| Konu: | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 19.11.2019 |
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu kanun teklifinin 12'nci maddesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Maddede spor yarışlarını yöneten hakemlere yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi talep edilmektedir. En düşük maaşla çalışan memurun dahi vergilendirmeye tabi tutulduğu ülkemizde, yüksek maaşların söz konusu olduğu bu meslekte ücretlerin şimdiye kadar vergi adaleti kapsamında çoktan vergiye dâhil edilmesi gerekirdi ama önemli olan vergi sahteciliğinin önüne geçebilmektir. Çaldıktan sonra minareye kılıf bu ülkede çok rahat bulunuyor.
Bakınız, kayyumlar. Defalarca bu kürsüden dile getirdik, gerekirse bin defa daha dile getirmeye, meşru haklarımızı talep etmeye devam edeceğiz. İktidar her hafta ikişer üçer atanan kayyumları tüm gerçekliğiyle açıklayabilir mi? Öyle "Örgüte para yatırıyorlardı, biz biliyoruz." gibi havanda su döven kelimelerle değil, Meclisimizin ağırlığına yakışır şekilde; hukuki delillere dayanan açıklamalar bekliyoruz.
Bundan sekiz, dokuz ay önce başvurularında sorun olmadığı için YSK tarafından adaylıkları kabul edilen arkadaşlarımızın hepsi teker teker görevden alınıyor, tutuklanıyor, yerlerine kayyum atanıyor. Beş altı ayın içerisinde nasıl oluyor da görevden alınan belediye eş başkanlarımız aynı anda ülkenin aranan zanlıları oluyor. Ayrıca, isnat edilen suçlara bakınca, hiç de öyle dillendirdiğiniz gibi suçlamalar değil. Nusaybin'de patlamaların olduğu bir ilçede eş başkana, hâkim "Kriz masasını niye kurdun?" diyor. Tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanımıza "Niye KHK'lilere sahip çıktın?" deniyor. Yüksekova Eş Başkanı için itirafta bulunmak, dokuz yıldır cezaevinde olan tanığın aklına yeni geliyor. Bir diğer seçilmişe ise "Niye seçim çalışması yaptın?" deniyor. Cizre Belediye Eş Başkanının görevden uzaklaştırılarak yerine kayyum atanmasına gerekçe gösterilen "Nevroz" konuşması takipsizlikle sonuçlanıyor, diğer soruşturmaya ilişkin iddianameyi ise mahkeme savcıya iade ediyor. Yani kayyum atamaya ortada bir gerekçe yok ama gerekçe yaratmaya bahane çok. Size yasal prosedürleri hatırlatıyoruz: Adaylar başvurularını yapar, YSK onay verdikten sonra adaylar seçim çalışması yapar, halk istediğini seçer ve siyasiler de bu tercihe saygı duymak zorundadır.
Değerli milletvekilleri, 31 Martta 65 belediye, 1.230 belediye meclis üyeliği ve 102 genel meclis üyeliği kazandık. 6 belediyemize KHK'li eş başkanları olduğu için mazbataları verilmedi. Seçim bölgemde 5 olan kayyum sayısı Yenişehir ve Hazro'yla 7'ye, toplam kayyum sayısı ise 24'e yükseldi. 14 belediye eş başkanımız, onlarca meclis üyemiz tutuklandı, 4 eş başkanımız ise hâlâ gözaltında. Bu 24 belediyeyi kazandığımız yerlerde toplam seçmen sayısı ise yaklaşık 2,5 milyon. Peki, sonuç ne? İktidar, Ali kıran baş kesen olmuş, hukuk umurunda değil, söz konusu Kürtlerse, Kürtlerin ne istediği, ne talep ettiği umurunda değil; düşman hukukuyla "Ben kimi istersem sizi ancak o yönetir." diyor. Her hafta birer ikişer belediyeleri gasbediyorsunuz. Yineliyoruz, bugün kayyum atanan yerlerde seçim tekrar olsun, HDP yine belediyeleri alacaktır. Ama seçmenler diyor ki: "Boşuna mı oy veriyoruz, bunlar yine istediğini getiriyor." Yapılan röportajlarda Diyarbakırlılar "Biz bir ağacı belediyeye seçsek yine görevden alırlar, ağaca da bir kulp bulurlar, 'bölücü teröristtir' derler, görevden alırlar." diyor ve tepki gösteriyor. Aynen de öyle oluyor; sonuçlar işinize gelmeyince sandık hukukunu yok sayıyor, seçilmişleri tutukluyor ve kayyum atıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, kayyumların halkın parasını nasıl çarçur ettiğini hem geçen sene Sayıştay raporlarında hem de belediyeleri aldıktan sonra bizler gördük. Yüksekova gibi küçük bir ilçe belediyesi bile hizmet yapılmadığı hâlde 680 milyon 884 bin lira borçlandırılmış. Halk yoksullukla boğuşurken, Mardin kayyumu devlet erkânına gümüşler hediye etmiş. Bunları öyle sizin yaptığınız gibi delilsiz söylemiyoruz; hepsi, basına yansıyan, fotoğraflarla, mali kayıtlarla belgelenmiş olaylar. İktidar, başa geldiği günden beri "millet iradesi" lafını ağzından düşürmedi ama aynı irade Kürtler için söz konusu olduğunda illegal ilan ediyorsunuz. Neyin irade olup neyin irade olmadığına siz mi karar veriyorsunuz? Bu nasıl bir hukuk? Bunun hiçbir izahı, hiçbir hukuki açıklaması yok. Bu iktidar düşünmeli, bu mesele sadece seçilmiş olanı görevden alıp yerine birini atama meselesi değil; bu mesele, yok sayma meselesidir "Seni de iradeni de tanımıyorum." deme meselesidir. Kayyum atamaları devam ettiği takdirde seçmenler ile bu Meclis arasındaki bağ giderek zayıflamakta, halkın gücü olan sandığa dair güven duygusu iyice zedelenmekte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın.
SEMRA GÜZEL (Devamla) - Bu hukuksuzluk, bu zorbalık politikası iktidar da dâhil olmak üzere kimseye bir şey kazandırmayacaktır, tam aksine, kaybettirecektir.
Hepinizi selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)