| Konu: | Avrupa Parlamentosunun Türkiye'yi yürüttüğü Barış Pınarı Operasyonu'yla uluslararası hukuku ihlal ettiği, bölgede istikrar ve güveni zedelediği, sivillerin yerlerinden olmasına yol açtığı, IŞİD'in yeniden doğuşuna katkı sağlayabileceği gerekçeleriyle kınadığına dair kararına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 24.10.2019 |
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Avrupa Parlamentosu Türkiye'yi Suriye'nin kuzeydoğusunda gerçekleştirmiş olduğu operasyon nedeniyle, Barış Pınarı Operasyonu nedeniyle şiddetle kınadığına dair bir karar almıştır. Ben bu kararla alakalı olarak söz almış bulunuyorum.
Avrupa Parlamentosu, Türkiye'yi uluslararası hukuku ihlal ettiği, bölgede istikrar ve güveni zedelediği, sivillerin yerlerinden olmasına yol açtığı, IŞİD'in yeniden doğuşuna katkı sağlayabileceği gerekçeleriyle derhâl harekâtın durdurulmasını Türkiye'den talep etmiş ve Türkiye'yi şiddetle kınamıştır. Avrupa Parlamentosu ilk defa aday statüsünde bir ülkeye karşı ekonomik ve siyasi yaptırım da talep etmiştir. Burada, hedefli birtakım yaptırımlar talep edip ayrıca Türkiye'deki bir kısım yöneticilere, devlet adamlarına karşı da aynı şekilde birtakım yaptırımlar düzenlenmesine ve hatta Gümrük Birliği Anlaşması'nın askıya alınmasına yönelik de birtakım tavsiye niteliğinde kararlar verdiği görülmektedir.
Avrupa Parlamentosunun çifte standartlı, ikircikli ve haksız kararlarına yenisinin eklendiğini görüyoruz. Bu noktada, Avrupa Parlamentosunun kararını, Dışişleri Bakanlığımızın da isabetli bir şekilde ifade ettiği üzere, bizler de kınıyoruz. Bu bakış açısı Türkiye'de Müslüman Türk milletine Avrupalının özellikle şark politikası çerçevesinde ortaya koyduğu ve yüz yıllardan beri ne yazık ki değişmeyen bir bakış açısının parçasıdır. Bu konuda çok pembe tablolar çizmemize gerek yok. Gerçeği görelim, ona göre kendimiz buna dair tedbirler üretelim.
Bu konuda kısaca bir alıntı yapmak istiyorum, bir hatıradan bahsetmek istiyorum. Mithat Cemal Kuntay "Mehmet Akif" adlı eserinde bir hatırasından bahseder Mehmet Akif'in. Kuntay, Tevfik Fikret'in meşhur "Halûk'un Amentüsü" şiirindeki "Milletim nevi beşerdir, vatanım ruyizemin" mısrasında Akif'in çok sinirlendiğini yazar. Bir gün bu mısrayı hatırlattığında Akif "Sen de bu yalana inanıyor musun?" dedikten sonra şunları söyler: "Avrupa'nın nevi beşerine, ruyizeminine Türkler ile Müslümanlar dâhildir sanıyor musun? Biz umumi harpte 3 kişi Berlin'e gittiğimiz zaman Alman Hükûmeti bize ne dedi bilir misin? 'Türklerle ittifak ettik diye Reichstag'ta Katolik mebuslar bağırıyorlar: Müslümanlar ve Türkler gibi vahşilerle medeni Alman milleti nasıl birleşir?' Makaleler yazınız da Türklerin ve Müslümanların da insan olduklarını bu adamlara karşı ispat edelim." dedi. Mithat Cemal hayretini "Acayip" diye ifade edince...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - ...Akif "Bundan daha acayibi var." der ve 1. Dünya Harbi sırasında Viyana'da olduğunu, bir gece çanların çalmaya başladığını, otelin penceresinden bakınca caddede her elde bir mum, herkesin haykırdığını, kendi kendine "Müttefiklerimiz galiba cephede yeni bir zafer kazandılar." diye düşünerek sokağa fırladığını ve bir dükkâncıya "Bir zafer haberi mi var?" diye sorduğunu anlatır. Adam Akif'e şu cevabı verir: "Zafer de söz mü, İngilizler Müslümanlardan Kudüs'ü aldılar. İngiliz ordusu Allenby'nin kumandasında Kudüs'e girdi, mukaddes şehir aydan kurtarıldı, haça kavuştu." der.
Mehmet Akif'in hatıralarında yer alan bu örneklerle birlikte cumhuriyet tarihimiz boyunca karşılaştığımız muameleler ve Batı'nın bu ikiyüzlü tavırlarına bu yaşadığımız son hadise de yenisini eklemiş olmaktadır. Bu noktada Türkiye'nin yapacağı şey...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bitiyor efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu noktada bizim yapacağımız şey birilerine karşı düşmanca hislerle nesillerimizi yetiştirmek değil ama tarihimizde yaşadığımız bu gerçekleri unutmadan, büyük bir şuur içerisinde, geleceğe çok daha güçlü, kuvvetli, kudretli ve öz güven sahibi nesilleri Atatürk'ün veciz şekilde ifade ettiği gibi "Türk övün, çalış ve güven." dediği gibi yetiştirmektir diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)