| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 28.11.2019 |
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şehitlerimiz var, onlara Allah'tan rahmet diliyor, milletimize başsağlığı diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti düşmanlarına da buradan seslenmek istiyorum: Biz bitmeyiz, bizi bitiremezsiniz. Mustafa Kemal Atatürk'ün Çanakkale'de "Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum." emrinden beri biz bitmedik. Yerimize hep yenileri gelmiştir, bundan sonra da gelecektir. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İki statüyle ilgili sorunlardan bahsetmek istiyorum, birincisi uzman jandarmalar. Şimdi, uzman jandarmalar uzman erbaşlarla karıştırılıyor. Aslında, hiç alakası yoktur bunların, isim benzerliği vardır. Bunu önlememiz lazım öncelikle. Uzman jandarmalar, uzman erbaş ve erlerin üstüdür. Tamamına yakını da üniversite ve yüksekokul mezunudur.
Şu an uzman jandarma statüsünde bulunan 17 bin personel sadece Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde çalışmaktadır. Hava, Kara ve Deniz Kuvvetleri bünyesinde eşiti ve emsali bulunmayan bir statüdür, eşiti yoktur. Bunlar, Jandarma Okullar Komutanlığı bünyesinde faaliyet gösteren uzman jandarma okullarından mezun olmuşlardır. Okulları vardı önceden, 2012'den sonra Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde bu okul kapatılmıştır. Kuvvetler reorganize olup bu kadrolar kapatıldığı için astsubay kadrolarına çevrilmiştir. Yani yaptıkları iş aslında o kadar teknik, o kadar önemli ki şu an astsubay kadrolarında çalışıyorlar, astsubay gibi çalışıyorlar fakat astsubaylarımızın özlük haklarına sahip değiller, onu da dipnot olarak söylemek isterim. Bu nedenlerle, isimlerinin "yardımcı astsubay" olarak değiştirilmesi personelde genel bir beklenti hâlini almıştır. "Yardımcı astsubay olmak istiyoruz." diyorlar, bu konu da önemli.
Şimdi, asıl önemli konu şu: Okullarının hizmetten sayılmaması. Bamteline geliyorum. Bir okul okuyorlar, bu, hizmetten sayılmıyor. Bu, Komisyonda da görüşüldü aslında, bir onay da çıkmıştı, inşallah çözüleceğini de düşünüyoruz. Silahlı Kuvvetlerde 3 tane muvazzaf statü var: Subay, astsubay ve uzman jandarma. Şimdi, biz subaylar harp okulunda okuyoruz dört sene, bunlar fiilî hizmetten sayılıyor; astsubaylar okuyor okullarında, onlar da fiilî hizmetten sayılıyor ama iş uzman jandarmalara geliyor, onların da okulları var, onlarınki sayılmıyor. Direkt burada bir haksızlık var, direkt bir haksızlık var, işin bamteli de bu zaten. Bunların bir senelik okul sürelerinin hizmetten sayılması gerekiyor.
Bakın, daha alt rütbedeki uzman erbaşların askerlikte geçen süreleri dahi hizmetten sayılırken, uzman jandarmaların okulda geçen süreleri sayılmıyor. Bu işin mutlaka düzeltilmesi gerekir. Bu, negatif ayrıştırma demektir düzeltilmezse.
Komisyonda önerge verdik "Çözeriz." denilerek geri çekildi. Kurum olarak Jandarma Genel Komutanlığından bahsediyorum. Jandarma Genel Komutanlığının oluru var, herkesin oluru var şu an. Milliyetçi Hareket Partisinin onayladığını biliyorum, değilse, tersini söylerlerse sevinirim. İYİ PARTİ de onaylıyor, Komisyonda AK PARTİ Grubu da onayladığını söyledi. Dolayısıyla şu an bir sıkıntı yok. Artı, mali açıdan da "Siz hizmetten sayın, parasını biz öderiz." diyorlar. Bu, önergemizde de mevcut. Yani bu işin yarısını direkt uzman jandarmalar üstleniyor, diğer yarısı SGK'ye kalıyor. O da olağan bir süreç. Dolayısıyla bunun geçmesi gerekiyor.
Artı, kanun teklifinde yani kurumun önerdiği teklifte şu da var: Geçmişe yönelik herhangi bir hak doğurmayacağı ve borç tutarının kendileri tarafından ödeneceği yazılmış. Yani bu insanlar daha ne yapsın bu hakkı almak için? Dolayısıyla bu iş çözülmelidir. 120 milyon liralık bir bütçe gerektiği ifade edildi, Başkanımızla görüşmüştüm. Evet, ekonomi zor durumda da hep mazlumdan mı keseceğiz? Yani hep mazlumun hakkını yiyerek mi bunları telafi edeceğiz? Yani israf edilen o kadar çok kalem var ki Sayıştay raporlarında, burada hiç bundan bahsetmek bile istemiyorum, önemli olan onların sorununun çözülmesidir diyorum. Dolayısıyla böyle söylemek, "mali yük" demek, bence devasa Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışmaz, hakarettir diyorum, çözülmesini istiyorum ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)