| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 27.11.2019 |
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de bir tabloyu bir türlü değiştiremiyoruz: Erkekler tarafından öldürülen kadınların sayısı yıldan yıla artıyor. 2012'de 210, 2013'te 237, 2014'te 294, daha sonra 303, 328, 409, 2018 yılında 440 ve 2019 yılının ilk on ayında 383 kadın öldürüldü. Özgecan Aslan, Helin Palandöken, Emine Bulut, Ayşe Paşalı, Güleda Cankel, Şule Çet ve daha nicelerine birlikte gözyaşı döküyoruz. Sonra her 25 Kasımda bu kürsüden konuşuyoruz "Bu son olsun." diyoruz ama bir türlü son olmuyor, vahim tablo hiç değişmiyor.
Bugün, size Eskişehir'de, 2 çocuk annesi, 45 yaşındaki Ayşe Tuba Arslan'ın nasıl göz göre göre öldürüldüğünü anlatacağım. Boşandığı eşi, 11 Ekimde sokak ortasında kasap satırıyla kafasına, kollarına ve ellerine saldırarak yaraladı Ayşe Arslan'ı. İyi kalpli, yaşama azmi hiç bitmeyen bu kadın, tam kırk dört gün komada kaldı ancak vücudu bu acıya daha fazla direnemedi "Kadına karşı şiddeti önleyeceğiz." diye nutuk attığımız gün hayata gözlerini yumdu.
Değerli arkadaşlarım, vahşice öldürülen her kadının beraberinde mutlaka maalesef bir korunamama hikâyesi de var. Bu acı hikâyelerden ders çıkarmadan biz kadına şiddetle mücadelede bir milim dahi ilerleyemeyiz. Bakın, yirmi beş yıllık evli, 2 çocuk annesi Ayşe Arslan, eşinden gördüğü şiddete dayanamayarak 14 Eylül 2018'de ilk tedbir kararı için başvurdu. Tedbir kararı aynı gün çıkıyor; bir ay, iki ay uzatılıyor; sonra altı ay daha uzatılıyor. Bu arada boşanma da gerçekleşiyor. Bu süreçte saldırgan Yalçın Özalpay, Ayşe Arslan'a tehdit ve hakaretlerine devam ediyor. Değerli arkadaşlarım, Ayşe Arslan ilk tedbir istediği tarihten korkunç saldırıya uğradığı tarihe kadar bir yıl içinde tedbir kararlarına uymayan saldırgan hakkında tam 23 kez suç duyurusunda bulunuyor "Korkuyorum." diyor "Beni öldürecek." diyor. Babası, ağabeyi de aynı şikâyette bulunuyor. Gitmedikleri karakol kalmıyor, başvurmadıkları mahkeme kalmıyor. Peki, ne oluyor bu şikâyetler? Hiç, koskoca bir hiç. Ayşe Arslan'ın sadece bu yıl yaptığı 10 suç duyurusunun 5'i takipsizlikle sonuçlanıyor; gerekçe, delil ve tanık yokluğu. Burası önemli çünkü şu anda şiddet gören, ölüm tehdidi altında olan binlerce kadın "Delil yok, tanık yok." denerek katillerinin önüne korumasızca bırakılıyor. Ayşe Arslan'ın başvurularından 5'i hakkında ise dava açılıyor ancak hiçbir caydırıcı karar çıkmıyor. Bakın, kanunumuz var, meşhur 6284 no.lu Yasa; tedbir kararına uymayanlara üç günden on güne kadar zorlama hapis cezası verilmesi gerek. Ama toplam 23 kez bu tedbir kararlarını ihlal ederek tehdit, hakaret ve saldırıda bulunan bu katil, bir gün dahi zorlama hapis cezasına çarptırılmıyor, cinayet gününe kadar elini kolunu sallayarak gezmesine göz yumuluyor.
Değerli arkadaşlarım, kanunun öngördüğü hapis cezaları uygulanmayarak Ayşe Arslan'ın yalnız bırakılması, Eskişehir ortasındaki bu katliamın önünü açmıştır. Ayşe Arslan'ın görünen katili bellidir ama onu bir türlü korumayan koruma sistemimiz de bu cinayetin ve daha yüzlerce benzerinin azmettiricisidir. Ama polis, ama savcı, ama hâkim, ama şiddet önleme merkezi sorumlusu; kim olursa olsun, yetkililer, 23 kez dile getirdiği isyanına gerçekten kulak verse Ayşe Arslan bugün yaşıyor olacaktı.
Değerli arkadaşlarım, bu kanunların uygulanmaması meselesinin bir başka boyutu daha var. Mevcut hukuk sisteminin uygulayıcıları yani polisi savcısı, ŞÖNİM'deki psikoloğu, hepsi, toplumda mevcut ataerkil algıdan beslenmekte; kadını ikinci sınıf vatandaş gibi gören toplumsal algıdan kurtulmadan, yasaların temelindeki eşitlikçi bakış açısını görmezden gelerek görev yapmaya çalışmakta. Bu yüzden bekâr da olsa, evli de olsa boşanmış da olsa kadını, hakları olan ve korunması gereken bir birey olarak görmeyen anlayışla da mücadele etmemiz gerekir. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, konuşmama Ayşe Arslan'ın kendi sözleriyle son vereceğim. Bu vahşi saldırıdan kısa süre önce Eskişehir Aile Mahkemesine el yazısıyla gönderdiği son suç duyurusu burada. Ölümünden sonra çantasında bulundu, ailesinin izniyle ilk kez kamuoyuyla paylaşacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Tabii.
Bakın değerli arkadaşlarım, Ayşe Arslan diyor ki: "Defalarca şikâyet etmeme rağmen hiçbir sonuç alamadım, uzaklaştırmam olduğu hâlde. Benim bu Yalçın Özalpay isimli şahısla ilgili başvurmadığım hukuki işlem kalmadı. Bu şahıstan ölüm tehdidi alıyorum. Benim ölümüm gerçekleşince mi bana yardım edeceksiniz? Ben çok mağdurum."
Evet, değerli arkadaşlarım, Ayşe Arslan'ın bu sorusu hepimiz için geçerli. Ölümleri gerçekleşince mi yardım edeceğiz onlara? Toprağın altına koyunca mı koruyacağız onları? Ölmelerini beklemeyeceksek gelin bir komisyon kuralım, bu vahşete birlikte dur diyelim. 23 kez suç duyurusunda bulunmasına rağmen Ayşe Arslan'ı göz göre göre ölüme götüren bu koruma sisteminin eksiklerini birlikte tespit edelim, sonra da başka Ayşeleri, Emineleri, Güledaları, Şuleleri ölümden kurtaracak somut, uygulanabilir, acil önlemleri birlikte alalım; kadınları yaşatalım.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)