da en azından bir ışık tutabileceğini düşünüyoruz, buradan bu teyidin de verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Dediğim gibi arkadaşlar, önümüzdeki paketlerde umarım reform niteliğini taşıyacak düzenlemelerle burada konuşuruz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)