| Konu: | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 13.11.2019 |
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 128 sıra sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüş ve düşüncelerini aktarmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, teklif yürürlük ve yürütme dâhil toplam 54 maddeden oluşmakta; hacimli olmasının yanında, içerik ve etki alanları itibarıyla da önemli bir değişiklik teklifi. Neden önemli? Bu teklifte 3 yeni vergi ihdas ediyoruz: Dijital hizmet vergisi, konaklama vergisi ve değerli konut vergisi. Bu teklifte, ayrıca, Gelir Vergisi Kanunu'nda, Vergi Usul Kanunu'nda, Gider Vergileri Kanunu'nda, Harçlar Kanunu'nda, Emlak Vergisi Kanunu'nda değişiklikler yapıyoruz. Bunların bir kısmı ekleme, bir kısmı çıkarma, bir kısmı mevcut ifadelerin değiştirilmesi biçiminde.
Tabii ki bunların çoğu, para ve maliye politikaları üzerinden önemli makro etkiler oluşturacak düzenlemeler. Gerek Komisyonda gerekse teklifin bütünü üzerinde yapılan değerlendirmelerde parti grubumuz adına söz alan değerli milletvekillerimiz bu konudaki görüş ve düşüncelerimizi samimi bir dille ifade ettiler, ifade etmeye de bu süreçte devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, teklifin birinci bölümü ilk 29 maddeden oluşmakta ve ihdas edilen 3 verginin 2'si de bu bölümde. Yeni ihdas edilen vergiler için "zor ve tartışmalı konu ve alanlar" tanımlamasında bulundum. Çünkü gerçekten biraz önce buradan, bu kürsüden değerli konuşmacılar dijital hizmet vergisiyle ilgili değerlendirmelerde bulundular. Belki konuyla alakalı olarak birçok görüşü paylaşmam mümkün olmayabilir ama içinde, değerlendirmelerde ifade edilen çok doğru şeyler de var.
Aslında bu konu küresel bir sorun, güçlüğü de buradan kaynaklanıyor. Yine bu sorunun çözümü, evet, uluslararası iş birliğini yani küresel bir çözümü gerektiriyor. Bugün başta OECD olmak üzere küresel kalkınma ve hatta güvenlik kurum ve kuruluşlarının ajandalarındaki çözüm bekleyen küresel sorunların başında gelen bir konudur. Dijital ekonomi bu anlamda yine uluslararası kuruluşların önemli bir ajandasıdır, önemli bir gündem konusudur. Dünya barışını tehdit edebilecek seviyelere ulaşabilecek yapay zekâyı da işin içine kattığımızda -ki bazı uygulamalar ve bunların sonuçlarının doğurduğu endişeler bugün en fazla küresel düzeyde tartışılan konular arasında- yapay zekâyla bütünleşen dijital sistem ve araçların ilkesel ve etik kuralları dikkate almadan yapılacak üretimi ve kullanımı, üzerinde en fazla endişe duyulan konulardan biri.
Değerli arkadaşlar, ekonominin dijitalleşmesi, ekonomik aktivitelerin, özellikle de ticaretin, finansın ve hizmet sunumunun elektronik ya da sanal ya da dijital olarak adlandırabileceğimiz ortam ve mecralara kaymasıyla yaşanan bir süreci ifade etmekte. Bu yeni ortam ve mecraları oluşturan unsur esas itibarıyla dijital bazdaki sistemleri, yöntemleri ve araçları gündeme getirmektedir. Bu yeni sistem, yöntem ve araçlar mevcut konvansiyonların yerini almakta. Özellikle de 20'nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan ve son çeyreğinde hızlanan bilgi, iletişim, dağıtım ve üretim teknolojilerindeki gelişmelerin nimetlerinden 21'inci yüzyılın ilk çeyreğinde önemli ölçüde yararlandık. Buraya kadar olan kısım, geleneksel ortamlarda yeni araç ve yöntemlerin birbirinden bağımsız olarak kullanıldığı yani sistemlerin bütününe taalluk etmeyen, ayrışık bir kullanım biçimiydi. Teknolojideki yeni gelişmeler, özellikle de nesnelerin interneti alanındaki gelişmeler ve bu konudaki sistemlerin küresel bazda bütünleşik hâle getirilmesi, kontrolün elden çıkmasını da dikkate aldığımızda, önemli bir sorun ve tehdit alanı hâline gelmeye başlamıştı.
Dün 6493 sayılı Kanun'daki değişiklikler üzerinde konuşurken yine buradan ifade ettim, bugün elektronik ödeme sistemlerine olan bağımlılık ve yeni ödeme aracı olarak sunulan kayıtsız ve otoritesiz kripto paraların kontrol edilememesi veya doğru yönlendirilememesi hâli gerçekleşirse önemli bir finansal güvenlik sorunu oluşabilecektir. Bu konular uzadıkça uzar, dibi bucağı da yok, duracağı da yok aslında. Tüm gayret ve çabalar dijital kıymetin dijital kıyamete dönüşmemesi üzerine olmalıdır.
Değerli arkadaşlar, biz bugün burada "dijital hizmet vergisi" adı altında yeni bir vergi ihdas ediyoruz. Bu, doğru ve haklı bir düzenleme mi? Evet, öyle. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, evet, böyle bir vergi ihdasını destekliyoruz. Peki, bu uygulanabilir mi? Bunun için gayretli bir yaklaşım içinde olduğumuz açık ancak uygulanması ve sonuç alınması zor görünüyor. Uygulanması ve sonuç alınması zor uygulama kendi dinamiklerinden, mecrasından kaynaklanıyor çünkü burada mükellefiyet kapsamının belli ölçeklerin üzerinde olması belki bunun uygulanabilirliği açısından bir araç olarak görülebilir ancak burada uygulamayı güçlendirecek erişimin engellenmesi gerçekten başka yan sorunlara neden olabilecek, yine iletişimle ilgili ciddi sakıncaları söz konusu olabilecek. Ancak bununla birlikte büyük firmalar olması, bu noktada belki daha çok uzlaşıyı devreye sokarak böyle bir sorunun çözümüne bir katkı sağlayabilecek. Bu alanın vergilendirilmesindeki asıl sorunun çözümünün ağırlıklı olarak küresel olması, ağırlıklı olarak uluslararası iş birliğini gerektirmesidir.
Vergilemede temel kuralın, her ülkede yapılan ticari faaliyetlerden elde edilen gelirin ve katma değerin vergiye tabi tutulması şeklinde olduğunu biliyoruz. Dijital ekonominin vergilendirilmesinde temel zorluk, gelir getiren faaliyetlerle ilgili bütün unsurların yani mükellefin, vergi sorumlusunun, kazancın, kazancın elde edildiği dönemin ve bunun gibi diğer tüm unsurların zamanında ve tam olarak kavranmasında yaşanan sorunlardır. "Fiziki iş yeri" kavramından hareketle dijital ortam vasıtasıyla gerçekleştirilen faaliyetlerden elde edilen gelirin vergilendirilememesi bu meselenin odak noktası olup dijital ekonominin çözüm bekleyen önemli bir boyutu hâline gelmiştir. Zira, uluslararası düzeyde bu konuda henüz somut bir vergilendirme kuralı geliştirilememiştir. Bu konuda esasen OECD'nin de üzerinde çalıştığı bir gerçektir. OECD, G20'yle müştereken 2013 yılında "matrah aşındırma ve kâr aktarımı" adıyla bir proje geliştirdi, 15 kategoriden, terkipten oluşan bir eylem planı yayınladı ve bu eylem planının 1'inci maddesi de "dijital gelirlerin vergilendirilmesi" konusuyla alakalıdır. Bu konuda Mart 2018'de Buenos Aires'te, G20'de Maliye Bakanlarının yaptığı toplantıda, evet, bir karar alındı, 2020 yılına kadar uzlaşma -altını çizerek ifade etmeye çalışıyorum- temelli bir çözüme yönelik olacağı açıklandı burada getirilecek temel ilkelerin. Aslında bir rapor yayımladı, yayımladığı bu raporda muhtemel yöntemlerden bahsetti, etkilerinden bahsetti ama herhangi bir yöntem ya da tekniği vergilendirme açısından önermedi.
Yine 13-15 Şubat 2019 tarihleri arasında Paris'te yapılan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir grup milletvekiliyle benim de katıldığım bir toplantıda, OECD Küresel Parlamenterler Ağı ve NATO Parlamenterler Asamblesi ortak toplantısında da konu gündeme geldi ve burada çözüm mercisinin OECD olduğu konusunda ortak bir kanaate varıldı. Özetle, burada uzlaşının ön plana çıkacağı görünüyor.
Tabii, uygulamada biz ne yapacağız? Evet, böyle bir vergi talep etmekte haksız mıyız? Gayet tabii, haklıyız. Bunu vergilendirmeyecek miyiz? Gayet tabii, vergilendireceğiz. Dünyada tüm ülkeler bu dijital hizmetlerin vergilendirilmesinin peşinde. Şimdi, biz bir olta attık; tabii, bu oltaya bakalım, kimler takılacak, nasıl takılacak, umduğumuzu bulacak mıyız, göreceğiz. Hiçbir şey yapmamaktansa en azından bu girişimlerin yapılması, başka zorlamalarla, uzlaşıyla birlikte, bizim olmayan yani bize hak ettiğimiz hâlde gelmeyen bazı gelirlerin -ülkemize- bizim dijital ekonomi havuzumuzdan haksız yere kazanılmış olan kazançların bir kısmının da olsa vergilendirilmesi konusunda böyle bir girişimde bulunulmasının ben faydalı olduğuna inanıyorum.
Değerli arkadaşlar, diğer vergi alanlarıyla ilgili olarak da yine bizim parti sözcülerimiz buradan Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına değerlendirmelerde bulundu. Maddelerde de bu değerlendirmelerimize devam edeceğiz ama burada bir konunun daha altını çizmekte fayda var. Yine yasanın bütünü üzerindeki değerlendirmeler yapılırken Konya Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kalaycı hakikaten sistemden, özellikle kanun yapma tekniği açısından 5018 sayılı Yasa'nın getirdiği yeniliklerin altını çizerek buradaki etki analizlerinin olmamasından bahsetti. Bu gerçekten çok önemli. Ben 5018 sayılı Yasa'yı herkesin çok göklere çıkardığı bir dönemde, zamanda eleştirdim. Eleştirmemin sebebi şuydu: Buna bir denetim olarak baktığımızda, aslında Kara Avrupası hukuk sistemine tabi olan Türkiye'nin, Kara Avrupası hukuk sistemini uygulayan ülkenin Anglosakson hukuk sistemine uygun bir denetim yapısını getirmesini eleştirdim.
Elbette 5018 sayılı Yasa'nın içerisinde çok önemli, çok güzel uygulamalar var ama maalesef o uygulamaların biz alana yansıdığını göremiyoruz. Dolayısıyla denetim alanında bakıldığında biz 5018 sayılı Yasa'yla Anglosakson ülkelerin, Anglosakson hukuk sistemini uygulayan ülkelerin dahi kullanmadığı, uygulamadığı bir denetim yapısını aldık, getirdik. Neyi mi getirdik?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Karakaya.
Buyurun.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Şunu getirdik: Paraya dayalı dış bağımsız denetim sistemini, dış sistemi, yöneticiye bağlı iç denetçi sistemini getirdik ve bu anlamda denetim sistemiyle ilgili gerçekten çok ciddi hatalar yaptık. Ki Anglosakson hukuk sistemini uygulayan ülkeler, başta Amerika olmak üzere özellikle 2001'den sonra yaşanan o Enron "dot-com" krizlerinden sonra, kapanan bağımsız denetim şirketlerinden sonra hibrit sistemlere döndüler.
Bunun da altını bir kez daha çizerek ben bu çalışmaların, bu yasal düzenlemelerin ülkemiz, ülkemizin ekonomisi için, ülkemizin insanları için hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)