GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:19
Tarih:19.11.2019

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 128 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 20'nci maddesindeki önerge üzerine söz almış bulunmaktayım, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce şunu belirtmem gerekir ki ormanlar kim tarafından yakılırsa yakılsın, hangi sebeple kesilirse kesilsin, bunun adı vahşettir.

Bitlis'in Güroymak ilçesinin Çallı (Pertük) köyü ile Çayarası köyü arasında bulunan ormanlık alanlar asker ve korucular tarafından kesilmekte, hatta köylülere "Siz kesin, alın götürün; biz kesersek size odunları da vermeyiz." diyorlar. Eskiden ağaç kesmek cezalandırılırdı, şimdi ağacını kesmeyen cezalandırılıyor. Bir taraftan "11 Kasım 11 milyon fidan" diye kampanyalar yapıp diğer yandan on binlerce ağacı kesen zihniyetle karşı karşıyayız.

Bitlis ilinde yapılan dikim, verdiğiniz tahribatın yüzde 1'ini bile karşılamamaktadır. Bitlis'te yok edilen ormanlara şahit olduk. Meclisin 1'inci grubuna sormak isterim: Ağaçlar ne zaman sizden kurtulacak? Sizin gidişiniz en çok doğaya yarayacak.

Değerli milletvekilleri, 24 belediye eş başkanımız görevden alındı. Belediye başkanlarının böyle mesnetsiz ve hukuksuz bir biçimde görevlerinden uzaklaştırılması, demokrasi ve halk iradesine yönelik doğrudan bir saldırıdan başka bir şey değildir. Görünüyor ki tükenmişlik, metal yorgunluğu; politik, sosyal ve ekonomik yetersizlik sizi daha otoriter, daha baskıcı bir şekle büründürmekte. Her ne olursa olsun, bugün iradesini gasbettiğiniz halk size yine gerekli cevabı demokrasi çerçevesinde verecektir, tabii ki demokrasiyi tamamen katletmezseniz.

Değerli milletvekilleri, maalesef, ekonomik anlamda tükenen ve iflas eden saray ve damat formülü, halkın talep ve isteklerini görmezden gelerek suni gündemler yaratmakta ve gerçeklerden kaçmaktadır. Sizin deyiminizle "bal, bal" diyerek nasıl ağız tatlanmıyorsa "Ekonomik kriz yok." demekle, "İşsizlik yok." demekle bunlar yok olmuyor, "Ekonomi iyi." demekle de ekonomi düzelmiyor.

Saray, bakanlar ve tüm AKP milletvekilleri tek bir ağızdan, yurt dışına her gün yeni bir kınama mesajı yayınlamakta, 4 kardeşin ve 4 kişilik bir ailenin geçim dertleri sonrası intiharını da görmezden gelmekte. Son üç haftada 3 aile yok oldu. Kınanması gerekenin ne olduğunu anlamadığınız için de her zaman toplumu kutuplaştırmaya devam etmektesiniz. Bugün "savaş" yerine "barış" "refah" deseydiniz belki de insanlar canlarına kıymayacak, pazarlarda poşetler daha dolu olacak, ekonomik atılımlar daha hızla gerçekleşecek; Amerika'ya, Rusya'ya imtiyazlar vermek zorunda kalmayacaktınız. Fakat HDP olarak ilk gün de dediğimiz gibi, bu bütçeler savaş bütçesidir, bu savaşlar halkın sırtına vurulan yeni vergilerin habercisidir. Söylemlerimizin ne kadar isabetli olduğunu da şu an önümüze gelen kanun teklifinde net bir biçimde görmekteyiz.

Bizler vergide adaleti savunurken, herkesin geliri oranında vergi ödemesi gerektiğini dile getirirken, dolaylı vergilerin vatandaşa vurulmuş bir pranga olduğunu anlatmaya çalışırken sizler posadan su çıkarmanın yollarını arıyorsunuz ki bugün Dijital Hizmet Vergisi Kanun Teklifi'nizi sunuyorsunuz ve bu maddeyle de tek adam rejiminin gereği olan, artırma ve eksiltme yetkisini de tek kişiye bağlıyorsunuz. Bu da demokratik değerler açısından kabul edilemeyecek bir uygulamadır.

"Devlet vergi almasın." demiyoruz, "Devlet vergiyi adil ve hakkaniyetle toplasın." diyoruz. Yani yandaşın refahı yerine halkın refahı düşünülse bugün bambaşka bir ülkeyi konuşuyor olurduk. Bir ülkede bilimsel atılımlar yerine KHK'yle işlerinden atılanlar konuşuluyor ise, demokrasi konuşulmak yerine kayyumlar konuşuluyor ise, barış konuşulması gerekirken savaş konuşuluyor ise, adalet konuşulması gerekirken yeni cezaevleri inşaatları yatırım olarak konuşuluyor ise, refah yerine vergiler konuşuluyor ise o ülkede ne sosyal adalet vardır ne de sosyal bir devlet.

Değerli milletvekilleri, geçen hafta iktidarın küçük ortağından bir hatip damat Hazine Bakanını göklere çıkararak övgülerle bahsediyordu. Herhâlde ona da bir elma şekeri verilmiş olsa gerek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Buradan ikaz edeyim: Elma şekeri yalarken tatlı, yerken ekşimsidir; işin sonunda da elinizde bir kazık kalır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)