| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 16.10.2019 |
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Lafı uzatmadan, baştan söylemek lazım: Topluma reform olarak sunulan tüm bu kanun değişiklikleri reform değil, basit bir revizyon. Bakın, reform, zihniyette olur. Biz bu paketle hangi zihniyette bir değişiklik yapıyoruz? Bu pakette hukukun üstünlüğünü artıran ne var? Temel hak ve özgürlüklerimiz mi artacak? Kuvvetler ayrılığını mı kuvvetlendireceğiz yoksa insan haklarına bakışı mı iyileştireceğiz yoksa denge ve denetimi samimiyetle gerçekleştirecek adımlar mı atacağız?
Günümüz Türkiyesine baktığımızda ne kuvvetler ayrılığı ne de temel hak ve özgürlükler tam olarak uygulanıyor. Ülkemizde gerçekleştirdiğimiz başkanlık sistemi sonucunda bu ilke askıda. Kuvvetler ayrılığındaki yasama görevinin yerini Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aldığı artık aşikâr ama ne, nasıl olacak; hiç belli değil. Herkesin kafası karışık. Erken seçim endişesiyle alelacele başladınız, bedelini hepimiz ödüyoruz. Son on üç ayda toplamda 46 adet Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayımlanmış. Hukuksal alan oluşturulurken Mecliste tartışılması gereken yasal normlar, tek bir elden ve kimlerce tartışıldığı, neye göre karar verildiği bilinmeyen bir süreçle uygulamaya geçirildi. Yayımlanan 46 kararnamenin 22'si normal kararname, 24'ü ise daha önce tartışılmadan çıkan, oldubittiye getirilen kararnamelerin eksik ve yanlışlarını düzeltmek üzere tekrar yayımlanmış olanlar. İlk düğmeyi yanlış ilikledikçe düzeltmek ve hatalarının bedelini ödemek halka kalıyor.
"Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." sözünü şiar edinmiş aziz Meclisimiz, halka göre yapılacak kanunların tek adresidir. Parlamenter sistem uygulanırken halk hep buradaydı ama sadece hızlı olsun diye, tek amaçlı ama detaylı düşünülmeden yayımlanan kararnameler, halkın yasama iradesini gün geçtikçe yok ediyor ve toplumun hukuka güveninin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Oktay'ın da dediği gibi yüzde 38'lere kadar düşmesine sebep oluyor. Adalet Bakanı, yaptığı bir açıklamada yargıya güvenin artması gerektiğini ifade etti. Sayın Oktay da Sayın Gül de haklılar.
Şimdi soruyorum: Bu teklif geçince yargıya olan güven artacak mı; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, dünyada itibarımız, inanılırlığımız artacak mı? Yargıya güven, kuvvetler ayrılığına uyarak yargı üzerindeki vesayeti kaldırabilirsek artar. Yürütme, acilen yargı üzerinden elini çekmeli, yasama olarak da biz işimizi bir kere de tam yapmalı ve komisyonlarda uzlaşmayla halkımızın taleplerini karşılayacak kanunları çıkarmalıyız ve kenara çekilmeliyiz.
Sayın milletvekilleri, yargılama süreleri inanılmaz uzun. Bu yüzden yargılamada hedef süre ilkesi ortaya hep beraber koyuldu ancak mevcut durum gösteriyor ki yargılama süreleri kısalmadı, aksine uzadı. Yargılama sürelerini kısaltabilmek için suç işleme oranını da azaltmalısınız. Bu da ancak vatandaşın eğitim ve refah seviyesinin yükseltilmesiyle sağlanır. Eğitim ve refah karnemizse maalesef çok zayıf. Uzun yargılama süreleri Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde de bizim en çok sorun yaşadığımız konuların başında geliyor. Ben de yüce Meclisimizi bu konseyde temsil eden bir parlamenter olarak bu hususu açıklamakta zorluk çekiyorum.
Biz, sorunu kökten çözmek yerine ağacı budamayı tercih ediyoruz. Avrupa'da ortalama yargılama süreleri yüz günken Adalet Bakanlığının açıkladığına göre ceza mahkemelerinde ortalama yargılama süresi iki yüz otuz bir gün, hukuk mahkemelerinde ise iki yüz on sekiz gün. Bu verilere itiraz edebilirsiniz, aslında haklısınız da çünkü verileri en son 2015'te açıklamışlar. Ben de dört yıldır neden açıklanmadığını merak ediyorum. Bu tırnak içinde yargı reformuyla ortalama yargı sürelerimiz, Avrupa standardı olan yüz güne ulaşacak mı? Eğer ulaşmayacaksa biz burada ne yapıyoruz?
Hep söylüyoruz, her geçen gün de haklı çıkıyoruz. Tekrar etmek istiyorum: Yeni sistem olmadı. Parlamenter sistem bu kaostan çıkışın tek yoludur.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)