| Konu: | Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 31.10.2019 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Su Ürünleri Yasası'nda Değişiklik Yapılmasına Dair 106 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin birinci bölümü üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu belirtmek isterim: Su Ürünleri Yasası'nın değiştirilmesi gerektiğine kuşku yok, kırk sekiz yıllık bir yasadan söz ediyoruz. Kırk sekiz yılda çok şey değişti, bütün kıyılarımız ve göllerimiz balık çiftliklerinin istilası altında; denizlerimizi koruyamıyoruz. Kirletmeye ve canlı popülasyonunu azaltmaya, hatta yok etmeye devam ediyoruz. Birkaç hatip de söyledi, Karadeniz'de avlanan balık türü 26'dan 6'ya düştü. Dolayısıyla, yasanın bütüncül olarak ele alınması ve bu konuda yeni bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç olduğu konusunda hiçbir kuşku yok.
19 maddelik yasa teklifinin yürürlük ve yürütmeye dair 2 maddesi dışında kalan 17 maddesinin 15'inde genel bir mutabakat sağlanması mümkün. Fakat bunlardan 2'sine ilişkin bir itirazımız, rezervimiz var, ben onların ne olduğunu kısaca söyleyeceğim.
Şimdi, şunu da söylemekte yarar var: Bu yasanın önemli bir kısmı, hiç kuşku yok, palyatif de olsa bazı sorunları çözecektir, teklif sahiplerinin bu konuda hakkını yememek gerekir. Ancak yasa bu hâliyle bütün olarak değerlendirildiğinde denizlerimizi de sularımızı da korumaktan çok uzak.
Birinci bölümünde 2'nci ve 8'inci maddeye dair temel itirazlarımız var. Bunlardan ilki baraj, dalyan, voli yerleri, göller, nehirler ve nehir ağızlarındaki av yerleri ile deniz ve iç sularda belirlenmiş yerlerdeki su ürünleriyle ilgili üretim hakkı ve üretim izinlerinin kooperatiflerden alınarak il özel idareleri ile Tarım ve Orman Bakanlığına verilmesi yani 2'nci maddesi. Bir diğeri de Su Ürünleri Yasası'na aykırı hareketleri denetleme yetkisinin kooperatifler ve uzmanlar yerine, kolluk, muhtar ve ihtiyar heyetine verilmesi yani 8'inci madde. Komisyonun ve teklif sahiplerinin bu konudaki itirazları ciddiye alacağını umuyor, gerekli değişiklikleri yapmasını bekliyoruz.
Bunun dışında değinmek istediğim iki tane konu var, ilki şu: Dün, yerel yönetimlerde yaşanan sorunlar üzerine gündem dışı söz aldım ve seçme ve seçilme hakkının Anayasa'nın 127'nci maddesine aykırı olarak iktidar tarafından gasbedildiğini söyledim. Atanmışların seçilmişler üzerindeki vesayet yetkisini kaldırma iddiasında olan AK PARTİ'nin bugün bu iddiasından vazgeçtiğini, atanmış İçişleri Bakanının her gün seçilmiş bir belediye başkanımızı veya meclis üyelerimizi görevden uzaklaştırdığını, yerine de atanmış vali ve kaymakamları görevlendirdiğini, bu zihniyetin de bir tür 28 Şubat zihniyeti olduğunu söyledim. AK PARTİ Grup Başkan Vekili benim konuşmam üzerine şöyle bir şey söyledi, sataşmadan söz istedi, dedi ki... Ben güya şöyle bir şey söylemişim, "Sizin kurumuş siyasi görüşünüz..." gibi bir laf etmişim "Adalet ve Kalkınma Partisinin kurumuş siyasi görüşü" demişim. Ben böyle bir ifade kullanmadım ama her neyse. Asıl mesele şu: Şimdi, çıkıp bunun üzerine başka bir şey söyledi benim konuşmamdan bağımsız olarak "Türkiye'de Kürt sorunu diye bir sorun yoktur." dedi ve benim anlattığımdan tamamen bağımsız şeyler söyledi sırf konuşma hakkı almak için olsa gerek, yeterince konuşma hakkı olduğu hâlde.
Şimdi, biz çıkıp eğitimin sorunlarını anlatıyoruz, diyoruz ki: "Türkiye'de 8'inci sınıfa gelmiş her 6 öğrenciden 1'isi dört işlemi bilmiyor." Bir milletvekili çıkıp bize cevap veriyor, diyor ki: "Siz önce terörü kınayın." Çıkıp başka bir konuda konuşuyoruz, diyoruz ki: "OECD ülkelerinde uygulanan ve öğrencilerin yeterliliklerini ölçen PISA sınavına göre neredeyse her alanda son sıradayız." Bir tane milletvekili çıkıp buna cevap vermek yerine, diyor ki: "Siz terör örgütünün uzantısısınız." Şimdi, biz bir başka konuda, bu kayyum görevlendirmesi konusunda eleştirilerimizi sunuyoruz, diyoruz ki: "Bu kayyum siyaseti yanlıştır, gayrimeşrudur, Anayasa'ya aykırıdır, seçme ve seçilme hakkının gasbı anlamına geliyor." Bir iktidar milletvekili veya grup başkan vekili buna cevap olarak çıkıp diyor ki: "Siz önce terörle aranıza mesafe koyun." Ne kadar mesafe koyalım? 5 kilometre yeterli mi, sizin Bağdadi'yle aranıza koyduğunuz 5 kilometre kadar? Bu mudur? Böyle bir siyaset anlayışı olabilir mi? Böyle bir siyaset anlayışı olamaz.
Bir kez daha söylüyorum: Bu büyük bir yanlış. Çıkın, deyin ki: "Sizin söyledikleriniz yanlıştır. Eğitime dair söyledikleriniz yanlış. Kayyum siyasetine dair söyledikleriniz yanlış." Çıkın, bunları söyleyin. Ama bunları söylemek yerine çok ucuz bir siyaset yapıyorsunuz, yok "Terör uzantısısınız." yok "Terörle aranıza mesafe koyun." yok "Terör örgütü demiyorsunuz." falan. Bunların hiçbiri doğru değil.
Şöyle cevap verin: "PISA verilerine göre çok iyiyiz." deyin, rakamları açıklayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - "Dünyanın en iyi 100 üniversitesi arasında şu kadar üniversitemiz var." deyin, bizi yalanlayın. Çıkın, deyin ki: "Üniversite sınav sonuçlarının hepsini değerlendirdik, her alanda çok iyiyiz." Böyle cevap verin. "Kayyum görevlendirilmeleri hukuka uygundur." deyin ama bunların hiçbirini söylemiyorsunuz, sadece suçlayıcı ve konudan bağımsız, söylediklerimize yanıt vermeyen içerikte bambaşka şeyler söylüyorsunuz. Yapabildiğiniz tek şey var, o da bizi suçlamak.
Zamanım yok ama bu "terör" kavramını baştan sona tartışmamız gerekiyor, gerçekten. Bu büyük bir sorun. Bu terör meselesini kullanmak sadece Türkiye'ye ait bir şey değil, dünyanın bir sürü yerinde herkes muhaliflerini susturmak için terör kavramını kullanıyor zaten ama bu kavram muğlaklaşıyor.
Sadece bir örnek vereceğim, günün ilerleyen saatlerinde bunu tamamlayacağım. Bir milletvekili dün bunu biraz abarttı, ne dedi, biliyor musunuz? "Çevre teröristleri." dedi. Yani artık çivisi çıkmış bir durumda. Bu terör meselesini, terör kavramı meselesini baştan sona tartışmamız gerekir.
Bir daha söylüyorum: Günün ilerleyen saatlerinde buna dair birkaç şeyi söyleyeceğim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)