| Konu: | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 20.11.2019 |
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu kanun teklifinin 28'inci maddesi olan, Vergi Usul Kanunu kapsamında sahte veya yanıltıcı belge kullanma fiilinin işlenmiş olabileceğine dair hakkında ön tespite ilişkin yazı tebliğ edilen mükelleflerin süresinde beyanname vermeleri durumunda kesilen yüzde 20 oranındaki vergi ziyaı cezasının uzlaşma kapsamı dışında tutulmasına dair söz almış bulunmaktayım.
Hükûmet sıkıştığı zaman, vergiye kimi, neyi dâhil ederim diye düşünmeye başlıyor ve hangi vatandaştan ne kadar alabilirim diye kanun teklifleri çıkartıyor. Asıl soru, sahteciliğin önüne nasıl geçilebilir, vergiler halkın omuzlarında bir yük olmaktan nasıl kurtarılabilir sorusudur.
Değerli milletvekilleri, burada bizler vergi zamlarını konuşurken yurttaş aç mıdır, açıkta mıdır diye sormayan, alacağı silahın, S-400'ün, kalacağı sarayın, lüksün hesabını yapan, halka "Bir mermi kaç para biliyor musunuz?" diye sorarken vicdanı sızlamayan bir iktidar var. Siz ne derseniz deyin, bugün insanlar eğer açlıktan intihar ediyorsa bunun adı cinayettir, sorumluğu da Meclisimize aittir. Burada cinayetlere neden olan bir Türkiye ekonomisi ve politikası var. Sizlere bu cinayetlerden bir kaçını dile getireceğim. 25 yaşındaki Barış Ayas, Konya Selçuk Üniversitesinde okurken parasızlıktan dolayı intihar etti. Diyarbakır Çınar'da sözleşmeli öğretmen olarak çalışan Esat Tarhan borçlarını ödeyemediği için geçen hafta intihar etti. Mehmet Fatih Traş, hepsi hakkında beraat kararı verdiğiniz barış akademisyenlerinden, bir KHK'yle işinden atıldı, 34 yaşında intihar etti. Bülent Uçar, Malatya SES Eş Başkanıydı, KHK'yle ihraç edildi, İŞKUR'a iş için başvurdu, başvurusu reddedildi ve İŞKUR'un kapısında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti, öldükten sonra da ihracı haksız olduğu için işe iade kararı verildi. Bu yaşananlar gibi 46 KHK'li intihar etti, birçok KHK'li kalp krizi, kanser gibi ağır hastalıklardan hayattan koptu. 39 yaşındaki Sıtkı Aydın, Meclisin önünde "Geçinemiyorum." diyerek kendini yaktı. Fatih'te 4 kardeş, Bakırköy'de 3 kişilik bir aile geçinemediği için siyanürle intihar etti. Antalya'da 2 yetişkin, çocuklarıyla beraber bu hayattan koptu, gitti.
TÜİK'e göre, 2018'de Türkiye'de 3.161 intihar olayı gerçekleşti ve bunların yarısından fazlasının gerekçesi ekonomik sıkıntılar. Yine, TÜİK verilerine göre, Türkiye genelinde 15 yaş ve üstü işsiz sayısı 2009 yılı Ağustos döneminde geçen yıla oranla 980 bin kişi artmış, toplam işsiz sayısı 4 milyon 650 bin kişi olmuş, 15-64 yaş arası işsizlik oranı yüzde 2,4 artmış ve yüzde 14'e dayanmıştır. İstihdam ise geçen yıla göre 789 bin kişi yani yüzde 2 azalarak yüzde 46,3 oranına inmiştir. Yani çok basit bir denklem; istihdam azalıyor, işsizlik artıyor, intihar vakaları çoğalmaya devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, Antalya'da Selim Şimşek bir bilgisayar teknisyeniydi, işsiz ve dokuz ay kirasını ödeyememişti ve ardında bıraktığı mektupta "Belediyede işe girebilmek için çok para verdim ama işe almadılar." diyor. Rüşvet, para kaçırma, yolsuzluk almış başını gidiyor. Ancak, bu kişileri intihara sürükleyen nedenler sorgulanacağına ne deniyor biliyor musunuz? "Yok, siyanür nereden bulundu?" "Siyanür etraftakilere ne kadar zarar verir?" "Siyanür kaç dakikada öldürür?" Tabii ki de siyanüre ulaşmak bu kadar kolay olmamalı ama ilk sormamız gereken aslında, "Bu kişiler neden intihar ediyor?" olmalı. Medyaya baktığımızda, sizin ekonomi politikalarınızı eleştirmeyi bırakın, gündemi değiştirmek için kırk takla atıyorlar, tüm suçlu siyanür oluyor. Gazete demeye bin şahit gereken Akit, Fatih'te intihar eden kardeşler için "Evlerinde Dawkins'in kitabı çıktı, bu kitap ateisttir, insanları intihara sürüklüyor." diye haber yapıyor. Bir yandan da Hazine ve Maliye Bakanı çıkmış diyor ki: "Ekonomimiz aleyhine algı oluşturmaya çalışanlar hakkında hukuki süreç başlatılmıştır." "Kriz" demeyin, suç; "savaş" demeyin, suç; "şunu" demeyin suç, "Kral çıplak." demeyin, suç. Oldu olacak söylenecekler listesi çıkartın, herkes ne diyeceğini bilsin.
Değerli milletvekilleri, savaş ölümlere neden olduğu gibi, halkı, kadınları, gençleri, doğayı esas almayan, insani kriterleri esas almayan bir ekonomi de öldürür. Bugün yaşadığımız da budur. Tablo böyleyken bu Mecliste vergi zamlarını gündemleştirmek utançtır. Halkın yoksullukla pençeleştiği, yiyecek ekmek bulamadığı, doğal gaz kombisine uzaktan baktığı ve çözümü intiharda aradığı bir dönemde Meclisimizin acilen ekonomi politikalarını gözden geçirmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın.
SEMRA GÜZEL (Devamla) - Herkesin insanca yaşam standartlarına uygun şekilde yaşaması için gereken zenginlikler bu ülkede mevcut. Tarımın yeniden canlandırılması, vergi yükünün düşürülmesi, asgari ücretin insani yaşam koşullarına getirilmesi gerekmektedir. Bu, Meclisimizin asli görevlerinden biridir. Aksi takdirde, yoksulluk yüzünden kaybettiğimiz her insanımızın vebali bu Meclise aittir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)