GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:22
Tarih:26.11.2019

MHP GRUBU ADINA ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci kısmı üzerine söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Emniyet Teşkilatı Kanunu, Jandarma Teşkilat Kanunu, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu başta olmak üzere birçok kanunda değişiklik öneren bu kanun teklifiyle, İçişleri Bakanlığına bağlı birçok kurum ve kuruluşu doğrudan ilgilendiren değişikliklere gidilmektedir.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişin yanı sıra 2016 yılında İçişleri Bakanlığına devredilen Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığının uyumu açısından ilgili kanunlarda değişiklik ihtiyacı olduğu açıktır. Getirilen kanun teklifiyle İçişleri Bakanlığına bağlı teşkilatlar arasında uyum sağlamak hedeflenmiş olsa da bu konuda yeterince mesafe alınamamıştır. Özellikle İçişleri Bakanlığı gibi ülkemizdeki tüm vatandaşların yanı sıra 5 milyon 74 bin sığınmacıyı doğrudan ilgilendiren ve terörle mücadele konusunda en önemli bakanlıklardan biri olan İçişleri Bakanlığının kurumları ve personeli arasında çalışma barışının sağlanması çok önemlidir. Çalışma barışının sağlanabilmesinin en önemli şartıysa "eşit işe eşit ücret" ve "eşit sosyal haklar"dan geçmektedir.

Bu açıdan bakılınca, getirilen teklifte, AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisinin seçim programlarında bulunan ve Emniyet teşkilatının dört gözle beklediği 3600 ek gösterge hakkı yoktur. 3600 ek gösterge problemi sadece Emniyet teşkilatının değil, Bakanlığa bağlı çalışan müdürler, şube müdürleri, mahallî idarelerin daire başkanları ve uzman çavuşları da yakından ilgilendirmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz kanun teklifinde ek göstergeler tüm hizmet sınıfları için makam sırasına göre yeniden belirlenmiştir. Dileğimiz bu düzenlemenin gündeme alınarak bir an önce yasalaşmasıdır. Sayın İbrahim Kalın ve Ömer Çelik'in bu konuda çalışma yapması oldukça umutkârdır.

Değerli milletvekilleri, hain terör örgütü FETÖ'nün ele geçirmeye çalıştığı kurumların başında gelen Emniyet teşkilatından, 15 Temmuz tarihinden bugüne 31 bin kişiye yakın personel ihraç edilmiştir. Bakanlığa bağlı diğer teşkilatlardan ihraç edilenlerle beraber bu sayı 39 bin kişiye ulaşmıştır.

Bu teklifle Emniyet teşkilatında görevli müdür ve amirlerin görev süreleri uzatılarak yetişmiş personel kaybının önüne geçilmeye çalışılmıştır. İhraç edilen personel sayısı göz önünde bulundurulduğunda, hizmetlerin aksamaması için bu, doğru bir yaklaşımdır. Ayrıca, Polis Akademisinden mezun amirler ile memurluktan amirliğe geçen üniversite mezunu amirlerin (A) grubu amir sayılması doğru, ancak eksik bir uygulamadır. Zira, teşkilatın içinde yetişen, teşkilat işleyişini iyi bilen ve uzun süren eğitimler almış, sınavları başarıyla tamamlamış amirlerin geçmiş yıllarda rütbe terfilerinde uygulanan altı yıl süresi geriye dönük mağduriyete sebep olmaktadır. Burada yapılması gereken, en azından 27/3/2015 tarihinde çıkan kanunun başlangıç olarak algılanması ve mağduriyetlerin asgariye indirilmesine yardımcı olunmasıdır. Başpolis ve kıdemli başpolis memurlarıyla ilgili yapılan düzenlemeyle, sınavlarda başarılı olanların 45 olan yaş sınırının kaldırılması doğru bir uygulamadır. 15 Temmuzdan sonra yaşanan sıkıntılar sonucunda kapatılan Polis Akademisinin önemi gün geçtikçe teşkilat içinde daha fazla hissedilmektedir. Akademiye genç yaşta kayıt olup dört yıl eğitim alarak mezun olan personel, sizler de takdir edersiniz ki teşkilat bilinci oturmuş olarak mezun olacaktır. Bu personel, polisliği bir iş olarak değil, bir meslek mensubu olarak görecek ve aidiyetini orada hissedecektir. Emniyet teşkilatının gelecekte nitelikli personel açısından sıkıntı yaşamaması için, geçmişte yapılan hatalardan ders alınarak yeni yapılacak düzenlemelerle polis akademisinin tekrar açılması gerekmektedir.

Ayrıca, son yıllarda ülkemiz coğrafyasında bulunan ülkelerde yaşanan iç karışıklıklar neticesinde maruz kaldığımız düzenli-düzensiz göç ve geçici koruma statüsü, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nda düzenlemeleri de gerekli kılmaktadır. Bu gelişmelerin yanı sıra ülkemizin başarıyla tamamladığı Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve son olarak Barış Pınarı Harekâtı'yla güvenli hâle getirilen bölgelere geri dönüşlerin sağlanması ve teşvik edilmesine yönelik düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır. Sadece ülkemizin değil bütün dünyanın problemi hâline gelmeye başlayan yeni göç dalgalarına karşı uluslararası göç hukukuna uygun kanun ve uygulamaların derhâl çıkarılması gerektiği ortadadır.

Ülkemiz sadece Suriye'den gelen göçle karşı karşıya değildir. Afganistan başta olmak üzere, Bangladeş, Pakistan, Endonezya'dan ciddi bir göç dalgasına maruz kalmaktadır. Şu ana kadar 3 milyon 680 bini Suriyeli olmak üzere ülkemizde kayıtlı göçmen sayısı 5 milyon 74 bine ulaşmıştır. Bu rakam bile ülkemizin kabul edebilirlik kapasitesini katbekat aşmışken İdlib bölgesi veya Suriye'nin diğer bölgelerinden gelebilecek bir göç dalgasına katlanabilmemiz mümkün değildir. Ülkemizde yaşanan bu son gelişmeler neticesinde göç problemi millî güvenlik problemi hâline gelmeye başlamıştır. Ülkemizde bulunan göçmenlerin statüleri ne olursa olsun insanca yaşayabilecekleri şartlar sağlandıktan sonra ülkelerine geri dönmeleri için yapılacak tüm düzenlemeleri desteklemeye devam edeceğimizin bilinmesini istiyorum.

Jandarma ve Sahil Güvenlik teşkilatında yapılan düzenlemelerle genelde İçişleri Bakanlığına uyum gözetilmiştir. Bunların yanı sıra disiplin, ödül ve madalya, mecburi hizmet, izin gibi teknik konularda düzenleme yapılmıştır. Ancak burada yapılan tekliflerde de eksiklikler tespit edilmiştir. Özellikle uzman jandarmalarla ilgili hak mahrumiyetinde herhangi bir iyileştirme söz konusu değildir.

Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı gazino, sosyal tesis, yerel ve kış eğitim merkezleri, kantinler gibi yerlerin tamamı veya bir kısmının kiraya verilmesi konusunda getirilen teklifteki gerekçe olarak sunulan personel eksikliği doğru bir tespittir. Askeralma Kanunu'nda yapılan değişiklik sonucu kısalan askerlik süreleri gerçekten personelde eksikliğe sebep olmuş olabilir. Ancak, burada yapılan düzenlemede "tamamı" kısmının tekliften çıkarılarak "bir kısmı" olarak kalması kamuoyunda oluşacak şüphelerin önüne geçecektir.

Yapılan kanun teklifinde göze batan bir eksiklik de nüfus müdürlüklerinin statüleriyle alakalıdır. Son yıllarda iş yükü artan müdürlükler, hak ettiği konuma bir türlü getirilememiştir. Yapılan kimlik kartı değişimlerinin yanı sıra ehliyet, pasaport gibi iş yükünü artıran işlemlerin ve kişiler hakkında alınan bazı mahkeme kararlarının nüfus müdürlüklerince sisteme işlenmesi hem iş yükünü hem de sorumluluğu artırmaktadır. Artan bu iş yükü ve sorumluluğa karşı il nüfus müdürlerinin makam cetvelinin alt kısmında bulunması düzeltme yapılması gereken bir konudur. Bu eksikliğin düzeltilmesi için Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz teklifin gündeme alınıp yasalaşmasını bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, Dernekler Kanunu'nda yapılması teklif edilen değişikliklerle dernek başkanlarının ve yönetimlerinin yanı sıra üyelerinin de bir sistematiğe bağlanarak düzenleme yapılması olumlu bir yaklaşımdır. Geçmişte yaşadığımız bazı üzüntü verici gelişmeler bu düzenlemenin yapılmasını gerekli kılmıştır. Dernek üyelik bilgilerinin doğru ve düzenli bir şekilde bildirilmesi ve dolayısıyla vatandaşlarımızın kendilerine ait üyelik bilgilerini e-devlet üzerinden sorgulayabilme imkânına sahip olmaları doğru bir yaklaşımdır. Ancak, burada gösterilen altı aylık süre bir yıla çıkarılarak, özellikle cami dernekleri gibi yaşlılardan oluşan dernek yönetimlerinin süresinin uzatılması mağduriyetlerin önüne geçecektir.

Son yıllarda özellikle kırsal alanlarda yerleşim bölgelerinin çevresindeki çöp yığınları herkesi rahatsız etmektedir. Çöp yığınlarını önlemek için belediye hudutları dışında çöp atan ve dökenlerin kolluk kuvvetleri tarafından para cezasıyla cezalandırılması doğru bir uygulama olabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, sözlerinizi toparlayın lütfen.

ÜMİT YILMAZ (Devamla) - Ancak burada da gözden kaçırılan önemli bir nokta vardır; köylerimizde çöp konteyneri ya hiç yoktur ya da bir iki tanedir, konteyneri olan köylere de toplama aracı bazen haftalarca uğramamaktadır. Özellikle bu eksikliğin giderildikten sonra bu cezai müeyyidenin uygulanması daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Değerli milletvekilleri, son dönemde, ülkemizde terör örgütleriyle mücadele konusunda İçişleri Bakanlığının ve İçişleri Bakanı Sayın Soylu'nun başarıları tüm Türk milletinin takdirini kazanmıştır. İçişleri Bakanlığımızın ve Sayın Cumhurbaşkanımızın terörle mücadele konusundaki, terörü kaynağında yok etme, savunma değil sürekli taarruz, kesintisiz operasyonlarla sürekli alan hâkimiyeti politikalarını doğru buluyor ve destekliyoruz.

Konuşmama son vermeden önce, 25 Kasım 1917'de dünyaya gelen, Türk milliyetçiliğinin vücut bulduğu Milliyetçi Hareket Partisinin ve ülkücü olarak yetişmemize vesile olan Ülkü Ocaklarının kurucusu merhum Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş'in doğum gününü kutlar, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)