GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:16
Tarih:12.11.2019

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizleri ekranı başında izleyen değerli halklarımız; ülke çok derin bir ekonomik krizin içinde. Çok önemli maddeler konuşuluyor ama iktidar partisinin sıralarına baktığımızdaki ciddiyeti ve bu konuda nasıl dalga geçercesine bir savunma mekanizması geliştirdiklerini söylemeden ve bunu değerli halkımızla, vatandaşlarla paylaşmadan edemeyeceğim.

Bu ülkede 2002'den bu yana neoliberal politikalar en derin biçimde uygulandı. Bunun karşılığı neydi? Özelleştirme hızlandı. Bakın, bugün "Neler özelleştirilmiş?" diye küçük bir çalışma yaptık, önlü arkalı sayfalar dolusu özelleştirilmiş kurumların listesine sahip olduk. Bunlardan birkaçını sayacağım: PETKİM, TÜPRAŞ, TEDAŞ, enerji santrallerinin tamamı, TEKEL, SEKA, TELEKOM ve Şeker Fabrikaları. Tabii ki bu listenin tamamını saymaya kalkışsak muhtemelen günler yetmez bize.

Evet, tıpkı müflis müteahhit edasıyla bu ülkede müteahhitçilik, şantiyecilik ve bunun üzerine inşa edilmiş bir rantçılık geliştirildi. Sahte ekonomik büyüme raporlarıyla tamamen bütün ekonomik kaynaklar, halkın bütün kaynakları inşaat sektörüne yatırıldı. Bunun nedeni ne, biliyor musunuz? Çünkü inşaat sektörü bolca yeşil dolar ve avroları kutular içinde saklama kolaylığı olan bir sektör ama onu da iflas ettirdiler.

Bakın, aynı biçimde, ABD Türkiye'ye yaptırımı gündeme aldığı zaman "Erdoğan'ın aile serveti araştırılsın." dediğinde herkesin eteği tutuştu. "Herkesin" demeyelim, düzeltelim, AKP'nin ve Cumhurbaşkanının etekleri tutuştu. Bu ülke, aile servetine servet katan liderleri, iktidarları gördü ama böylesi görkemlisini görmedi; Tunus'u ve Mısır'ı aratmıyor.

Yine aynı biçimde "güvenlik politikaları" adı altında, sahte "güvenlik politikaları" adı altında S-400'lere, alamadıkları F-35'lere ve daha nice "güvenlik" adı altındaki kaleme harcama yapılıyor. Oysaki bu ülkenin barışa ihtiyacı var. Oysaki barış politikası uygulansaydı bu ülkede, bizler kendi içimizde Kürt halkıyla ve diğer bütün halklarla barışmayı başarabilseydik, komşumuz Suriye halklarıyla barışmayı başarabilseydik bu ülkede bu kadar aç insan olmazdı çünkü silaha bu kadar para, güvenlik politikasına bu kadar para ayrılmazdı.

Değerli arkadaşlar, aynı şekilde bu ülkede her Allah'ın günü açlıktan, yoksulluktan ölen insan sayısının artık haddi hesabı yok. Ana akım medyanın haberlerine, yandaş medyanın haberlerine baktığımızda daha cesedi soğumamış, daha ruhu bedeni üzerinde dolaşırken insanların nasıl öldüklerine dair, neden öldüklerine dair yorumlar yapmaya başlamışlar ve diyorlar ki: "İngiltere'de de intihar var." Biz en kötüsüyle mi kendimizi kıyaslayacağız? "Orada intihar varsa burada da vardır." deme lüksüne sahip değildir bu iktidar ve diyorlar ki: "Siyanürü yasaklayalım." O zaman bu iktidara bir önerimiz, intihar etme yöntemine dair bir menü yayınlasın, nasıl intihar edilebilir siyanür dışında? Bu da ancak bu kadar ahlaki çöküntünün yaşandığı bir süreçte ve bir hissiyatla zaten yapılabilir diye düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu ülkede 8 milyon işsiz var. 9 milyona yakın insan Genel Sağlık Sigortası primi ödeyemez durumda. İşsizlik Fonu'nun önemli bir bölümü işverene harcanıyor, işsize değil. "Yeniden değerleme oranı" adı altında yılbaşından itibaren devlet, vatandaşa verdiği bütün hizmetlere yüzde 22,5 oranında zam yapacak. Oysaki ücrete baktığımızda, ücrete dönük asla böyle bir zamdan bahsedilemez, komik zamlarla geçiştiriyorlar.

Ezbere konuşmuyoruz, "Ekonomik krizin faturasını işçiye, emekçiye, yoksula, halka ödetiyorsunuz." dediğimizde tam da kastettiğimiz şey budur. İnsanlar "Açım aç." diyor, siz ise diyorsunuz ki: "Mermi fiyatını biliyor musunuz?"

Evet, şimdi, para piyasasında teknolojik gelişmeyi yakalamak ve sözüm ona geleceğe dair riskleri azaltmak üzere kolları sıvamış durumdasınız ama bunu yapabilmenin tek yolu, insan merkezli bir ekonomik politika belirlemektir, bundan şaşmamak lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bağlayın lütfen Sayın Hatımoğulları.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Evet, bu Meclis sadede gelmek zorundadır ve Hasan Hüseyin Korkmazgil'in sorduğu soruyu burada soruyoruz: "Emrinize amadedir bankalarımız/Yalandır kredi yolsuzlukları/Tefeci yoktur Türkiyamızda/Demokrasi çoktur yurdiyamızda/İsyan çıkarıyorlar şarkiyamızda/Sosyalistler yalan yutturuyorlar/Aklımızı fikrimizi fırttırıyorlar/Lafları ağzımıza tıktırıyorlar/Adalet diyerek tutturuyorlar/İşçiyi köylüyü hop ettiriyorlar/Gençleri polislere cop ettiriyorlar/Aziz yurttaşlarım ne olacak -bu memleketin- sonu?"

Bu güzel memleketimizin sonu ne olacak? Buna en güzel yanıtı sanıyorum ki bu ülkede yaşayan işçiler, emekçiler, kadınlar, kısacası ezilen ve sömürülenler en iyi biçimde bu iktidara ve bu düzene karşı verecektir.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)