GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:05.11.2019

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Su Ürünleri Kanunu'nun ikinci bölümü üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Su ürünleri insan beslenmesini çok ilgilendiren ve dolayısıyla da sağlığını etkileyen bir konudur. Bu hafta sağlıkla ilgili bir başka konu da lösemi konusudur. Bu hafta, bilindiği gibi, Lösemili Çocuklar Haftası'dır. Bunları birbiriyle ilişkilendireceğim ama öncelikle lösemili çocuklarımıza Allah'tan yardım diliyorum, ailelerine sabır diliyorum.

Evet, lösemi çocukluk döneminde en çok görülen kanserlerdendir, bir kan kanseridir lösemi ve ciddi bir hastalıktır. Maalesef, Türkiye'de sık görülen bir hastalıktır ve çocukların sağlığını direkt ilgilendiren bir konudur fakat lösemi tedavi edilebilen bir hastalıktır aynı zamanda. Bugünkü bilgilerimizle lösemiyi çok iyi bir şekilde tedavi edebiliyoruz, tedavide bir sorunumuz yoktur. Tedavide, sağlık hizmetleri açısından, hekimlerimiz, hemşirelerimiz ve ekip bunu başarıyla tedavi etmektedir. Tabii, uzun süreli bir hastalık olduğu için de tedavi sırasında desteğe ihtiyaç vardır. Ailelerin ve çocukların psikolojisi çok önemlidir. Bu dönemde yapılacak destek çok önemli bir katkı sağlayacaktır.

Dediğim gibi, tedavide sorun yoktur. Esas sorun, bence hastalığın oluşmasını önlemektir. Yoksa elbette tedavi ediyoruz ama hiç kimse lösemi olmasın diye uğraşmamız lazım çünkü çok ciddi bir hastalık, ölümcül olabilen bir hastalıktır ama löseminin nedenlerine bakmak lazım yoksa tedavi üzerindeki rantın, tedavi üzerindeki işletmenin bir faydası yok. Birçok insanımızın lösemi olmasına fırsat vermememiz lazım. Bu, teorik olarak mümkün.

Nasıl yapabiliriz? Lösemi nasıl bir hastalık, ona bakmak lazım. Burada eksiklerimiz var çünkü lösemi hâlâ çok ciddi bir şekilde oluşmaktadır. Bu da direkt çevre sağlığıyla ilişkili bir konudur. Lösemi genetik geçişli bir hastalıktır ama daha önemlisi, çevre kirliliğiyle ilişkili bir hastalıktır; radyasyonla, petrokimya ürünleriyle, benzenle alakalı bir hastalıktır; sigara tüketimiyle alakalı bir hastalıktır. Onun için, önemli olan, löseminin oluşmasını önlemektir. Bu konuda Türkiye çok başarılı değil. Maalesef, lösemi sıklıkla görülmeye devam etmektedir. Önleme konusunda Türkiye'de ciddi bir yetersizlik vardır. Tedavi konusunda sorunumuz yok, bugün hastanelerde lösemiyi çok iyi tedavi ediyoruz ama önemli olan, lösemiyi önlemek. Bu konuda ciddi bir eksikliğimiz, organizasyon yetersizliğimiz vardır.

İşte, konuşulduğu gibi, su ürünleri de aslında sağlığı etkileyen ürünlerdir. Bugün çevresel kirlilik, özellikle plastik atıklar denizlerde mikroatıklara dönüşmektedir, mikrokirliliğe sebep olmaktadır. Bu kirlilik maalesef deniz ürünlerinin içerisinde yer almaktadır. Bu yenildiği takdirde insana da geçmektedir ve geçen bu mikroürünlerin insan sağlığı üzerinde ne gibi etkiler yaptığı çok iyi bilinmemektedir. Kullanılan hormonların, kullanılan ilaçların, kimyasalların ne gibi etkileri olduğunu çok iyi bilmiyoruz. Onun için, bu konuda ciddi bir başarısızlık, Türkiye'de sağlık hizmetlerinde ciddi bir eksiklik var. Sadece lösemi oluşmasında değil, tüm hastalıkların oluşmasında genel bir başarısızlığımız, genel bir yetersizliğimiz var. Bu da halk sağlığı hizmetlerine, koruyucu hizmetlere önem vermediğimizden kaynaklanan bir durumdur. Löseminin önlenmesinde primer korunma yanında "ikincil korunma" dediğimiz erken tanı konusuna da önem vermek lazım, fırsatları değerlendirmek lazım. Çocukta görülen kanamalar bir lösemi belirtisi olabilir. Ateş değişikliklerini, kan tablosundaki değişiklikleri de ciddi bir şekilde takip etmek ve bunları da erken tanı için bir fırsata dönüştürmek lazımdır. Bu yapılırsa lösemi görülmesini azaltabiliriz, o zaman daha sağlıklı bir Türkiye gerçeği de oluşmuş olacaktır. Onun için herkese lösemisiz, sağlıklı günler diliyorum.

Sayın Başkan, müsaadenizle bir konuya daha değinmek istiyorum. Bugün, rahmetli Bülent Ecevit'in ölüm yıl dönümüdür. Ben de Sayın Bülent Ecevit'le 57'nci Hükûmet döneminde beraber çalışmış bir kişiyim. Hükûmetin son günlerinde Sağlık Bakanlığı Müsteşarıydım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin.

SEFER AYCAN (Devamla) - Tabii, o, hastanedeyken ziyaretine gitmiş ve tedavisiyle de yakından ilgilenmiştim. O zamanki partisinin bir kısım milletvekillerinin bile haksızlık yaptığı, ihanet ettiği, partisine zarar verdiği ve Bülent Ecevit'i yalnız bıraktığı günleri hatırlıyorum. Sayın Genel Başkanımız çok nezaket göstererek sabırla koalisyonu yürütürken, tüm emperyalist güçlerin özellikle 57'nci Hükûmeti bölmeye çalıştığını, yıkmaya çalıştığını, Ecevitsiz ve Devlet Bahçeli olmayan bir hükûmet kurma modeliyle olaya yaklaştıklarını ve kumpas yaptıklarını da biliyoruz. Ama beni o gün en çok üzen, Sayın Ecevit'i hastanede yalnız bırakan kendi partisinin bir kısım milletvekillerini de buradan kötü anarak geçmek istiyorum. O, hastanede tek başına, Rahşan Hanım'la, mücadele ederken de yalnız kalmıştı. Allah rahmet eylesin.

Türkiye'de emperyalist güçlere karşı ciddi bir mücadele veren bir Başbakan olarak hatırlanacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)