| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 28.11.2019 |
SERVET ÜNSAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir hekim olarak burada daha çok, ağırlık olarak sağlıkla ilgili konuştum, bugün yapacağım konuşmada hem sizlerin hem de yurttaşlarımızın dikkatini bir kez daha çok önemli bir konuya çekmek istiyorum. Özellikle, hepimizin çocukları var, torunları var; sevgili arkadaşlar, konuşmak istediğim konu aşı. Aşı uygulaması, giderek yükselen aşı karşıtlığı bugün benim konum. Günümüzde, özellikle televizyonlarda, her şeyden anlayanların, her şeyi bilenlerin ama hiçbir şeyi bilmeyenlerin aklımızı karıştırdığını görüyoruz. Özellikle aşılar hakkında doğru olmayan bilgilerin, bilimsel temeli olmayan iddiaların yayılması ve bazı gerici düşünceler nedeniyle aileler çocuklarına aşı yaptırmama yolunu seçiyorlar.
Değerli arkadaşlarım, aşıların içeriğine dair dolanan iddiaların temelinde üç sorun yatıyor: Birincisi alüminyum, ikincisi cıva, üçüncüsü de domuz jelatini. Bunları size açıyorum birer birer. Örneğin en çok bilinen, en çok karşı çıkışlardan biri; grip aşısında alüminyum olduğunu ve bunun yaşlılarda alzaymıra neden olduğunu iddia ediyorlar. Sağlık Bakanlığı ve bilim adamlarımızın bizlere verdiği bilgilere göre, arkadaşlar, bu aşının içinde alüminyum yok. Doçent Doktor İlker Belek'in bu konuda çok net bilimsel yayınları var, Sağlık Bakanlığı da bunu onaylıyor.
Bir diğer eleştiri, aşılardaki cıvayla ilgili arkadaşlar. Aşılarda bulunan cıvanın çocuklarda otizme yol açtığı öne sürülüyor. Hacettepe'den sınıf arkadaşım Profesör Doktor Serhat Ünal'dan aldığım ve Sağlık Bakanlığının da onayladığı net bir bilgiyi size vermek istiyorum arkadaşlar. İki tip cıva var arkadaşlar: Cıvalardan birisi etil cıva, birisi metil cıva. Aşılarda bulunan, zararlı olmayan etil cıva. Bu cıvanın yarılanma ömrü yedi gündür, kan beyin bariyerini geçemez. Bu anlamda dışkıyla da vücuttan atılır yani zararı yoktur. Yani insana herhangi bir zararı olmayan ve otizmle de ilgisi olmayan bir aşı tipidir.
Arkadaşlar, 2003'te aşıyı reddeden aile sayısı 189 iken bu sayı 2016 yılında 12 bine, 2017'de de 23 bine yükseldi. Eğer bu sayı 50 bini geçerse yılda 10 bin çocuğumuzun öleceğini söylemek istiyorum, bu tehlikeyi göz ardı edemeyiz. Aşılamanın henüz yaygınlaşmadığı yıllarda Türkiye'de doğan her bin çocuktan 150 ile 200 arası çocuğumuz ölüyordu arkadaşlar. Mesela, Türkiye'de kabakulak vakaları yaygın ama aşılamayla 2005'te 20 bin kabakulak vakamız varken 2017'de sadece 419'a düştü arkadaşlar. 2004'te difteri vakamız yok. 2001'de 30 bin olan kızamık vakası 2016'da 9'a düştü, daha sonra aşı karşıtlığıyla 2.391'e çıktı. Örneğin boğmaca, difteri, tetanos, kızamık, çocuk felci ve verem gibi aşıyla önlenebilir hastalıklar nedeniyle hayatını kaybeden çocuk sayısı 1989'larda 5 milyon iken bugün sayı 100 binlere düştü arkadaşlar.
Ülkemizde tabii, aşı karşıtlığının tehlikeli boyutları var. Özellikle bir olayı hatırlatmak istiyorum, can alıcı bir olay. Geçmiş yıllarda Hüseyin Ayyayla diye bir savcı arkadaş, ikiz çocuklarına aşı yaptırmamak için mahkeme mahkeme dolandı bir dönem. O dönem nasılsa -yöneticilerin, hâkimlerin kim olduğunu çok iyi bildiğiniz bir dönem- bu arkadaş ikiz çocuklarına aşı yaptırmamak için karar aldırdı. İşin dikkat çeken tarafı ne biliyor musunuz arkadaşlar? Bu savcı daha sonra FETÖ'den içeri alındı.
Özellikle göç, mültecilik gibi unsurların ön plana çıktığı bugünlerde aşılamanın çok önem kazandığını görüyoruz. Gerek ülkeye girişlerde gerekse kamplarda gerekse toplumsal yaşam geçişlerinde -mülteciler, sığınmacılar için çok gerekli- sağlık çalışmaları ve aşıların yapılması gereklidir. Çünkü aşısız her çocuk, aşı yaptıran çocuklarımız için risk faktörüdür arkadaşlar.
Sisteme eleştiri getirmek isteyen, farklı fikirlere sahip olduğunu düşünen herkes bu şekilde aşı karşıtlığını destekliyor ve bununla oynuyor. Tıp konusunda eğitimi olmayan kişilerin bile kitap yazarak, sağdan, soldan topladığı bilgilerle, insanları yanlış yönlendirdiğini görüyoruz; bu kişilere izin vermemeliyiz. Çok önemli olan bir nokta şu: Salgına neden olacak durumlar söz konusu olduğunda aşılama bireysel değildir, toplumsaldır. Aşılanmayan kişi sadece kendisine değil bütün topluma risk oluşturur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERVET ÜNSAL (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Son cümlenizi alayım lütfen.
SERVET ÜNSAL (Devamla) - Evet, arkadaşlar, aşı içeriğine karşı çıkışa neden olan bir diğer gerekçe neydi arkadaşlar? O da domuz jelatiniydi, bunu da Sağlık Bakanlığımız yalanladı. Sağlık Bakanlığımızdan aldığımız bilgiye göre böyle bir olay yok, onun için buna da inanmayın arkadaşlar.
Yerli ve millî üretim atağını ilaç ve aşı alanında geliştirmek halk sağlığımız ve ülke ekonomimiz anlamında çok doğru bir iştir. Aşı candır, aşı hayattır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)