GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:23
Tarih:27.11.2019

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunla ilgili çokça konuşmalar yapacağız. Arkadaşlarımız geneli üzerinde konuştu, bölüm üzerinde konuştu. 90 maddelik bir "çorba kanun", daha çok konuşacağız ama hazır İçişleri Komisyonu da buradayken ben bugün de devam eden partimize yönelik operasyonları biraz buradan anlatmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, sadece iki gün içerisinde 120 civarında gözaltı var. Ağrı'da 4, Diyarbakır'da 7, ilim Batman'da 31, İzmir'de 6, Adıyaman'da 1, Ankara'da 17, Siirt'te 6, Antep'te 3 ve daha uzatabiliriz; muhtemelen kendilerinde daha çok bilgi vardır. Bunların arasında önceki dönem milletvekilimiz Sayın Behçet Yıldırım, Batman milletvekili adayımız, DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı, EĞİTİM SEN şube eş başkanı, İHD Ankara Şube Eş Başkanı, SES Ankara yöneticileri, avukat arkadaşlarımız; HDK, DTK, HDP yöneticileri yani upuzun bir liste var arkadaşlar.

Şimdi, bizim son süreçlerde takip edebildiğimiz kadarıyla İçişleri Bakanlığının bünyesinde bir birim var. Bu birim şöyle çalışıyor: Öncelikle haritayı alıyor önüne "Ben bugün hangi ilde nasıl bir algıyla bir operasyon yapıp da bu muhalefeti sindirebilirim?" diye bir tespit yapıyor, illeri çıkarıyor. Bakın, 6-7 ilde aynı anda bir operasyon. Bu, hiç de öyle bağımsız, tarafsız yargının falan işi değil; hiç de böyle "Bir savcı karar aldı." meselesi de değil. Önce bir tespit yapılıyor arkadaşlar: "Şu ile gideceğiz." Geçen hafta Antep'te olduğu gibi. Bir günde 54 kişi gözaltına alındı, günlerce gözaltında kaldılar ve kendilerine sorulan sorular: "HDP il binasına girdiniz mi?" Neden HDP il binasına girdiğiniz görünür? Teknik takip yapılmış, böyle çalışıyor Emniyet. "HDP'de ne toplantısı yaptınız?" "HDP'ye niye gittiniz?" "DBP Eş Genel Başkan Yardımcısını tanıyor musunuz?" gibi sorularla aslında Anayasa'ya aykırı olarak, alenen, açık bir biçimde, devletin bütün aygıtlarını kendine göre, kendi iktidarının varlığını devam ettirmek adına kullanarak, Anayasa'yı çiğneyip, parçalayıp, yerle bir edip bir partinin siyasi faaliyetleri, siyasi çalışmaları engelleniyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tek tek saydım. Bunlara -dediğim gibi- daha neler soruluyor? "'Nevroz'a gittiniz mi?" Biz burada çokça anlattık bu meseleleri. Bu kadar absürt, artık nasıl tarif edileceğini bilemediğimiz bazı ithamlar. "'Nevroz'a gitmişsiniz." "Gittim." "Orada slogan attınız mı?" ya da "'Nevroz' alanında -bakın, 1 milyon kişinin katıldığı Diyarbakır 'Nevroz' alanında- slogan atanları tespit edebildiniz mi?" Ya arkadaşlar, tamam, cemaat döneminde de çokça operasyon yapılıyordu, kumpas davaları çoktu; açık söyleyeyim, cemaat bu konuda bariz yetenekliydi. Bu kadar yeteneksiz bir biçimde, bir sebep bile bulamadan bu kadar operasyonun yapıldığı bir başka dönem daha yoktur; sudan sebeplerle, açık bir biçimde hedef gösterilerek operasyon yapılıyor, bu arkadaşlarımız gözaltına alınıyor. Sonrasında ne yapılıyor? Medya hemen göreve çağrılıyor; medya, havuz medyası; AKP'nin bu siyasetinin propagandasını yapması gerekiyor. Hemen savcılar açıklama yapıyor. Ne diyor? "Terör eylemlerine katılmaları, bilmem ne nedeniyle gözaltı ya da operasyon oldu." Bir defa, orada yine Anayasa'nın en amir hükmü olan masumiyet karinesi yok sayılıyor, baştan suçlu ilan ediliyor.

Mesela Batman'da bir siyasi partinin yöneticilerinin olduğu 30 noktaya operasyon yapılmış, gözaltı olmuş ve mülki amirin, bir memurun, atanmış bir memurun, valinin yaptığı açıklama: "30 adrese baskın yaptık, son terörist silahını bırakana kadar mücadelemiz devam edecek." Arkadaşlar, çıldırdık mı biz? Bu ülke herhâlde artık çıldırma noktasına geldi. Bunlar demokratik siyasette ısrarcı olan insanlar. Biz burada, bu kürsülerde, alanlarda, meydanlarda, demokratik siyasette ısrarımızı ifade ediyoruz arkadaşlar.

Aslında bakın, bu siyasetin, bu pratiklerin sonucu ülke büyük bir kaosa götürülüyor. Siz, HDP'ye diyorsunuz ki: "Demokratik siyaset yapmayın." Siz, insan hakları savunucusuna diyorsunuz ki: "İnsan hakları savunuculuğu yapmayın." Siz, avukatlara diyorsunuz ki: "Siz eğer mesleğinizin gereğini yaparsanız ben size cezaevlerini gösteririm." Arkadaşlar, artık buna söylenecek bir cümle, yapılacak bir yorum kalmamıştır. Partimize dönük bu saldırı siyasetine, İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere, herkesin, bütün siyasi partilerin siyasi ahlak ve kültür gereği ses yükseltmesi gerekiyor çünkü hepimiz "Siyaset yapmak için, demokratik siyaseti yükseltmek için; bu ülkede demokrasiyi, eşitliği ve özgürlüğü yükseltmek için buradayız." diyorsak buna toplu bir biçimde tepki göstermemiz gerekir diyorum.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)