GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yerel yönetimlerde yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:11
Tarih:30.10.2019

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yerel yönetimlerde yaşanan sorunlarla ilgili olarak gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinize saygıyla selamlıyorum.

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Türkiye, kalıcı bir olağanüstü hâl rejimiyle yönetilmektedir. Evet, ülkemizin geçmişinde OHAL rejimleri de sıkıyönetim rejimleri de darbe rejimleri de yaşandı. Evet, bugünden geriye bakıldığında, bu ülkede yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu darbe rejimlerini de sıkıyönetim rejimlerini de OHAL rejimlerini de iyi biçimde yâd etmiyor, hatta benim gibi pek çok insan kâbus gibi görüyor ve lanetliyor. Sizler de iktidara gelirken OHAL'i kaldırma vaadinde bulundunuz ama şimdi hiç kimsenin aklına gelmeyen bir şey yaptınız: Ülkemizi kalıcı bir OHAL rejimine soktunuz ve kesintisiz biçimde OHAL rejimi uyguluyorsunuz, üstelik açıkça Anayasa'yı yok sayarak. Örnek mi? Anayasa, madde 127: Bir belediye başkanı ancak görevi nedeniyle bir suç işlerse görevden alınabilir veya uzaklaştırılabilir. Anayasa hükmü tartışmayı gerektirmeyecek açıklıkta: Görevi nedeniyle bir suç işlerse...

Peki, görevi nedeniyle bir suç işlemediği hâlde bir belediye başkanını görevden uzaklaştırırsanız ne olur? Hem Anayasa'yı ihlal etmiş hem de çiğnemiş olursunuz. İşte siz, göreviyle ilgili haklarında hiçbir dava ve soruşturma olmadığı hâlde 13 belediye başkanımızı görevden uzaklaştırdınız. Üstelik bunlardan birini halkın egemenlik günü olan 29 Ekim günü yaptınız ve halk egemenliğini de 29 Ekimde yok saydınız. Bu da size yetmedi, belediye başkanlarının yerine vekâlet edecek kişiyi belediye meclislerinin belirlemesine de izin vermediniz, bazı belediyelerimizin meclislerini de lağvettiniz. Peki, yerine kimi getirdiniz? Kuruluş felsefenizi yok sayarak, seçilmişlerin yerine atanmış vali ve kaymakamları getirdiniz. Bütün bunları neye dayanarak yaptınız? İşte, bir OHAL kanun hükmünde kararnamesine dayanarak yaptınız. Reddettiğiniz her tür yönetim biçimini iktidara geldikten sonra fazlasıyla yerine getirdiniz.

Ben şimdi size çarpıcı bir iki örnek vereceğim. Bu gördüğünüz fotoğrafları anımsıyor musunuz, bu gördüğünüz fotoğrafları? Ankara'nın Sincan ilçesinde seçilmiş belediyeden rahatsız olanlar, "Kudüs Gecesi" etkinliğinden rahatsız olanlar ne yapıyor? Devletin zor aygıtını gösteriyor; tankları yürütüyor ve böylece "Sizi ezeriz." diyor. Ne diyordu 28 Şubat darbecileri? "Etkisi bin yıl sürecek." diyordu. Peki, ne oldu? Kaybettiler.

Şimdi size başka fotoğraflar göstereceğim. Bunları görüyor musunuz? Peki, bunları görüyor musunuz? Bunları? Bunların hepsi belediye binaları, şu anki belediye binaları. Bunları görüyor musunuz, Mardin Büyükşehir Belediyesinin girişi? Bunlar Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyelerinin girişi. Değişen hiçbir şey yok, ruh aynı, bakış aynı, yine seçilmiş belediyelere tahammül edemeyen bir siyasi iktidar yine devletin zor aygıtını gösteriyor, TOMA'lar, Akrepler ve adı her neyseler.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Teröristlere yardım etmeyecek o belediyeler.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Ne diyor muktedirler? Ya itaat edersiniz ya da ezeriz. 28 Şubat mağduruydunuz, yeni bir 28 Şubat rejimi kurdunuz. O zamanki muktedirler ne diyordu, biliyor musunuz? "İrtica" diyordu, "Şeriat hortladı." diyordu, "Cumhuriyet elden gidiyor." diyordu. Siz ne diyorsunuz? "Terör" diyorsunuz, "beka" diyorsunuz, "Ülkemizin geleceği tehdit altında." diyorsunuz. Özetle, değişen hiçbir şey yok tıpkı kaybetmeye mahkûm olduğunuz gibi. Reddettiğiniz her tür yönetim biçimini bu şekilde tekrar tekrar yerine getiriyorsunuz. Belki de ülkemizin temel sorunu bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tiryaki, sözlerinizi tamamlayın lütfen.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Siyasi partiler demokrasi değil, devletin gücünü ele geçirmek istiyor tıpkı bugün yaptığınız gibi ama bu, kaderimiz değil; bu, halklarımızın kaderi değil. Her düşüncenin özgürce ifade edildiği, her inancın özgürce yaşandığı, her kimliğin kendisini özgürce geliştirebildiği, Kürt sorununun barış ve kardeşlik içerisinde çözülebildiği, bir OHAL KHK'siyle insanların işinden, ekmeğinden edilmediği; herkes için eşit, ulaşılabilir nitelikli eğitim ve sağlık hizmetinin sunulduğu, adalete güvenin yeniden tesis edildiği bir ülke mümkün ve bizler bedeli ne olursa olsun bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)