| Konu: | 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 26.11.2019 |
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'ydü ve Dominik Cumhuriyeti'nde Faşist Trujillo diktatörü tarafından katledilen Mirabel kız kardeşlerin kanlarıyla yazmış olduğu bir mücadele günüdür, bir tarihtir. Ben burada, Mirabel kız kardeşler şahsında, erkek-devlet şiddeti sonucu katledilen bütün kadınları; Hevrin Halef şahsında, savaşta yitirdiğimiz bütün kadınları saygıyla, sevgiyle ve umutla anıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de "Kadın cinayetlerini durduracağız." dedikçe cinayetlerin arttığını görüyoruz. Sadece son on bir ayda 358 kadın katledildi ve son on yılda çocuk istismarları yüzde 700 oranında artış göstermiş durumda. Peki, bunlara karşı bizler, burada üç beş cümle konuşmak dışında, ne yapıyoruz? İktidar açısından şu soruyu çok net yanıtlamak isterim: Koca bir hiç. Yapılan şey, işte, Diyanetin yaptığı bir kamu spotu. Yani kadın-erkek eşitsizliğini daha da derinleştirmek için, elinde çayıyla, kekiyle munis bir kadın ve bir erkekten şefkat, sevgi bekleyen bir kadın çıka çıka spot olarak çıkabilmiş. Bu anlayış ve bu zihniyetle kadın-erkek eşitsizliğiyle mücadele etmeye asla imkân yoktur.
Yine, aynı biçimde, bu iktidar zamanında, kadınların mücadele ederek bu ülkede kazanmış olduğu haklar ellerinden tek tek alınmaya çalışılıyor. Neydi bunlar? Şiddete uğrayan, uğrama ihtimali olan kadınlara, çocuklara, aile bireylerine koruma sağlamayı hedefleyen 6284 sayılı Kanun. Bir diğer şey, nafaka hakkı; nafaka hakkı konusunda şu an tartışma sürdürülüyor. Değerli arkadaşlar, bir de yine bu iktidarın, imza atmış olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden kaçma hâlleri. Bütün bunlara karşı, biz şunu çok net ifade ediyoruz: Kadınlar arasında zaten yasama, yürütme ve yargıda çeşitli bölücülükler yaratıyorsunuz; kadınlar arasında bölücülüğü bu anlamda da yaratmayın.
Bakın "Cumartesi Annelerini biz dayakla, copla dizginleyemedik; bari Diyarbakır'da, HDP'nin il binası önünde alternatif bir anne eylemi örelim." dediniz. Yine, aynı şekilde, kadınların yasayla kazanmış oldukları hakları ellerinden almak için "Aileyi yıkan yasalardır bunlar. İstanbul Sözleşmesi uygulanmasın." gibi, kendinize göre sivil çalışmalar örgütlüyorsunuz. Şunu çok net bilesiniz ki: Bu şekilde bir toplum mühendisliğiyle, burada ne kadına yönelik şiddeti ne kadın cinayetlerini ne çocuk istismarlarını asla engelleyemezsiniz. Bakın, şiddetsiz, eşit, adil bir toplum talebi, bir devleti yıkmayacağı gibi kadın ve erkeğin birlikteliğini de yıkan bir şey değil, daha güzel bir ülke ve daha büyük, daha mutlu bir hayatı tarif eder bunlar.
Buradan biz bir öneri sunmak istiyoruz: Çaylı kekli, kadını sadece evinde yemek yapan, hizmet eden bir özne olarak göstermekten ziyade bir kamu spotu yapın ki kadının siyasetteki eşit temsiliyetini yansıtsın, bir kamu spotu yapın ki bugün uğraştığınız eş başkanlık sistemini öne çıkarsın. Ben buradan, bu sıralarda bulunan bütün kadınlara seslenmek istiyorum, toplumda bu mücadeleyi yürüten bütün kadınlara seslenmek istiyorum: "Eş başkanlık, eş temsiliyet bizim siyasette vazgeçilmezimiz." demeliyiz ve biz kadınlar, bir erkek gibi partiyi yönetebileceğimize, bu Mecliste şu kürsüyü yönetebileceğimize dair inancımızı zerre yitirmeyelim.
İşte, değerli arkadaşlar, siyasi fikri ne olursa olsun, ideolojik geleneği ne olursa olsun, kadın dediğimiz ortak paydada birleşerek taleplerimizi bu şekilde açığa çıkarmak dışında hiçbir seçeneğimiz yoktur. Bakın, bizler, başta bu sıralardaki vekiller olmak üzere, toplumda sesini çıkarabilme ihtimali olan kadınlar eğer sessizliğe bürünürsek, eğer sesimizi çıkarmazsak daha çok kadın yaşamını yitirecektir. Eğer bizler sesimizi çıkaramazsak daha çok çocuk istismara uğrayacaktır.
Bakın, İranlı sanatçı Füruğ'un bir sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Başkanım, bir dakika daha rica ediyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - İranlı sanatçı Füruğ: "İnsanı sessiz kalmaya zorlayan acı, onu bağırmaya zorlayan acısından çok daha ağırdır." der. O hâlde, biz kadınlar, acıyı yaşamımızın her alanında hisseden biz kadınlar, daha çok bağırmak zorundayız; daha çok bağırmalıyız ki herkes bizi duymalı, daha çok bağırmalıyız ki istismara uğrayan çocukların da sesi olabilmeliyiz, daha çok bağırmalıyız ki erkek şiddeti, devlet şiddeti son bulsun.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)