GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:12
Tarih:31.10.2019

CHP GRUBU ADINA AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sonda söyleyeceğimi başta söylemek istiyorum çünkü bu kanun teklifi Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna geldiğinde de aynı düşüncemi orada da belirtmiştim. Tek adam rejimiyle ortaya çıkan kibirlilik tüm organlara sirayet etmiş olmalı ki bu kanun teklifi, yine her zaman tüm kanunlarda olduğu gibi "Ben bilirim, yaptım oldu." mantığıyla hazırlandı ve hazırlanmaya çalışılıyor, hâlen de bu kanun üzerindeki görüşmeler sürüyor. Su Ürünleri Kanunu'nda yapılmak istenen değişiklik sektör paydaşlarına, birliklere, kooperatiflere, akademik çevrelere, meslek örgütlerine danışılmadan, ortak akıl aranmadan hazırlanmıştır. Bunu şiddetle reddediyor ve bu kendini beğenmiş tavrı da kınıyorum.

Komisyonda Su Ürünleri Kanun Teklifi üzerine oldukça uzun görüşmeler gerçekleştirildi, uzun değerlendirmeler yapıldı, bazı zamanlar gerginlikler yaşandı. Özellikle de bu kanun teklifiyle ilgili odalardan, üniversitelerden, derneklerden aldığımız görüşler doğrultusunda önergeler hazırlamıştık. Peki, bizim amacımız neydi? Her şeyin daha iyisini, daha uygununu yapmak, ortak akıl etrafında buluşmak ve hayata geçirmek. Ancak takınılan bu üstenci tavır yüzünden önerilerimizin bir tanesi dışında hiçbirinin dikkate alınmadığını şu dakikaya kadar görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, en ufak bir eleştiriye dahi tahammül göstermeyenler yapıcı önerilerimizi, akla, mantığa ve bilime uygun çözüm önerilerimizi dikkate almıyor, sayısal çoğunluklarına güvenerek yasal düzenlemeyi bu hâliyle Meclise getirmeye çalışıyorlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Komisyonda üzerinde konuştuğumuz kanun teklifi görüşmeleri sürerken orada söz alan Deniz Ürünleri Avcıları Üreticileri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güney isimli bir vatandaşımız şöyle haykırdı: "Balık avcılarını bu kadar sıkmanın, bu kadar ezmenin anlamı nedir, onu anlayamıyoruz bir türlü." Konuşmasının devamında ise "Bizim bir tek hatamız var: Biz AK PARTİ'yi destekledik tüm balıkçılar olarak, bütün mitinglerine gemilerimizle gittik ama bedelini çok ağır ödüyoruz, hâlen de ödetiyorlar." diye isyan etti. Bunu niye anlattım? Ne durumda olduğunuzu görmeniz açısından anlattım. Gelin, yol yakınken ortak akılda buluşalım, herkese cevap verebilen kanun değişikliğini sağlayalım.

Ülkemizde Su Ürünleri Kanunu'yla ilgili taslak ilk defa 1950 yılında hazırlanmış, yirmi bir yıl Meclisin raflarında bekletildikten sonra 1971 yılında bu kanun çıkartılmış. Elbette ki 1971 yılında çıkarılan kanunun eksiklikleri çok, güncellikten uzak ve değiştirilmeye muhtaçtır ve bu, bir ihtiyaç hâline gelmiştir. Sektörümüzün tüm paydaşları tarafından mevcut kanunun yıllar içerisinde yetersiz kaldığı dile getirilmiştir ve herkesin değişimi desteklediğini görüyoruz ve biliyoruz. Sizin herkesin değişim istemesini fırsat bilip yangından mal kaçırır gibi bu teklifi alanında uzman, akademik kesime, meslek örgütlerine ve sektörlerine danışmadan, sormadan alelacele getirmeniz buradaki en büyük yanlışların başındadır.

Sayın Başkan, söz konusu yasa değişikliği teklifinde öngörülen ruhsat tezkerelerinin veya izinlerin verilmesinde bir sürenin belirlenmemesi eksikliktir.

Yine teklifte, kiralamada yöntem ve teknik şartların süreleri, yıllık bedelleri Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirleniyor, yine Bakanlık eliyle kiraya veriliyor; bu, doğru değildir. Burada kiralamalar Kamu İhale Kanunu esaslarına göre yapılmalıdır, aksi durumda her kiralamanın altında şaibe aranacaktır.

Teklifte asla kabul edemeyeceğimiz bir düzenleme ise fahri su ürünleri görevlisi görevlendirilme isteğidir. Ülkemizde binlerce hem alanında uzman eğitimli su bilimleri mühendisleri, su ürünleri mühendisleri, balıkçılık teknoloji mühendisleri işsiz dururken biz birilerini fahri olarak bu alanda görevlendiremeyiz; bu düzenleme kesinlikle tekliften çıkarılmalıdır. Bu Meclisin sağduyusuna inanıyoruz, bu kanun teklifini hazırlayanların da sağduyusuna inanıyoruz; bunun görüşmeler sonunda buradan çıkarılacağını, bu tekliften çıkarılacağını düşünüyoruz. Zaten iktidarınız dönemi boyunca hiçbir meslek grubuna, liyakate de önem vermediğinizi biliyoruz ve bugüne kadar tarımsal alanda eğitim almış meslek gruplarına -ziraat mühendislerinden gıda mühendislerine, veteriner hekimlerden su ürünleri mühendislerine, diğer tekniker ve teknisyenlere kadar- önceki Tarım Bakanı tarafından söz verilmiş olan 10.551 kadro sözünü tutmadınız; sizin, bu sözünüzü gençlerimiz tutmanızı beklemektedir. Binlerce, on binlerce mühendis arkadaşımız kendisine söz verilen, otuz aydır atama yapılmayan bu atamaları beklemektedir. Burada sanırım SMS ve mesaj yoluyla taleplerini iletmedikleri milletvekilimiz kalmamıştır. Bu genç meslektaşlarımız atamaları için kesin bir tarihin verilmesini istiyorlar. Buradan Sayın Bakan veya AKP'li bir yetkilinin ne zaman bu atamaları yapacaklarını söylemelerini dikkatle ve merakla bekliyorlar ve bitsin artık bu dram diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, bu teklifin içerisinde genel olarak ne su ürünleri kooperatifleri ne de su ürünleri meslek grupları, hiçbirisi yok. Burada kıyıya çıkış noktasından denetimlere ve pazarlama noktalarına kadar meslek örgütlerinin, alanında yetkili su bilimleri mühendisleri ve su ürünleri mühendisleri, balıkçılık teknolojisi mühendislerinin yer alması sağlanmalıdır.

2000'li yılların başında yoğunlaşan kültür balığı üretimi yıllar itibarıyla artış gösterirken deniz avcılığındaki üretimimiz ise milyon tonlardan 300 bin tonlara kadar gerilemiştir değerli milletvekilleri. Bundan sonraki süreci de kimse tahmin edememektedir. Ne yazık ki bu tablo balıkçılık açısından vahimdir. Bir de buna biyoçeşitlilikten bahseden AKP milletvekillerinin konuşmasını eklersek denizlerimizdeki balık avcılığının tamamen bitirileceği ve kültür balıkçılığının daha çok artacağı günleri hep birlikte yaşayacağız. Burada ne AKP'li milletvekillerinin biyoçeşitliliği öven açıklamalarını kabul edebiliriz ne de deniz avcılığıyla birlikte böylesine büyük bir sektöre darbe vurulmasına müsaade ederiz.

Denizlerdeki bütün balıklar ekosistemin bir parçasıdır, sürdürülebilirliğin olmazsa olmazıdır ve hepsi bir dengeyle yaşamı devam ettiren zincirin bir halkası gibidir. Eğer siz denizden bir balık türünü aşırı şekilde avlayıp kısa sürede çekerseniz, bu oluşum bütün türleri etkiler ve özellikle ne yazık ki son yirmi yıldır bu durumun etkilerini de fazlasıyla izliyoruz. Bu ülkenin halkı dönem boyu denizlerimizdeki balık stoklarından faydalanmalı ve gelecek nesillere de yetecek denizi bırakmalıyız. Bu denizler Avrupalıların balık yeme lüksüne peşkeş çekilmemelidir. Bu balıklar bizim gelecek nesillerimize de lazımdır.

1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu'nun güncellenmesi konusunda aslında gerekli konulardan biri de denetleme mekanizmasıdır ve ülkemizde bu konunun zaafları yıllardan beri sürmektedir ve sürecektir de. Türkiye balıkçılığı bugün kullanım açısından tarımda kullanılan alan kadar büyük bir sektördür ve bir genel müdürlük, ona bağlı daire başkanlıklarıyla yönetilmeye çalışılmaktadır fakat yönetilememektedir. Her konuda zaaflar kendini gösteriyor ve fazlasıyla da göstermektedir.

Sizlere Sayın Genel Başkanımızın uzun zamandır ifade ettiği bir tespitini de hatırlatmak istiyorum: "Ülkemiz yönetilemiyor, savruluyor." İşte, tarımsal alanda da yönetilemiyor, savruluyoruz.

Değerli milletvekilleri, büyüklük anlamında balıkçı filosu sayılarına baktığımızda 16 bin ruhsatlı kıyı balıkçısı, 1.200 ruhsatlı endüstriyel balıkçı ve sayıları tahmin edilemeyen belki on binleri bulan ruhsatsız tekneyle devasa bir sektör -bugün denizlerdeki balık stoklarının çok aşırı bir şekilde üzerinde- olup müthiş bir av baskısı oluşturmaktadır. Bu baskı stoklarda büyük çöküntü yaratmakta ve kendini yenileyememektedir, türler yok olmaktadır. Sadece 1380 sayılı Kanun'u güncellemek yetmez, bununla eşleşmiş 4/1 No.lu Avlanma Tebliği'nin de her dört yılda bir bu sirkülerin de günümüz koşullarına uygun hâle getirilmesi gerekir.

Başta söylediğim gibi, dile getirdiğimiz talepler ve sunduğumuz öneriler ülkemizin, sektörümüzün yararınadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Barut.

AYHAN BARUT (Devamla) - Muhalefet söylüyor diye yapıcı eleştiriler ve önerilerden kaçmayın. Bu ülkenin her alanda birliğe ve ortak akla, birlikte üretmeye ihtiyacı var.

Değerli milletvekilleri, madde 9'un değiştirilmek istenen 34'üncü maddesinde şöyle bir ibare var, dikkatinizi çekmek isterim: "Bakanlık laboratuvarında veya kamu kuruluşlarında görevli veteriner hekim, Hükümet, belediye veya sağlık merkezi tabiplerinden birine muayene ettirilir." Burası doğru olmakla birlikte, buraya "Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü ve Avrupa Birliği Direktifi'ne göre, su bilimleri mühendisleri, balıkçılık teknolojisi mühendisleri yetkilidir." ibaresinin de buraya ilave edilmesi gerekir diyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)