GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:23
Tarih:27.11.2019

RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye sosyalist hareketinin önderlerinden Teslim Töre'yi kaybettik, anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Cenazesi yarın defnedilecek.

Değerli arkadaşlar, 5'inci madde üzerine söz almış bulunuyorum. Emniyet Genel Müdürlüğü personeline çeşitli ödüller verilmesi, ödül verilecek durumlar ile bütçenin belirlenmesini düzenleyen bir madde 5'inci madde.

Şimdi, öncelikle şunu ifade etmekte fayda var: Türkiye'de güvenlik ve istihbarat bürokrasisi vatandaşın tümüne eşit hizmet veren niteliğe sahip değil. Bütün sınıflı toplumlarda, ezme/ezilme ilişkisinin olduğu her yerde zaten güvenlik bürokrasisi, istihbarat bürokrasisi egemen olanların sazını çalar. Türkiye'de de ne yazık ki güvenlik ve istihbarat bürokrasisi, emniyet bürokrasisi başta sarayın güvenliği olmak üzere bir tutum içerisinde ve bunun dışındaki muhalif kesimleri ötekileştiren, düşmanlaştıran, hatta savaş hukuku uygulayan bir niteliğe sahip. Bu lafları laf olsun diye söylemiyorum, söylediğim her sözün geri planında bir yaşanmışlık var.

Bakın, Erdoğan'a ilişkin "tweet" atanı gece sabaha karşı beşte karga tulumba gözaltına alan bu istihbarat ve güvenlik bürokrasisi... Bu memlekette 100'den fazla insan Gar katliamında katledildi, Diyarbakır katliamında çok sayıda insan katledildi. Hrant Dink katledildi ve biliyoruz ki bu güvenlik ve istihbarat bürokrasisinin derin dehlizlerinde bu kirli ilişkiler yaşandı ve hâlâ yaşanıyor, hâlâ gün yüzüne çıkarılmadı.

Az önce Tahir Elçi'yi konuştuk. Neyin ne olduğu gün gibi açık olduğu hâlde, Tahir Elçi'nin katillerinin deşifre edilmesine ilişkin güvenlik ve istihbarat bürokrasisinin adım atmadığını çok net biçimde görüyoruz.

Şimdi, madde şunu düzenlemeye çalışıyor: Emniyet ve güvenlik bürokrasisini ödüllendirme. Bakın, 2004'te 12 yaşındaki Uğur Kaymaz güvenlik güçleri tarafından öldürüldü "meşru müdafaa" denildi, tutuklanan kimse yok. Gezi olaylarında Berkin Elvan öldürüldü, buna ilişkin tutuklanan kimse yok. 2016 yılında, nöbet tutan zırhlı araçtan açılan ateş sonucunda Dilşah Ak isimli insan öldürüldü, tutuklanan kimse yok. Yine 2016 yılında Yüksekova'da Aydın Tümen, Serhat Buldan, Rahmi Sefalı ve Nejdet İşözü isimli yurttaşlar zırhlı araçtan açılan ateş sonucunda hayatını kaybetti ve polisin acemiliğine verilerek bu konuda da tutuklanan kimse olmadı. Kemal Kurkut Diyarbakır'da, 2017 Nevruz'unda ki biz de oradaydık, gözlerimizin önünde vuruldu. Hatta polis diğer polise "Bu adamı niye vurdun, ne gerek vardı?" dediği hâlde bu vakada da tutuklanan yok. Yine, bir polisin kullandığı zırhlı aracın bir eve girmesi sonucunda, orada uyuyan 6 ve 7 yaşlarındaki 2 kardeş hayatını kaybetti, bu vakada da tutuklama yok.

Daha devam edebiliriz. Birkaç örnek daha vereyim. Yine Ekrem Görkem Karakan polis tarafından öldürüldü 2017 yılı yılbaşı gecesi, tutuklanan yok. Buna ilişkin çok sayıda... Hatta bir dede, torun TOMA'nın çarpmasıyla birer sene arayla hayatlarını kaybettiler, burada tutuklanan kimse yok.

"Ödüllendirme" mi diyorsunuz? Emniyet ve istihbarat bürokrasisinin ödüllendirilmesinden mi bahsediyorsunuz? İşte ödül; tutuksuzluk en büyük ödüldür. Önce, güvenlik ve istihbarat teşkilatı bu memlekette herkese eşit davranacak "Muhaliftir, o taraftır, bu taraftır." diye bakmayacak, vergilerle aldığı maaşı önce helal ettirecek, ondan sonra bu ödülleri oturur, konuşuruz. Ama hâl böyleyken muhalefeti, özellikle Halkların Demokratik Partisini, onun taraftarlarını ve yöneticilerini böyle bir düşman hukukuyla tasfiye etmeye girişen bir istihbarat ve güvenlik ve emniyet bürokrasisinin hiçbir ödülü hak ettiği kanısında değilim. Bu maddeye karşı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)