GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:17
Tarih:13.11.2019

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, konuşmama başlarken, bir Diyarbakır Vekili olarak, Diyarbakır'ın Yenişehir ve Hazro, Şırnak'ın İdil, Dersim'in Akpazar ilçelerine kayyum atanmasını kınıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, kayyum, gasptır. Kayyum, halk iradesinin gasbıdır ve halk iradesini gasbedenler eninde sonunda hem tarih önünde hem de adalet önünde hesabını verecektir.

Değerli arkadaşlar, bir devlet adaleti tesis eder. Eğer o devlette bir vicdanlı meclis varsa adaleti tesis etmek üzere yasalar çıkarır, vatandaşın huzurunu ve refahını tesis edecek yasalar çıkarır. Bakın, elimizde bir torba yasa daha var. Kalınlığı bu arkadaşlar. Bir torba yasa. Bir insanın başına atsanız inanın başını yarar. O kadar kalın bir torba yasa karşınızda. Ama şu torba yasada vatandaşımızın huzurunu ve refahını tesis edecek hiçbir madde yok arkadaşlar çünkü bir reform yasası değil.

Maalesef yıllardır, arkadaşlar, torba yasalar yapıyoruz. Ama torba yasalar reform değil arkadaşlar. Ne demokrasimize ne barışımıza ne de refahımıza herhangi bir katkısı bugüne kadar olmadı. Bu torba yasanın da olacağını düşünmüyoruz.

Dediğim gibi, bir devlet adalet tesis etmeli. Maalesef, bu Meclis sorumluluk almıyor. Vicdansız bir iktidar var, o vicdansız iktidar vicdansız adımlar atıyor, demokrasimizi tarumar ediyor. Bunun sonucunda ekonomimizde de maalesef bir ekonomik kriz yaşıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu iktidar -bakın, vergi politikaları bu torbada var- vergileri toplarken vicdansız bir şekilde topluyor. "Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi toplayacağız." diye bir aydır sloganlar atıyor iktidar partisinin temsilcileri. İşte, bir torba yasa geliyor, o yasayla "Çok kazanandan çok vergi alacağız." diyorlar. Bunların hepsi hikâye arkadaşlar. Bu yasayla yeni vergiler ihdas ediliyor ama o vergiler de arkadaşlar, vatandaşımızdan, yoksul vatandaşımızdan alınacak; işçiden, memurdan, çiftçiden alınacak. O yandaş yüzde 1'den vergi almayı öneren herhangi bir madde bu torbada maalesef yok.

Bakın "Gelecek yıl 784 milyar lira vergi toplayacağım." diyor bu iktidar. Kimden toplayacak? Benzin istasyonlarından toplayacak -orası vergi dairesi- AVM'lerden toplayacak -orada bir vergi dairesi var- beyaz eşya bayilerinden vergi toplayacak, TEKEL bayilerinden vergi toplayacak. En yoksul da 1 paket sigara aldığında 15 liralık pakette 12 lira vergi ödeyecek. En yoksul da en zengin de aynı vergiyi ödediği zaman, arkadaşlar, işte, gelir adaletsizliği devreye giriyor, bunun sonucunda da servet eşitsizliği ortaya çıkıyor. İşte, AKP iktidarlarının politikaları sonucu şu anda Türkiye'deki toplam servetin yüzde 55'i nüfusun yüzde 1'inin elinde arkadaşlar.

İşte, bunu değiştirmek için, yani bütün derelerin nehirlere akmasını değiştirmek için vergi reformları yapmak lazım. İşte bu, Meclisin görevi. Yıllardır söylüyoruz "Gelin, vergi reformu yapalım." diyoruz. "Gelir vergisi reformu yapalım, kurumlar vergisi reformu yapalım. Bütün gelir unsurlarını kayda alalım, bütün servet unsurlarını kayda alalım. Bunları etkin bir şekilde vergilendirelim ve yoksuldan vergi almayalım ama tam tersine, topladığımız bu vergilerle onları gelirle buluşturalım." diyoruz. Ama iktidarın politikası ne? Gelecek yıl ekonomiyi yüzde 5 büyüteceklermiş. Ben soruyorum buradan Sayın Berat Albayrak'a: Kimi büyüteceksiniz Sayın Berat Albayrak? Kimler büyüyecek? Evet, yandaşlarınız büyüyecek, gelecek yılın bütçesi de bunu öngörüyor. Kaynakların saraya, sarayın yandaş 5 müteahhidine akmasını öngörüyor. Evet, sizler büyüyeceksiniz ama bu politikalarla gene yoksullar daha da yoksullaşacak.

Bakın, değerli arkadaşlar, bu torba yasada bazı vergiler var. Ne diyor? Dijital hizmet vergisi. Kulağa hoş geliyor, değil mi? Zannediyorsunuz ki bu vergiyle Facebook vergilendirilecek, zannediyorsunuz ki Netflix'i vergilendirecekler veya Spotify'ı vergilendirecekler. Hayır arkadaşlar, eğer ki bu yasa böyle geçerse onlar vergilendirilmeyecek. Onlar ne yapacaklar? Diyelim ki bir vatandaşımız malını satmak için yurt dışında Facebook'a reklam veriyor, diyelim ki 10 bin liralık reklam verecek. Facebook faturayı keserken şöyle yapacak, bu eğer ki geçerse: 10 bin lira hizmet bedeli, arkadaşlar, artı yüzde 7,5 dijital hizmet vergisi diyecek, 10.750 lira tahsil edecek vatandaştan, gidip Maliyeye ödeyecek. Kim ödemiş oluyor vergiyi? Vatandaşımız ödeyecek. Veya Netflix'e abone olan bir vatandaşımız bir ayda 40 lira ödüyorsa Netflix diyecek ki: "Artık 40 lira değil arkadaş, 43 lira senin hizmetin." Kim ödemiş oluyor vergiyi? Vatandaşımız ödemiş oluyor. Ya, burada Netflix'i vergilendirmiş mi oluyorsunuz? Hayır. Facebook? Hayır. Vatandaşımız bu vergiyi ödeyecek arkadaşlar. Yapmamız gereken ne?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Nasıl olacak?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Anlatıyor.

GARO PAYLAN (Devamla) - Burada, Maliye, hizmet veren şirketlere gidecek, kapısına dayanacak "Gel, kurumlar vergisi abonesi ol, mükellefi ol." diyecek, "Gel, KDV mükellefi ol." diyecek. Bunu yapamayan bir Maliye idaremiz var. Kazancı üzerinden vergi almayacak arkadaşlar. Bu vergiyi maalesef, vatandaşımız ödeyecek.

Diğer bir vergi ne? Konaklama vergisi. Adı güzel geliyor, evet, Avrupa'da da uygulamaları var ama bu vicdansız iktidar öyle bir madde göndermiş ki arkadaşlar, Komisyon daha da vicdansız hâle getirdi.

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - O değişiyor.

GARO PAYLAN (Devamla) - Düşünün ki dar gelirli bir vatandaşımız yazın bir pansiyona gidecek arkadaşlar. Biliyorsunuz, çocukluğumuzda hepimiz kaldık, hâlâ da dar gelirli vatandaşlarımız pansiyona gider. Eşi ve 3 çocuğuyla bir pansiyona gitti "Selam, kaç para pansiyon?" dedi. "Gecelik 60 lira." Aman ne güzel! Ama bir dakika, bu vergi böyle geçerse kendin ve ailen için her gece için 30 lira da konaklama vergisi vereceksin.

Arkadaşlar, 6 lira kişi başı vergi öngören bir torba maddeyle karşı karşıyayız. 60 lira oda, 30 lira konaklama vergisi. İşte, bu vicdansızlıktır arkadaşlar. Peki, vicdansızlık nerede biliyor musunuz?

RECEP ÖZEL (Isparta) - O değişecek, değişecek.

GARO PAYLAN (Devamla) - Beş yıldızlı otele ne öngörüyor bu torba arkadaşlar? Bakın, beş yıldızlı oteller... Ben size söyleyeyim, vardır güneyde, bakarsınız, bin euroya oda var biliyor musunuz, bin euro geceliği. Bin euro ne yapar? 6.500 lira. Bakın, 6.500 liraya 1 gece yatan kişiye ne öngörüyor bu torba biliyor musunuz? 18 lira vergi öngörüyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Düzeliyor onlar, düzeliyor.

GARO PAYLAN (Devamla) - Pansiyondaki 60 liralık odaya 30 lira vergi öngörüyor; 6 bin liraya, 5 bin liraya 1 gece yatana 18 lira vergi öngörüyor. İşte, böyle vicdansız, adaletsiz bir yasayla karşı karşıyayız.

Bir şey daha var Avrupa'daki uygulamalarında arkadaşlar; bakın, bu gelir şöyle yansıtılır: Gelir toplanır, yerel yönetimlere aktarılır. Niye? Çünkü yerel yönetim o otellerin çöplerini topluyor, yollarını yapıyor. İşte, bu mantıkla bu konaklama vergisinin geliri nereye aktarılır? Yerel yönetime, belediyelere aktarılır. Bu yasa ne öngörüyor? Bunun gelirlerinin merkezî idareye aktarılmasını öngörüyor. İşte burada bir adaletsizlik var. Oysa merkezî yönetim zaten kurumlar vergisini alıyor, zaten KDV'yi alıyor. Konaklama vergisi eğer çıkacaksa bunun geliri yerel yönetime aktarılmalı.

Diğer bir konu, değerli konut vergisi arkadaşlar. Bakın, yıllardır diyoruz ki: Servete duyarlı vergilendirme olsun çünkü servet belli ellerde toplandı. Dedik ki: Bununla ilgili bir reform yapalım. Şöyle anlattım: Benim Esenyurt'ta bir tanıdığım var, babadan kalma 300 dönümlük bir tarlası var, tarla bir anda şehrin içinde kalıyor. Zamanında babası 3 kuruşa o tarlayı almış, şimdi o tarlanın üzerinden imar geçmiş. Arkadaşlar, o tarlanın değeri inanılmaz rakamlara ulaşmış. Sonra ne yapmış bu kişi? Müteahhitlere vermiş bu tarlayı arsa olarak. Sonuçta ne olmuş arkadaşlar biliyor musunuz? 2 bin tane daire sahibi oldu bu arkadaşım, 2 bin tane, 2 bin daire. "Her bir tanesinin değeri ortalama 500 bin lira." diyor. 1 milyar liralık servete sahip olmuş. 1 milyar liralık servet karşılığı bugüne kadar tek 1 kuruş vergi vermedi. Yani o imar artışında, düşünün ki 10 bin liralık bir tarla olmuş 300 milyon lira, bir de müteahhide vermiş, serveti olmuş 1 milyar lira; 1 lira vergi almamış devletimiz. Arkadaşlar, işte biz bu rant artışlarını vergilendirebilseydik, servet böyle, bir elde toplandığı zaman vergilendirebilseydik, işte vatandaşımızın sırtına bu kadar binmezdik.

Şimdi, bu yasa ne öngörüyor? Bakın, o arkadaşımın şu anda 1 milyar lira serveti var. Ne diyor? "Eğer bir vatandaşın babadan, anneden kalma 5 milyon lira değerinde bir konutu varsa ben ona vergi koyacağım, değerli konut vergisi koyacağım." diyor. Koyalım, eyvallah, koyalım ama onun 5 milyon lira serveti var; diğerinin 1 milyar lira serveti var. Şimdi, bu yasayı çıkarırsak 1 evi olana vergi koyacağız, bin evi olana -bin, bin evi olana- 1 lira vergi koymayacağız. Burada nerede adalet arkadaşlar? Bu yasada bir adalet görüyor musunuz?

Ne yapalım dedik? Reform yapalım. Bütün gelir ve servet unsurlarını kayda alalım, bütün konutlar değerlensin, kaç para değerinde olduğu belirlensin, servetler de artan oranlı olarak vergilendirilsin; 1 kişinin 1 evi varsa vergi dışı olsun, mütevazı bir evi varsa vergi dışı bırakalım ama bin tane evi varsa artan oranlı olarak vergilendirelim dedik. Maalesef, bu akılda değiller.

Değerli arkadaşlar, bu yasa başka ne getiriyor? Bakın, buradan SPK'ye şikâyette bulunacağım az sonra anlatacağım konuyla ilgili. Büyük bir borsa manipülasyonuyla karşı karşıyayız. Geçen yıl Kalkınma Bankasıyla ilgili bu manipülasyon yapılmıştı, Kalkınma Bankasına yeni bir yetki vermiştik, borsadaki hisseleri 5 liradan 50 liraya yükseldi arkadaşlar; birileri malı götürdü. Şimdi de Kombassanla ilgili bir borsa manipülasyonuyla karşı karşıyayız. Kombassan hisseleri bundan iki ay önce borsada 1 lira 80 kuruştan işlem görüyordu arkadaşlar, 1 lira 80 kuruş. Buraya bu torba yasanın geleceğini bilen birileri 1 lira 80 kuruştan hisseleri paketlemişler. Bunu, paketlemenin ne demek olduğunu borsacılar bilir. Vatandaşlarımız, Kombassan mağdurları Kombassana dava açıyorlardı ve bunu kazanıyorlardı. Şimdi bu yasa geçerse diyor ki: O mağdur vatandaşlar dava açamayacak ve Kombassan ayağa kalkacak. Kombassanın Yönetim Kurulu Başkanı gelip bunu Komisyonda itiraf etti. Ne dedi biliyor musunuz? "Bu yasa geçerse hisselerimiz yükselecek." dedi utanmadan. O 1 lira 80 kuruşluk hisseler arkadaşlar, bugün, bakın telefonunuzdan -eski adı "Kombassan" yeni adı "Bera Holding"- 4 lira; birileri malı götürdü arkadaşlar.

Bu Meclis, bu borsa manipülasyonuna imza atacak mı atmayacak mı, bugün yarın bunu göreceğiz. SPK bununla ilgili bir soruşturma açacak mı açmayacak mı, bunu bugün yarın göreceğiz. Ben suç duyurusunda bulundum, henüz SPK bir ses çıkarmadı çünkü Kombassanın Genel Müdürü bunu söylerken SPK yanında oturuyordu arkadaşlar, SPK yetkilisi tam yanında oturuyordu Komisyonda. "Danışıklı dövüş" buna denir. İşte yoksul vatandaşımız maalesef böyle soyuluyor.

Diğer bir mesele arkadaşlar: Bu torba yasada skandal pek çok madde var. Termik santraller, biliyorsunuz, vatandaşımızı zehirliyor, yıllardır zehirleniyoruz, vatandaşlarımız kanser oluyor, çocuklarımız astım oluyor. Arkadaşlar, o termik santralin etrafında yaşayan insanlar, maalesef, zehirleniyorlar ve onların etrafında yaşayan çiftçilerin yetiştirdiği ürünler de kül ve asit yağmurları altında zehirli ürünlere dönüşüyor. İşte ıspanaktan zehirlendik, başka ürünlerden her gün zehirleniyoruz.

Değerli arkadaşlar, 2013 yılında termik santrallerle ilgili sürenin uzatılmasına dair bir madde geldi. Anayasa Mahkemesi 2014'te "Halkın sağlığı asla herhangi bir şirketin çıkarıyla değiştirilemez." diye bu maddeyi iptal etmişti. Buna rağmen, 2016 yılında tekrar bu Meclis, termik santrallerin "son kez" denilerek 2019 yılına kadar çalışmasını öngördü. "Eğer bacaları kapatılmazsa gözlerinin yaşına bakmayacağız." dedi dönemin Enerji Bakanı Sayın Berat Albayrak. Ey Berat Albayrak, neredesin? Bak, bu torba yasa o termik santrallerin kullanım süresini üç yıl daha uzatıyor, üç yıl daha vatandaşlarımızı zehirleyecek. Bu Meclis bu vicdansızlığa imza atacak mı atmayacak mı, bugün yarın bunu göreceğiz.

Arkadaşlar, üzerine, enerji ihtiyacımız da yok ha! Hani 2 trilyon dolarlık bir ekonomi yapacaklardı ya, 800 milyar dolardayız, enerji santralleri yarı kapasiteyle çalışıyor, enerji ihtiyacımız da yok. Arkadaşlar, bu Meclis vatandaşımızın zehirlenme meselesiyle ilgili mutlaka bir tavır almalıdır.

Arkadaşlar, diğer bir mesele: Bakın, Toprak Mahsulleri Ofisi, biliyorsunuz, geçen yıl bizi soğansız bıraktı, geçen yıl patatessiz bıraktı. Şimdi, diyorlar ki: "Arkadaş, biz bunları planlayamıyoruz. Bir kışta 80 milyon vatandaşın kaç ton soğan yiyeceğini hesaplayamıyoruz. Eğer o yıl mahsul az olmuşsa bunu hesaplayamıyoruz." Ne yapacağız? "Eğer ki son dakikada soğan ihtiyacı çıkarsa Sayın Cumhurbaşkanı Toprak Mahsulleri Ofisine yetki verecek, o saniyede soğan ithal edeceğiz." diyorlar. Ya, bir devlete bu yakışıyor mu? Bir kışta kaç ton soğan ihtiyacımız olduğunu biz daha önceden planlayamıyor muyuz? Bir eksiklik varsa bunu iki ay önceden göremiyor muyuz? Kamu İhale Yasası'yla, açık ihaleyle bu ihaleleri yapamıyor muyuz? Yok, öyle yapmak istemiyorlar; her şey Sayın Cumhurbaşkanının yetkisinde olsun istiyorlar, ihale mihale olmasın istiyorlar. Maalesef, bu konuda da büyük bir skandalla karşı karşıyayız arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, bir de kambiyo vergisi var bu yasada. Bakın, kambiyo vergisinin adı güzel geliyor olabilir, "Dolar alan vergi ödesin." diyor olabilirsiniz. Binde 1 vergi koyduk geçen sene, bu yasa binde 2'ye çıkmasını öngörüyor ve Sayın Cumhurbaşkanına bir yetki daha veriyor, eğer bu yasa çıkarsa "Döviz alanlara yüzde 2'ye kadar vergi getirebilir." diyor. Kulağa hoş geliyor olabilir ama şunu bilin ki bu vergileri çıkardığınızda bu işlemler bankada değil, Kapalı Çarşı'nın döviz bürolarında olur, vergi de ödenmez ama bir şey daha olur: Yabancı sermaye buraya geldiğinde "Güzel, gelsin." diyorsunuz ama yabancı sermaye çıkarken eğer yüzde 2 vergi ödeyeceğini düşünürse buraya daha az gelir. İşte, dolarizasyon böyle yerlerde olur arkadaşlar. Güven vermeliyiz; bakın, dolara vergi koymakla dolar düşmez, Türk lirasına güveni sağlayarak dolar düşer arkadaşlar. Önce Türk lirasına güven sağlamalıyız, güven artırıcı politikaları ortaya koymalıyız. Böyle vergi koyarak -1980'den önce de biliyorsunuz kambiyo vergileri vardı- ne oldu, güven mi sağlandı? Sağlanmadı, bu yasayla da sağlanmaz.

Değerli arkadaşlar, bu torbanın en skandal maddesine geliyorum. Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri orada oturuyor, günlerdir Plan ve Bütçe Komisyonunda çalışıyoruz. Geçen yıl da çalıştık, dört yüz saat çalıştık geçen sene arkadaşlar, gece gündüz. Niçin çalıştık? Milletin hakkını yedirmemek için çalıştık, hesap sormak için çalıştık, hangi bakanlığa kaç kuruş gideceğini kalem kalem çalıştı milletvekilleri. Niye? Adaletli ve vicdanlı bir bütçe olsun diye. Değerli arkadaşlar, yürütmeye ne yetki verdik? Dedik ki: Şu kadar lira harcayabilirsin, bakanlıklara göre şöyle dağıtabilirsin, sonuçta da 80 milyar lira açık verebilirsin. Öyle değil mi? Genel Kurulda da saatlerce çalıştık, yüzlerce saat. Şimdi ne yapıyor Hükûmet biliyor musunuz Vedat Bey'in imzasıyla, AK PARTİ'li vekillerin imzasıyla? Diyor ki: "Ben 80 milyar lira açık vereceğim dedim ama bu para yetmedi. Ben bu parayı sizin bilmediğiniz yerlere harcadım." Tamam, ne yapacağız? "70 milyar lira daha paraya ihtiyacım var, 80 bitti, 70 milyar liraya daha ihtiyacım var." Ne yapacağız? "Ben torba yasa getireceğim, içine bir yetki yazacağım; 80 milyar lira yetmedi, 70 milyar lira daha borçlanabilirim diyeceğim, siz de buna el kaldıracaksınız." Değerli arkadaşlar, bu, bütçe hakkının gasbıdır. Eğer olağanüstü bir durum olmuşsa, Hükûmet harcamak istediğinden daha fazla harcamışsa bunun nereye harcandığının bilgisini Meclise vermek zorunda, bir ek bütçe getirmek zorunda. Bu parayı vatandaşın hayrına mı harcamış, yandaşlarına mı aktarmış, saraylar mı yapmış, silahlar mı almış, bunu vatandaş bilmeli arkadaşlar.

Eğer ki bu maddeye "Evet." derseniz, şunu bilin, size bir önerim var: Plan ve Bütçe Komisyonu çalışıyor, gece ikilere, üçlere kadar çalışıyoruz. Hemen bu çalışmayı durduralım, hemen. Meclis bütçeyi görüşmesin eğer bu maddeye "Evet." diyeceksiniz. Ne yapalım biliyor musunuz? Tek bir madde getirin Plan ve Bütçe Komisyonuna, şunu desin madde: "Hükûmet istediği kadar harcar, istediği kişiden vergi alır, istediği yere de yatırır." Böyle bir madde getirin, hepimiz bunu onaylayalım, boşuna uğraşmayalım arkadaşlar. Niye kaç para harcanacağının, nereden vergi alınacağının gece sabahlara kadar Hükûmetten hesabını sormaya çalışıyoruz ki? Arkadaşlar yapmamız gereken, vicdanlı ve adaletli bütçeler yapmak, vicdanlı ve adaletli reform yasaları çıkarmak. Ama maalesef, bu Meclisi bir noter gibi gören Sayın Cumhurbaşkanı ve Hükûmet, işte "Ben istediğim gibi yasa çıkarırım, ben ne gönderirsem siz onaylarsınız. Bütçe gönderirim ama o bütçedeki sınırları aşarım, size de torba yasa içinde bir madde gönderirim, ona da el kaldırır, indirirsiniz." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, bağlayın sözlerinizi Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Devamla) - Biz ne diyoruz arkadaşlar buna karşı? İşte bu 70 milyar liranın S-400 füzesine mi gittiğini yoksa emeklilikte yaşa takılanların sorununu mu çözdüğünü; bu 70 milyar liranın yandaş 5 müteahhide mi gittiğini yoksa Kredi ve Yurtlar Kurumuna borçlu 5 milyon gencimizin sorununu mu çözdüğünü; işte bu 70 milyar liranın arkadaşlar, saraylar yapılmasına mı gittiğini yoksa çiftçi desteklerine mi gittiğini bizler bilmek istiyoruz. Bu anlamda da bir ek bütçe gelmesini istiyoruz. Bu konuda, bu maddeye "hayır" diyeceğinizi umut ediyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)