GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:17
Tarih:13.11.2019

CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 128 sıra sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle, tüm Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

2019 yılı merkezî yönetim gider bütçesi olarak 961 milyar lira öngörülmüştü. Yine, 2019 yılı merkezî yönetim gelir bütçesi olarak 880 milyar lira öngörülmüştü. Bu bütçe düzenlenirken de 81 milyar lira dolayında bir bütçe açığıyla bütçe düzenlendi 2019 yılı için. Gelinen noktada ne oldu dersek: Gelinen noktada, bütçe açığı olarak hedeflenen 1,8 oranı daha şimdiden yüzde 2,9 oranına yükselmiş yani tutturulamayan bir bütçe var. Bu durumda, bütçe açığı 81 milyar lira olarak hedeflenmişken neredeyse 2 katına çıkmış bir bütçeden bahsediyoruz. Ayrıca, 2019 yılında faiz gideri olarak 117 milyar lira hedeflenmişti. Görüyoruz ki bu rakam da yine aşılmak üzere.

Bu oranlar yönünden baktığımızda, 2020 yılı merkezî yönetim bütçesini değerlendirir isek gelir bütçesi olarak 950 milyar lira, gider bütçesi olarak 1 trilyon 96 milyar lira planlandı. Yani bu durumda, yaklaşık 139 milyar lira bütçe açığıyla yapılmakta olan bir bütçeden, 2020 yılı bütçesinden bahsedebiliriz. Biraz önce saydığım ve tutturulamayan oranlar yönünden bakarsak eğer, ekonomi aynı şekilde devam eder ve yine aynı şekilde ekonomik başarısızlığınız devam ederse bütçe açığının önümüzdeki dönemde yaklaşık yüzde 4,7 veya yüzde 5 dolaylarında olacağı öngörülmekte. Yine, rakam olarak 220 milyar lira civarında bir bütçe açığı bizi bekliyor değerli arkadaşlar. İşte, böyle bir kötü ekonomi yönetimiyle karşı karşıya bulunduğumuzu, sizlerin açıkladığı resmî verilere göre burada ifade ettiğimi de bilmenizi istiyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, böyle bir ekonomi var. Bu ekonomiyi ayakta tutabilmek ve canlandırabilmek için bazı şeylere ihtiyaç var. İşte, AK PARTİ iktidarının yapmış olduğu bazı yenilikler de bugünlerde önümüzde, hep beraber yaşayacağız. İşte bunlardan bazıları, bugün görüşülmekte olan teklifle getirilen ve daha önce hiç uygulaması olmayan yeni vergiler değerli arkadaşlar. Şu an, sayenizde, Türkiye üç yeni vergiyle karşı karşıya kalacak. Bunlardan bir tanesi dijital hizmet vergisi, diğeri konaklama vergisi, üçüncüsü de değerli konut vergisi. Ayrıca, banka ve sigorta muameleleri, gelir vergisi oranları ve tapu harç oranlarına da tesir edecek şekilde yeni oranlar da yürürlüğe girmek üzere. Yine, gelir vergisi dilimlerinde de artışlar sayenizde vatandaşımızı beklemekte.

Değerli arkadaşlar, dijital hizmet vergisinin konusu: "dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetleri; sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin (bilgisayar programları, uygulamalar, müzik, video gibi) elektronik cihazlara kaydedilmesi; kullanıcıların birbiriyle etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetleri..." olarak ifade edilmekte. (1)'inci fıkrada sayılan hizmetlere yönelik dijital ortamda dijital hizmet sağlayıcıları tarafından verilen aracılık hizmetleri de dijital hizmet vergisine tabi tutulmakta. Bu hizmetin tabii sınırları Türkiye'de sunulacak hizmetler.

Peki, bu kanunun mükellefi ve sorumlusu kim? "Dijital hizmet vergisinin mükellefi -öncelikle, sizin hazırladığınız teklifte- dijital hizmet sağlayıcılarıdır." demektesiniz. Ancak bu 3'ncü maddenin devamında, "Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, iş yerinin, kanuni ve iş merkezlerinin bulunmaması halleri ile gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanlar ile işleme ve ödemeye aracılık edenleri verginin ödenmesinden sorumlu tutabilir." cümlesi de bulunmakta.

Değerli arkadaşlar, sanki, ilk bakışta hedefte dijital hizmeti sağlayan yabancı firmalara vergi getirmiş gibi bir izlenim oluşmakta ise de görüyoruz ki sonunda, ilgili maddenin son fıkrasında, Türkiye'de bu işe aracılık edenler sonuçta vergilendirilecek kişiler. Yani iş dönüp dolaşıp bizim vatandaşımızı bulacak. Önce bu işe aracılık eden firmalar vergiden sorumlu olacak, sonuçta da neticede bu hizmetten yararlanan vatandaşımızın da üzerine yeni bir vergi binmiş olacak.

Yine, maddede "...tutabilir." hükmü ifade edilmekte. Ya, "...tutabilir." ne demek arkadaşlar? Bir kanun ya kati olarak hüküm ifade eder ya da etmez. Şimdi, "...tutabilir." derken siz Hazine ve Maliye Bakanlığına bir yetki veriyorsunuz ve sonuç itibarıyla diyorsunuz ki: "...sorumlu tutabilir." Yani bu, keyfîlik demektir.

Şimdi, kimine göre bu sorumluluğu yükleyecek, kimine göre yüklemeyecek anlamı çıkar. Dolayısıyla böyle, keyfîlik yükleyecek bir fıkra, madde olmaz değerli arkadaşlar.

Yine, Türkiye'de hasılatı 20 milyon Türk lirasından fazla olanlar veya dünya genelinde hasılatı 750 milyon eurodan veya muadili yabancı para karşılığı Türk lirası kazancı olanlar dijital hizmet vergisi kapsamına dâhil edilmekte. Yine, bununla ilgili artış oranları veya indirimler konusunda Cumhurbaşkanına yetki tanınmakta.

Verginin oranı ise yüzde 7,5 değerli arkadaşlar. Yine, bu konuda da yüzde 1'e kadar indirme veya 2 katına kadar artırma konusunda Cumhurbaşkanına yetki tanınmakta.

Değerli arkadaşlar, şimdi "Vergi güvenliği" başlıklı 7'nci maddeye göre, bu vergiden sorumlu olan kişilerin ilandan itibaren otuz gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmemesi hâlinde Hazine ve Maliye Bakanlığınca bu hizmet engellenebilmekte. Şimdi, örneğin internet üzerinden bir hizmet sunulmakta ve vergi ödenmedi diye Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından bu hizmet durdurulabilmekte. Değerli arkadaşlar, bu hüküm, esasen bir keyfîlik demektir çünkü Hazine ve Maliye Bakanlığı bir idaredir, idareye böyle bir yetkinin verilmesi, sonuçta gün gelir keyfîlik doğurur. Eğer bu konuda bir hizmetin durdurulması kararı alınacaksa bununla ilgili bir yargı kararının olması esas olmalı. Aksi hâlde, beğenilmeyen birtakım yayınlar için "Efendim, işte, vergisiyle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmedi." denilerek hizmet durdurulabilir.

Değerli milletvekilleri, ikinci olarak getirilen ve bana göre Türk vatandaşını yani bu ülkede yaşayan herkesi çok yakından ilgilendiren en önemli düzenlemelerden bir tanesi de "konaklama vergisi" adıyla getirilen bir vergi. Şimdi, otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane ne sayarsanız, benzeri işletmelerde geceleme hizmetinden yani konaklayandan alınan yeni bir vergi getirmektesiniz değerli arkadaşlar.

Bakın, son dakikada Komisyona sunulan önergeyle birlikte beş yıldızlı bir otelde konaklayan bir kişi günlük fazladan 18 lira ödemek zorunda kalabilecek. Dört yıldızlı otelde günlük 12 lira şeklinde devam ediyor. Şimdi, şöyle söyleyeyim: İlk başta, konaklama vergisinin mükellefi hizmeti sunandır yani otel işletmecisidir.

Değerli arkadaşlar, şimdi, örneğin, turizmle uğraşan birçok otel müşterileriyle, tur acenteleriyle zaten anlaşmalarını yaptı ve çoğunluğu parasını aldı. Şimdi siz, onlara yeni bir vergi getirerek müşterisine yansıtamayacağı külfetler yüklemektesiniz. Değerli arkadaşlar, şimdi, otel işletmecileri bu vergiyle karşı karşıya kalmakta ancak süreç içerisinde de sonuçta bu işletmeler bunu müşterisine yansıtacak. Dolayısıyla bu işten hem otel işletmeleri zarar görmekte hem de sonuçta buradan yararlanan müşteri zarar görmekte.

Değerli arkadaşlar, şimdi, oteller yönünden baktığımızda da örneğin beş yıldızlı bir otelin uyguladığı ücret farklı, diğer otelin uyguladığı ücret farklı olabilmekte. Özellikle de bu yasadan -çıkarılırsa- bu vergiden şehir içi otelcileri daha çok etkilenecek, küçük otel işletmeleri daha çok mağdur olacaklar çünkü siz sabit rakamlar koyarsanız iki yıldızlı, üç yıldızlı otele vatandaş geldiğinde, otelin alacağı ücret zaten belli. Yani bunun içerisinden siz 6 lira, 8 lira, 10 lira gibi rakamlar aldığınızda o otel için ciddi bir zarar demektir, bundan sonrası için söylüyorum.

Şimdi "Bu tip vergiler Avrupa ülkelerinde de var." denilmekte. Evet, oralarda da var ama oralarda bunlar genelde yerel yönetimler yani belediyeler tarafından uygulanan vergilerdir çünkü yerel yönetimler genelde şehre gelenlere hizmet ettiği için, sonuç itibarıyla özellikle belediyelerin gelir kalemleri arasında sayılır. Adına "turizm parası" "ayakbastı parası" ne derseniz deyin, sonuç itibarıyla bu paralar belediyelere ödenmeli. Siz, şimdi sadece genel bütçeye gelir elde etmek üzere bir vergi çıkarmakla uğraşmaktasınız. Eğer biz bu konuda samimiysek ve turizmi düşünüyorsak gelin, sadece yabancıdan bu parayı alalım ve yabancıdan alacak olduğumuz bu parayı da belediyelere aktaralım. Böylelikle hem turizmi canlandırmış oluruz hem vatandaşımızı yeni vergilerden kurtarmış oluruz hem de böylelikle, otelcilerimizin yeni külfetlerle karşılaşmasını önler, belediyelerimize de yeni gelir kaynakları sağlamış oluruz.

Bu anlamda en önemli düzenlemelerden bir tanesi, vatandaşımızı ve turizmi etkileyen konulardan biri bu konaklama vergisidir. Benim önerim, öncelikle bu düzenlemeden bir an evvel vazgeçmenizdir. Bu düzenlemeden kesinlikle vazgeçilmesi gerekir değerli arkadaşlar.

Yine, her noktada gelir elde etmeye çalışmaktasınız. İşte bunlardan bir tanesi de hakemlerle ilgili; profesyonel liglerde maç yöneten hakemlerin aldığı ücretlerle ilgili vergi düzenlemesi getirilmekte.

Yine, Avukatlık Kanunu'yla ilgili bir düzenleme var. "Karşı taraf vekâlet ücreti" olarak ifade edilen ve Avukatlık Kanunu'nda 164'üncü madde olarak geçen, karşı tarafa ödenmesi gereken yani bir avukatın müvekkili adına takip ettiği bir davada kazandığı davanın avukatlık ücretinin veya bir icra takibindeki avukatlık ücretinin müvekkile ödenmesi hâlinde, müvekkilinin vergi mükellefiyetini yerine getirilmesiyle ilgili bir hüküm buraya getirilmekte.

Değerli arkadaşlar, getirilen bu düzenlemenin pratikte çok kolay olmayacağını ifade etmek istiyorum çünkü birincisi, her müvekkil vergi mükellefi olmayabilir; avukatın vergi mükellefi olan müvekkili de olabilir, olmayan da olabilir. Bu durumda uygulanması çok kolay değil. Kaldı ki "karşı taraf vekâlet ücreti" olarak ifade edilen kısım, Avukatlık Kanunu'nun 164'üncü maddesi gereğince avukatın hakkıdır. Değerli arkadaşlar, avukatların yıllarca vermiş olduğu mücadele sonrasında elde ettiği bu hakkın bu düzenlemeyle ihlal edilmesine müsaade etmeyelim. Bununla ilgili de 16 Mayıs 2019 tarihinde Anayasa Mahkemesine avukatlık ücretinin, karşı taraf vekâlet ücretinin müvekkile ödenip ödenemeyeceği konusuyla ilgili bir dava açılmış ve Anayasa Mahkemesi, karşı taraf vekâlet ücretinin avukata ait olacağına dair hüküm vermiştir. Yani bu durumda, sizin düzenlemeniz hem Avukatlık Kanunu'nun 164'üncü maddesine hem de Anayasa Mahkemesinin bu kararına aykırılık teşkil etmektedir. Değerli arkadaşlar, o yüzden pratik uygulaması da olmayacak olan bu maddenin de geri çekilmesinde fayda var.

Yine, gelir dilimleri kalemleriyle ilgili, işte 500 bin lira üzerindeki gelirlerin vergi oranlarının artırılmasıyla ilgili de birtakım düzenleme getirmektesiniz oradan da biraz fazla para alalım diye.

Yine, vatandaşımızı, özellikle bizi izleyen herkesi çok yakından ilgilendiren bir düzenleme daha getirilmekte ve bu düzenlemenin tüm sorumluluğu da AK PARTİ iktidarına aittir. Buradan ilan ediyorum: Yarın emlak vergisi borcu ödemeye gittiğinizde hiçbir belediyeye, belediye başkanına sorumluluk yüklemeyin diyorum çünkü "tapu ve kadastro rayiç bedeli" adı altında Harçlar Kanunu'nda yeni bir düzenleme getirmeye çalışmaktasınız. Değerli arkadaşlar, bu durumda pratikte bir gayrimenkulle ilgili iki bedel ortaya çıkacak. "Emlak vergisi değerinden az olmamak üzere, beyan edilen" ibaresinden ve "emlak vergisi değeri ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünce yapılan veya yaptırılan değerlendirme sonucu belirlenmiş bir değer"den bahsedilmekte burada. Yani ne anlama geliyor? Bugüne kadar bir taşınmazla ilgili herhangi bir işlem yapılacağında, önce vatandaş belediyeye gider emlak beyan değerini alır ve ona göre işlem yapar. Ha, farklı, daha üzerinde bir rakamla işlem yapacaksa o, onun bileceği iştir ancak emlak beyan değeri resmî bedel olarak kabul edilir. Değerli arkadaşlar, şimdi ise Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından yeni bir bedel tespit edilecek. Bu durumda, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yeni emlak beyan değeri tespit edilecek, böylelikle bir gayrimenkule 2 tane resmî bedel ortaya çıkmış olacak. Bu da gerçekten vatandaşın sıkıntısına yol açacaktır. Çünkü ilk etapta baktığımızda, emlak beyan değeri üzerinden işlem yapılırken artık bir anlamda bu yeni bedel üzerinden işlem yapmak zorunda kalacaktır vatandaş. Böylelikle belli bir rakam üzerinden işlem yapacakken bir anda ödemek zorunda kalacağı harç 2 katına, 3 katına çıkabilecektir.

Değerli arkadaşlar, bakın, uygulamada bu, sıkıntı yaratır; bir tarafta belediyenin emlak beyan değeri, bir tarafta yeni belirlenecek olan bedel. Yarın belediyeler -diyecek, demek zorunda kalacak- "Efendim, benim emlak beyan değerim düşük kaldı, şimdi yeni bir bedel tespit edildi, artık ben yeni bedel üzerinden emlak vergisi alıyorum veya almak zorundayım." dediği anda bir anda vatandaşın emlak vergisi değeri 2 kat, 3 kat artacaktır. Şimdiden ilan ediyorum: Bunun bütün sorumluluğu size aittir; vatandaşımız ileride fazla fazla emlak vergisi ödemek zorunda kalmaya başladığı anda belediyelerin bir kusuru yoktur, sizin sorumluluğunuzdur değerli arkadaşlar.

Yine "değerli konut" adı altında yeni bir vergi getirerek oradan da bir şeyler almaya çalışıyorsunuz. Örneğin değeri 5 milyon TL'nin üzerinde olan taşınmazlara yeni bir vergi getirmektesiniz.

Değerli arkadaşlar, çok önemli düzenlemeler var. Bunlardan bir tanesi de Toprak Mahsulleri Ofisine Kamu İhale Kanunu'ndan muafiyet. Değerli arkadaşlar, Toprak Mahsulleri Ofisi, bilindiği üzere öncelikle üretimde sürdürülebilirlik ve özellikle kalite ilkeleri doğrultusunda ürün stoklarının depolanması ve muhafazası amaçlı ve faaliyet alanındaki ürün piyasasını düzenleme görevi üstlenen bir kurumdu. Şimdi hepimiz biliriz, Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçinin kara gün dostudur diye bilinir, bu her yerde böyle yazar ancak bugün çiftçisiyle rekabet etmeye çalışan bir iktidar ve çiftçisiyle rekabet etmeye mecbur bırakılan bir Toprak Mahsulleri Ofisiyle karşı karşıyayız. Bugün Türkiye'de tarımın sorunu, Toprak Mahsulleri Ofisinin İhale Kanunu hükümlerinden muaf tutulması değildir; bugün Türkiye'de tarımın sorunu, düzenli, planlı bir tarım yapılamamasından kaynaklanmaktadır. Siz, Türkiye'de hangi bölgede hangi ürünün ne miktarda ekilip dikileceğini on sekiz senedir planlayamadınız. Bu nedenledir ki bazen bir ürün bir yıl para eder, bazen de ertesi yıl ürün para etmez. İşte ürünün çok para ettiği dönemde Toprak Mahsulleri Ofisi devreye girecek, ürün ithal edecek. Ürün ucuzken, çiftçi perişanken siz ne yapıyorsunuz? O zaman seyircisiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen Sayın Arı.

CAVİT ARI (Devamla) - Bakın, eğer çiftçiyi destekleyeceksek önce tarımla ilgili çiftçinin hak ettiği desteklemeleri doğru düzgün bir şekilde sağlayalım ve de doğru planlamayla doğru üretimler yaparak çiftçinin hak ettiği şekilde kazanmasına da katkı koymaya çalışalım değerli arkadaşlar.

Yine aynı şekilde, Devlet Malzeme Ofisine de getirilmeye çalışılan bir avantaj var. Bu avantajın da piyasadaki küçük esnafa sorunlar getirebileceğini ve onları mağdur edebileceğini ifade etmek istiyorum.

Son olarak borçlanma limitinin... 2019 yılında borçlanma limiti 90 milyarken siz borçlanma limitinin 70 milyar daha artırılmasını talep ediyorsunuz. Böylelikle 2019 yılı bütçesinde başlangıçta var olan 90 milyarın üzerine 70 milyar daha borçlanma koymaya çalışmaktasınız. Bu da bütçenin doğru yönetilmediğinin ve ekonominin doğru gitmediğinin en bariz göstergelerinden biridir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Bağlayın lütfen.

CAVİT ARI (Devamla) - Yine, sizler tarafından Bütçe Komisyonunda yapılmış olan sunumlarda gördük ki 2019 yılı içerisinde yeni borçlanma için 70 milyar lira daha talep edilen miktarın 15 milyar lirasının daha bugünden kullanıldığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bütçe dengeleri altüsttür.

Sonuç itibarıyla Türk milleti üzerine getirilmeye çalışılan bu vergi düzenlemelerinden derhâl vazgeçilmesi gerektiğini ifade ediyorum.

Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)