| Konu: | Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 07.11.2019 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
117 sıra sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 6'ncı maddesiyle ilgili olarak grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Söz konusu teklifte, ödemeler alanına ilişkin olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna ait bazı yetkilerin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına verilmesi amaçlanmakta. Finans sektöründe ödeme sistemleriyle ilgili düzenleme ve denetim yetkisi konusunda birtakım teknik hükümleri içeren teklifi, Merkez Bankasını ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunu ilgilendiren hususlar oluşturmaktadır. Bu hususların en önemlilerinden bir tanesi de değerli arkadaşlar, 6'ncı maddedir. 6'ncı maddenin ilgili fıkrasında değerli arkadaşlar "Banka, sistemlerin kesintisiz işletimini sağlamak amacıyla sistemik öneme sahip kurulmuş ve kurulacak sistem işleticilerine hissedar olabilir." hükmü getirilmektedir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde, biliyorsunuz ki son dönemde bağımsızlığını kaybeden kuruluşlardan bir tanesi de Merkez Bankası olmuştur. Önceki Merkez Bankası Başkanının görevden alınmasıyla birlikte Merkez Bankası bağımsızlığını kaybetmiş durumdadır. Merkez Bankası, ülkemizin en önemli kurumudur, şimdi bağımsızlığını kaybetti. Bugün neredeyse ekonominin kötülüğünü faize, faizin sorumluluğunu da görevden alınan önceki Merkez Bankası Başkanına yükleyen bir anlayışla karşı karşıyayız.
Şöyle bir bakarsak: Ekim ayı enflasyon oranı yüzde 8,55 olarak açıklandı. Oysa sokaktaki, pazardaki enflasyonun hiç de öyle olmadığını açıkça görebiliyoruz. Kaldı ki devlet eliyle de esasen, bu enflasyonun böyle olmadığı da ilan edildi. Şöyle ki 2020 yılı kamu mal ve hizmetleri ile vergi ve harç artış oranı yüzde 22,58. Değerli arkadaşlar, mademki bu ülkede enflasyon yüzde 8'lerde, 9'larda, hadi diyelim 10'larda; peki, kamu mal ve hizmetleriyle ilgili 2020 yılında uygulanacak olan bu oranlar niye yüzde 22,58? Demek ki gerçek oranlar sizin ifade ettiğiniz gibi değil.
Şimdi, Merkez Bankasının sistemik öneme sahip şirketlere hissedar olabileceğine dair bu hüküm getirilirse ben sormak istiyorum: Öncelikle, Merkez Bankası neden hissedar olacak yani kimlere avantaj sağlayacak? Çünkü Merkez Bankasının hissedar olduğu bir şirketin ticari itibarının bundan sonra sınırı olmayacak değerli arkadaşlar. "Merkez Bankası para koymayacak." denilmekte. İyi de Merkez Bankasının itibarı var, kredisi var, ismi var. "Sistem işleticilerine hissedar olabilir." deniyor. Oradaki "sistem işleticileri" ne demek, ne anlama geliyor? Bunlar yurt içi kuruluşlar mı, yurt dışı kuruluşlar mı? Özel hukuk hükümlerine mi tabi, kamu hukukuna mı tabi? Şu an böyle bir kuruluş var mı? Kaç firma var? Değerli arkadaşlar, bu uygulama rekabete aykırı bir uygulamadır. "Sistemik" tanımına Merkez Bankası karar veriyor; Sistemik öneme sahip sistem işleticisine hissedar olabilir ya da yeni kurulacak olana hissedar olabilir. Bağımsızlığını kaybetmiş bir Merkez Bankasından da doğru bir tercih, doğru bir ortaklık beklemenin bundan sonra mümkün olmayacağını hep beraber ifade edebiliriz. "Kesintisiz ödeme sistemini garanti etmek Merkez Bankası yoluyla sağlanacaktır." denilmekte. Zaten Merkez Bankasının böyle bir asli görevi var değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Arı.
CAVİT ARI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
Bu düzenleme, sonuç itibarıyla, Merkez Bankasına zarar verecek niteliktedir, haksız rekabet yaratacak niteliktedir. Bu sebeple bu düzenlemeden vazgeçilmesi öncelikle Merkez Bankasının geleceği yönünden önemli olacaktır diyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)