| Konu: | Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 12.11.2019 |
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 117 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüş ve düşüncelerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu teklif 4 kanunda değişiklik yapıyor. Teklifin ikinci bölümündeki maddeler ağırlıklı olarak diğer maddelerdeki birinci bölümde yapılan değişikliklerin prosedürünün yerine getirilmesi şeklinde ya operasyonel konularla alakalı ya da birinci bölümdeki maddelerin devamı niteliğindeki düzeltmeler.
Bu kanun teklifinde önemli bir değişiklik, ödeme alanına ilişkin tüm yetkilerin Merkez Bankasında toplanması. Bu konu hem Komisyonda hem de Genel kurulda konuşuldu, parti grupları bu konuya olumlu olarak yaklaştılar, biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu düzenlemenin olumlu olduğunu ifade ettik. İkinci önemli bir değişiklik teklifiyse Merkez Bankasının sistemlerin kesintisiz işletilmesini sağlamak amacıyla sistemik öneme sahip sistem işleticilerine hissedar olması konusuydu. Bu husus siyasi parti gruplarının bir kısmının muhalefet şerhiyle karşılandı. Gerekçe, böyle bir hissedarlık olayının Merkez Bankasının itibarını sarsacağı yönündeydi. Aslında bu konunun hak ettiğinden çok fazla tartışma konusu yapıldığına ve itirazların da çelişkiler içerdiğine inanıyorum, o düşüncedeyim. Öncelikle şu tespiti yapmamız lazım: Merkez Bankası anonim şirket statüsündedir ve ticari bir kuruluştur. Hisseleri A, B, C, D şeklinde sınıflara ayrılmış ve Merkez Bankasının yüzde 55'i Hazineye aittir. Ziraat Bankası Merkez Bankasına yüzde 19 oranında bir hisseyle ortak, İş Bankası da yüzde 2 hisseyle Merkez Bankasının ortağı, Garanti Bankası yine Merkez Bankasının ortağı, Türkiye Kızılay Derneği Merkez Bankasının ortağı, Mervak İç ve Dış Ticaret Anonim Şirketi de Merkez Bankasının ortağı.
İkincisi, Merkez Bankası dış denetime tabidir; Merkez Bankasının her yıl hesapları, bilançosu, gelir tablosu, diğer mali tabloları bağımsız denetim şirketleri tarafından denetlenir. Merkez Bankasının internet sitesine girerseniz yaklaşık yirmi yıla yakın süredir denetim raporlarını görürsünüz ve bu denetimi yapan firmalar küresel denetim firmaları ya da onların yetkilendirdiği yerli, özel firmalardır.
Değerli arkadaşlar, örneğin, 2007 yılında Merkez Bankasını PricewaterhouseCoopers denetlemiş, onun yetkilendirdiği bir firma denetlemiş, 2018 yılında da KPMG üyesi bir firmanın denetlemiş olduğunu görüyoruz.
Aynı şekilde Merkez Bankası, mesajlaşma, uluslararası mesajlaşma altyapısı olan SWIFT'e, uluslararası standart koyucu BIC'le ortak; iştirak etmiş, onların ortağı durumunda. Merkez Bankasının buralara hissedar olması için kanun çıkarılmadı yani Merkez Bankası mevcut statüsü hissedar olmak için uygundur. Merkez Bankası istediğinde, gerekli görüldüğünde herhangi bir şirkete ortak olabilir. Benim anlamadığım şu: "Bugün, dijitalleşme, ödeme sistemlerini stratejik öneme sahip millî güvenlik konusu hâline getirdi." diyoruz. Evet, bu alanda önemli riskler var. "Bu sebepten dolayı bu alanda neden Merkez Bankasının ya da kamunun dışındakilere sistem kurma ve işletme iznini veriyorsunuz?" diye itiraz edilse katılmayacağım ama anlayacağım. Yani "Bu alanı neden özel sektöre bırakıyorsunuz?" diye karşı çıkan da yok. Peki, neye karşı çıkılıyor? Sistemik önemli hâle gelen bir sistem işleticisine gerekli görüldüğünde hissedar olma ihtimaline karşı çıkılıyor. Yıllardır özelleştirmeye karşı çıkanların, bugün sistemik bir konuda gerektiğinde "soft" bir kamulaştırma yapılabilme imkânı sağlayan düzenlemeye karşı çıkmalarını anlamakta doğrusu zorlanıyorum.
Bankanın anonim şirket statüsünde bir kuruluş olması veya hissedarları arasında özel şirketlerin var olması veya dış denetimini küresel, bağımsız özel şirketlerin yapması şimdiye kadar Merkez Bankasının itibarını zedelememişse, bugüne kadar kurumu yönetenlerden de herhangi bir itiraz gelmemişse, Merkez Bankasının bir sistem altyapısı işletmecisine hissedar olması, inanın, Bankanın itibarını sarsmayacaktır.
İç kontrol sistemi veya denetim etiği açısından yanlış bulunduğu ifade ediliyor. Eğer Merkez Bankasının denetimine tabi olan ticari bankaların Merkez Bankasına ortak olması bugüne kadar eleştirilmemişse yani denetlediği şirketler bankaya, Merkez Bankasına hissedar oluyor ve siz bunu eleştirmemişseniz ama Merkez Bankası denetlediği firmalara ya da sistem işleticilerine ortak olduğunda bunu eleştiriyorsanız, bunu bir kez daha düşünmek gerekir diye ifade etmek istiyorum. Bu, aslında hem denetim etiği hem de eleştiri etiği açısından doğru bir yaklaşım değil.
Yapılan değişikliklerle gerçek anlamda, 6493 sayılı Kanun kapsamında Merkez Bankasının hissedar olma alanına özel bir sınırlama getiriliyor. Yani aslında burada hissedar olma olayı, Merkez Bankasının mevcut hâlindeki hissedar olma, iştirak etme kabiliyetine, yetkisine bu kanun özelinde, 6493 sayılı Kanun özelinde bir sınırlamadır. Niye sınırlamadır? Çünkü burada sistemik önemli sistem işleticilerine ortak olunabileceği söyleniyor. Yani kısıtlı önemli ya da önemli gruplamasında yer alanlara bu maddenin yasalaşmasıyla birlikte Merkez Bankasının ortak olması, hissedar olması mümkün olmayacak.
Bugün Türkiye'de bahse konu toplam 10 işletim sistemi söz konusu, Merkez Bankasının altyapısını kullandığı sistemlerden bahsediyoruz. Bunların 3'ü zaten Merkez Bankası tarafından işletilmekte, 3 tanesi Takasbank tarafından işletilmekte ki Takasbankın ortaklarına baktığımızda yüzde 64 oranında Borsa İstanbul Takasbanka ortaktır.
Aynı şekilde, bu işletim sistemlerine baktığımızda Merkezi Kayıt Kuruluşu var, bu da önemli ölçüde Takasbankın ortak olduğu bir yapı. Garanti Ödeme Sistemi var, yine Paycore var. Dolayısıyla bunların hangisinin sistemik önemli olduğunun kararı da Merkez Bankası tarafından verilecek.
Değerli milletvekilleri, Merkez Bankası bugünlere kadar daha çok fiyat ve finansal istikrar görevleriyle gündeme geldi, müzakerelere konu oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayalım Sayın Karakaya.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Öyle gözüküyor ki teknolojik gelişmeyle, ekonominin dijitalleşmesiyle birlikte bu görevlerinden ayrı olarak Merkez Bankasının ödeme sistemlerine ilişkin, mutabakat ve saklama sistemlerine ilişkin görevleri belki önümüzdeki dönemlerde en çok konuşacağımız, tartışacağımız konulardan olacak. Bugün uluslararası kurum ve kuruluşların küresel zorlamalar arasında ele aldıkları önemli bir konu, dijital ekonomi konusu. Vergi kaçırmadan kara para aklamaya, kaçakçılıktan terörün finansmanına kadar birçok konuda bu konular gündeme gelmekte. Bu anlamda bu yasa tabii ki önemliydi, bugün üzerinde değişiklikler yapıyoruz ama yeterli bulmuyoruz. Bu yasadan çok daha geniş anlamda, özellikle dijital ekonomi konusunda, bununla bağlantılı ve millî güvenlik konusu olabilecek ödeme sistemleri konusunda daha detaylı çalışmaların yapılması gerektiğine inanıyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)