| Konu: | Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 07.11.2019 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 117 sıra sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesinin değiştirilmesi teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 7'nci maddesi de tıpkı diğer maddeler gibi, daha çok teknik bir içeriğe sahip. Burada da teminata ilişkin bir dizi düzenleme yapılmış. Sermaye Piyasası Kanunu'na koşut bir düzenleme yapıldığı görülüyor. Dolayısıyla, genel olarak burada bir itirazımız yok fakat yeri gelmişken ekonomiye dair birkaç şey söylemek istiyorum.
Şimdi, Türkiye'de ekonomi iyiye gitmiyor; enflasyon çift hanede, TÜİK'e güven azaldı. Gerçek enflasyon rakamları ne, bilmiyoruz çünkü enflasyondan sorumlu olan Başkan Yardımcısı görevden alındı. Bu arada "Tek haneye düştü." diyeceksiniz ama ben kasım, aralık ayı enflasyonunu beklemenizi öneririm; gerçek rakamlar o zaman ortaya çıkacak.
İşsizlik rakamı yüzde 14'lerde fakat şöyle bir ayrıntı var: Anladığım kadarıyla "İş olsa çalışırım." diyenler bu işsizlik rakamının içerisine dâhil edilmiyor. Dolayısıyla gerçek işsizlik rakamı bunun çok daha üstünde. Üstelik nitelikli iş gücü açısından işsizlik oranları çok çok daha yüksek. Benim milletvekili olarak seçildiğim Batman ilinin dâhil olduğu 4 ildeyse işsizlik rakamları yüzde 27 yani Türkiye ortalamasının neredeyse 2 katı yüksek.
Bütçemiz 130 milyar dolar ve bu, bir Google etmiyor çünkü Google'ın 136 milyar dolar civarında cirosu var ama biz kendimizi Süreyya'da sanıyoruz. Hane başına düşen borç miktarı tarihin en yüksek seviyelerinde, kısa vadeli borç miktarı 120,7 milyar dolar, yüzde 5 artmış. Yüzde 5 küçücük bir rakam gibi gözükebilir ama 120 milyar doların yüzde 5'i 30 milyar TL'ye denk geliyor, dolayısıyla büyük bir artış söz konusu. Yetmiyor, bir de salma salar gibi yeni vergiler için hazırlık yapıyorsunuz. "Burası çok önemli, şurası çok önemli. Bakın, burası çok önemli." deyince ekonomik sorunlar çözülmüyor.
Bugün bir şey daha öğrendim. Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi 2'nci sıraya düşmüş. Uzun yıllardır bütçede 1'inci sırayı alan Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi 2020 itibarıyla 2'nci sıraya düşmüş, 1'inci sıraya Sağlık Bakanlığı çıkmış. Siz sakın sağlığa ayırdığımız bütçenin arttığını düşünmeyin, bu yeni yapılan şehir hastanelerine "Nasıl olsa hasta gitmese de para vereceğiz." diye borçlandık ya 1'inci sıraya çıkmasının büyük olasılıkla ilk nedeni budur. Millî Eğitim Bakanlığının yatırım bütçesiyse artık neredeyse yok. "Sen bir kurşunun fiyatının ne kadar olduğunu biliyor musun?" derken eğitiminden de bir anda vazgeçmiş olduk, artık yakın bir plan içerisinde ikili eğitimi bitirmek neredeyse yok. "Okul öncesi eğitim zorunlu olmalı." tartışmasını da yine rafa kaldırdık, nitelikli eğitimi hiç tartışmıyoruz bile.
Yeni vergilerin bir tek nedeni var: Ekonomi iyiye gitmiyor. Savaş ekonomisi ve bütçe açığı var. Bu yüzden bu yeni vergiler de buna çare olmayacak.
Otellere konaklama vergisi getiriyorsunuz. Otellere konaklama vergisi evet, dünyanın başka yerlerinde de var fakat bu getirdiğiniz düzenlemeyle 3 kuruş vergi artıracağım derken 10 kuruşluk gelirden olabilirsiniz. Neden mi? Çünkü Türkiye'nin turizm açısından cazip olmasının temel nedenlerinden biri, fiyatların ucuzluğudur. Eğer "Yeni vergi alacağım, yeni salma salacağım." diye otellere dair vergiyi artırırsanız emin olun hem yurt dışından hem yurt içinden turist sayısında ciddi azalmalar olacak.
Yine gelir vergisinin üst dilimini geliri 500 bin TL olanlar için yüzde 35'ten yüzde 40'a çıkarıyorsunuz. 500 bin TL'ye kadar geliri olanların, bu gelir sahiplerinin önemli bir kısmı emin olun beyaz yakalılar, nitelikli iş gücüne sahip olanlar. Bakın, Türkiye'nin beyin göçü gibi ciddi bir sorunu var; etrafınızdaki herkese sorun, herkes çocuklarını yurt dışına göndermeye çalışıyor. Bunu yüzde 35'ten yüzde 40'a çıkararak inanın beyin göçünü de artıracaksınız.
İki şey söylemek istiyorum Sayın Başkan, müsaade ederseniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Biri, bu kayyum siyasetiyle ilgili: Gasbettiğiniz belediye sayısı 15 oldu, son olarak Kızıltepe Belediyesini gasbettiniz ve hâlâ, üzülerek söylüyorum, aynı yalanı tekrar ediyorsunuz, diyorsunuz ki: "Terör örgütüne yardım ediyorlar." Kanıt var mı? Yok. Belge var mı? Yok. Ne gam! Nasıl olsa inanan çok, söyleyin gitsin. Bir de diyorsunuz ki: "Biz Kürt düşmanı değiliz, Kürtçe düşmanı değiliz." Bakın, gasbettiğiniz belediyelerde yaptığınız ilk şey, Kürtçeye ilişkin çalışma yapan kurumlar varsa kapatıyorsunuz, Kürtçe tabelalardan 3 tanesinin 2 tanesini indiriyorsunuz. Halkı karşınıza alıyorsunuz, çok kalp kırıyorsunuz; bu, yürüttüğünüz siyasete katkı sunmayacaktır. Ortaklığınızın devamı için bile yapıyorsanız, en az o kadar kalbi kırdığınızı bilmenizi isterim.
Sayın Başkan, izin verirseniz son olarak, bir konudaki görüşümü paylaşmak isterim. Geçen gün Batman'da 11 yaşındaki bir çocuğa polis müdahalesi sosyal medyaya düştü.
Birkaç cümleyle toparlayacağım Sayın Başkan, müsaade ederseniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkan.
Sosyal medyaya düştü diyorum çünkü gerçekten, haber kanallarında bu tür haberleri görmek artık imkânsız. Neden? İktidarın hoşuna gitmeyecek herhangi bir haberin haber değeri yok, hiçbir şekilde göremiyorsunuz; sadece sosyal medyada var. Bu sosyal medyanın bir parça etkisi var; Valilik bir açıklama yaptı, dedi ki: "Bu çocuğa ışıklarda cam sildiriliyordu, bu çocuk ve benzeri çocuklar dilendiriliyor, bu yüzden müdahale ediyoruz." Peki, etraftaki hiç kimse niye böyle algılamıyor? Niye o çocuk böyle algılamıyor? Niye o çocuk kurtarılmış gibi hissetmiyor kendini? Niye o çocuk bu işten kurtarıldığı için minnet duymuyor? Çünkü öyle bir bakış yok. Görüntüyü görseniz; güvenlik görevlisinin elinde telefon, çocuğun kolundan tutmuş, çekiyor. Bu görüntüler iyi görüntüler değil.
Ayrıca, bu ülkenin her kentinde artık ışıklarda çocuklar var, dilenen çocuklar var. İnanın bunda bu ülkeyi yönetenlerin birinci derecede sorumluluğu var. Her çocuğun dilenmesinden hepimiz sorumluyuz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)