| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 23.10.2019 |
CHP GRUBU ADINA ATİLA SERTEL (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Kıymetli arkadaşlarım, burada, tabii, bir kısmı bahçede olan AKP Grubuna meseleleri anlatmak, sorunları aktarmak mümkün değil çünkü dinlemiyorlar, dinleseler anlamıyorlar, anlasalar işlerine gelmiyor. Grup başkan vekilinin eline bakıyorlar, el nasıl kalkıyorsa öyle kalkıyor. Geçen dönem yanlışlıkla başını kaşımaya kalkmıştı Naci Bostancı, bütün grup birden "evet" verdi, şaşırıp kalmıştık, tekririmüzakere istediler.
Şimdi, Türkiye'de basının sorunlarını da dinlemeyeceklerine inanıyorum, öyle söyleyeyim ve Türk basını adına hiçbir sonuç alamayacağımı da biliyorum. Buna rağmen bu araştırma önergesini verdik. Niye verdik? Türkiye'de 32'si yaygın -geçmiş dönemde "ulusal" diye anılan- 10'u bölgesel, 622'si yerel, 422'si de valilik denetiminde toplam 1.106 gazete var. Bu 1.106 gazetenin -asgari- kadrosunda 7.593'ü fikir işçisi olmak üzere 15 binden fazla kişi istihdam ediliyor yani oradan ekmek yiyor. Basın sektöründeki işsizlik oranı AKP'nin çok övündüğü dönemde yüzde 30'ların üstüne çıktı ve son on yılda işsiz kalan gazeteci sayısı ne yazık ki 10 bini geçti.
Euro, dolar arttı ve kâğıt, kalıp arttı. Eskiden gazeteciler, o çocuklar ellerinde gazetelerle "Gazete yazıyor, yazıyor." diye bağırıyordu, şimdi aynı çocuklar "Gazeteler batıyor, batıyor." diye bağırıyorlar ve gerçekten gazeteler artık yazamıyor, batıyor. Yalnızca yandaş, besleme basın bu konudan memnun çünkü açıyorlar telefonu bankaların genel müdürlerine "Bize şu kadar milyon para gönderin." ve anında para banka üzerinden havale oluyor ve okunmayan, devlet kuruluşları tarafından tomar tomar satın alınan gazetelere müthiş bir para akışı sağlanıyor. Bu, büyük haksızlık.
İşte bugün, bu medyanın sorunlarının çözümü için ve bu sorunların neler olduğunun tespiti için gelin bir ilke imza atalım ve ortak bir araştırma grubu kuralım; AK PARTİ'den, MHP'den, Büyük Birlik Partisindeki -tek kişi- arkadaştan, Cumhuriyet Halk Partisinden, HDP'den tutun, kim girmek istiyorsa bu komisyonda birlikte çalışalım ve bu sorunu gündeme taşıyalım.
Şimdi, arkadaşlar, bir de basın kartları sorunu var ki ben bunu Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a soruyorum, bana diyor ki: "Reddedilen bir basın kartı başvurusu yok." Aynı kişi -Fuat Oktay- Ömer Fethi Gürer'in sorusuna da "Son beş yılda 3.804 gazeteci basın kartını kaybetti." diyor. Nasıl oluyor da gazetecilerin basın kartına yönelik bu işlem yapılıyor? Ben Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanıyken, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanıyken o kurullarda yer alan bir arkadaşınız olarak söylüyorum, tam altı yıl boyunca Basın Kartları Komisyonunda görev aldım. Bir örnek vereceğim; Abdurrahman Dilipak, siyasi olarak bizden tamamen uzak, düşünce bazında uzak bir arkadaşımızdı fakat "sürekli basın kartı" gündeme geldiğinde Dilipak'a basın kartının verilmesini ve gazetecilik yaptığını savunan bir insan olarak söylüyorum. İçim yanıyor. Siz kimsiniz de gazetecilerin basın kartını iptal edebiliyorsunuz? İçim yanıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili arkadaşlar, İzmir'de "İlk Ses" diye bir gazete yayımlanıyor. Ondan önce bir gazete vardı -o gazete İzmir'de yayımlanan bir gazete, ismini vermeyeceğim onun- o gazeteyi "FETÖ'cü" diye ihbar ettiler ve "FETÖ'cü gazete" diye o gazetenin çalışanlarının tamamının basın kartını iptal ettiler. Şimdi o iptal eden komisyona bakıyorum, o komisyonun içinde kim var, biliyor musunuz arkadaşlar, sürekli basın kartını veren komisyonun başında kim var, biliyor musunuz? Bakın, bu FETÖ -Fetullah Gülen- bu da sürekli basın kartları komisyonunun hanımefendisi, el pençe divan duruyor. Nerede? Pensilvanya'da. Üstelik 1 kez değil, tam 2 kez. Bu hanımefendi 2 kez Pensilvanya'ya gidip...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun toparlayın Sayın Sertel.
ATİLA SERTEL (Devamla) - Toparlayacağım ama beş dakikada toparlamak mümkün değil basının sorunlarını Sayın Başkanım da yani biz toparlamaya çalışıyoruz, aslında toparlanacak bir şey de yok.
Bu hanımefendi şimdi o komisyonda, SETA'cılarla birlikte, kimin gazeteci olup olmadığına, kimin FETÖ'cü olup olmadığına karar veriyor. Kardeşim, sen gidip... "Hocam, biz seni çok geç tanımışız ya, sen büyük bir insanmışsın. Verin, elinizi öpeyim." diyecek kadar FETÖ'nün önünde alçalmış bir insan; bu nasıl oluyor da "Sen FETÖ'cüsün." diye basın kartını iptal ediyor?
Sonra, soruyorum AK PARTİ Grubuna: Siz Fetullah Gülen'le flört mü ediyorsunuz, mücadele mi ediyorsunuz? Bu kişiler ne arıyor bu kurumlarda? (CHP sıralarından alkışlar) Zengin oldun mu, arkanda siyasal dayın oldu mu hiçbir FETÖ'cü cezaevinde kalmadı ve kalmıyor.
İzmir'de en büyük kuruluşun sahibi, en zengin FETÖ'cü serbest bırakıldı, fabrikası iade edildi; insanın vicdanı sızlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLA SERTEL (Devamla) - Bir örnek daha vereceğim Sayın Başkanım, bitiriyorum, müsaade ederseniz...
BAŞKAN - Konu çok derin Atila Bey.
ATİLA SERTEL (Devamla) - Müsaade ederseniz, bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun, bir dakika daha.
ATİLA SERTEL (Devamla) - Bir dakika daha, bitiriyorum.
Şimdi, bir gazeteci var, Bank Asyadan milyon dolar kredileri çekiyor, Boğaz'da villa alıyor; o gazeteci her gece her gece televizyonlarda AK PARTİ'nin savunuculuğunu yapıyor.
Bir gazeteci var, Fetullah Gülen'e bağlılık bildiriyor, el pençe divan duruyor, Basın Kartı Komisyonuna giriyor. Sonra, siz kalkıyorsunuz, gariban, iş bulmuş, bir gazeteye girmiş insanının basın kartını iptal ediyorsunuz. Gerçekten yazıklar olsun! Gerçekten ayıp, gerçekten insanın içi sızlıyor.
Gelin, araştıralım: "Kim, niye basın kartını kaybetti? Nedir Türkiye'de basının, gazetecilerin sorunları?" Gelin, araştıralım; her partiden, grubu olmayan partilerden arkadaşlar da gelsin. Ne olur, bir kere...
Grup başkan vekili çıktı dışarıya, grup başkan vekilinin eline bakmayın, yardımcısının da eline bakmayın, vicdanınıza bakın, vicdanınıza; vicdanınızı dinleyin bir kere, bir kere olsun dinleyin, bir kere. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Özgür olun.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)