GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:24
Tarih:28.11.2019

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime bir haberle başlayacağım: "100 kişiyi öldüren canlı bombalara Ankara'ya kadar eskortluk yapan Yakup Şahin, Gaziantep'teki bir gübre bayisinden 2 ton '33 nitrat' almaya çalıştı, kimliği istenince ise vazgeçti. Şüphelenen gübre satıcısı Emniyete bildirdi, kamera kayıtlarından şüpheli tespit edildi ama işlem yapılmadı. Belgeler, mahkemeden kaçırılan ve bir buçuk yıl sonra kimliği belirsiz bir kişi tarafından savcılığa bırakılan dosyalardan çıktı." Neden söz ettiğimi biliyorsunuz; Ankara Garı katliamı.

Bu olayda görülüyor ki tarım ilacı bayisi kendisine düşeni yapmış yani ihbar etmiş ancak önleme sorumluluğu olan idare ise hiçbir şey yapmamış; aslında yapmış, 103 kişinin ölümüne sebep olmuş. Ölümle tabii ki bitmemiş, belgeler resmen saklanmış, bu da yetmemiş, mağdurların, ölenlerin yakınlarının adalete erişimi engellenmiş. Yine yetmemiş, kızını bu katliamda kaybeden Hatice Çevik yılmamış, 33 genci yitirdiğimiz Suruç'a "Her şeye rağmen barış." diyerek Belediye Eş Başkanı olmuş. Hepimiz umutlanmış ve gurur duymuşuz çünkü kızını yitiren bir anne bir beldeyi çekip çevirmeye talip olmuş ama şimdi sevgili Hatice Çevik hapiste ve Suruç'a kayyum atandı.

Ankara Garı katliamının geçen hafta takip ettiğim davasında ise "Her şeye cevap vermeyeceğim." diyen tek bir tutuklu sanık ve IŞİD liderine -hani şu bizden 5 kilometre ötede öldürülen- "halife Bağdadi" diyen bir avukatı vardı. Evet, bu bir yargı katliamıdır arkadaşlar.

Yine, yakın zamanda, Ankara 12. İdare Mahkemesi Gar katliamında ölen 9 yaşındaki Veysel ve babası İbrahim Atılgan için açılan tazminat davasında, devleti, eylem istihbaratının geldiği ama gerekli önlemin alınmadığı gerekçesiyle 1 milyon lira ödemeye mahkûm etti. Rücu edebilecek misiniz sorumlulara?

Sorumlu var mı, yoksa hâlâ Ankara Valiliğinin "Soruşturulamazlar." kararıyla korunuyorlar mı? Biz, artık gerçekten Veysel'in gözlerine bakarak gerçek sorumluların yargılandığını görmek istiyoruz, artık bu çocuklar ölmesinler istiyoruz ve ölenler için de kim hesap verecekse o versin istiyoruz.

Şimdi, İçişleri ne yapıyor bu durumda? İnsan Hakları Derneği Ankara Şube Başkanı Fatin Kanat'ın da içlerinde olduğu onlarca arkadaşımızı yine gözaltına alıyor. Bu, Ankara'da bir rutin arkadaşlar. Gözaltılara neden mi arıyorsunuz? 2016'da yapılan bir basın açıklaması. Şimdi, toplantı, gösteri, basın açıklaması, düşüncenin ifade edilmesi haktır diyoruz ve bunu belki 40 kere, daha da fazla söylemişizdir ama gerçekten anlaşılmamakta ısrar ediliyor. Önceki dönem Adıyaman Milletvekilimiz Doktor Behçet Yıldırım'ı hepiniz hatırlıyorsunuz, dün gözaltına alındı arkadaşlar. İnanabiliyor musun, Behçet Hoca gözaltına alındı.

Bu arada çok ciddi bir başka sorun var. İnsanlar tahliye ediliyorlar ve tahliye edilir edilmez -ya da gözaltına alınıyorlar- ve gözaltından bırakıldıktan sonra sürekli itiraz ediliyor ve sürekli keyfî, gerçekten belirsizlik içerisinde yaşatılıyorlar. Yargının bu duruma düştüğü gerçekten hiç olmamıştı ama "Neden yargı bu durumda?" derseniz ben size bugünkü bir haberden de söz edeyim.

Berlin Dış Politika Forumu'nda Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın'a sunucu soruyor: "Kürt belediye başkanlarını görevden aldınız." Kalın: "PKK'yı destekliyorlardı." "Kanıtlandı mı?" "Yargılama sürüyor, cezalandırılacaklar." "Siz de Gülenci gazete için çalışıyordunuz. Bir gün cezalandırılabilirsiniz." diyor sunucu. "Yargılanıyorlar, cezalandırılacaklar." İşte, bunu söylediğiniz zaman ortada bir yargılama faaliyeti zaten kalmıyor.

Bir başka önemli sorun daha: Gözaltına alınan istisnasız herkesin telefonuna, bilgisayarına el konuluyor.

Arkadaşlar, despotizmden sonra bir de gaspçılık mı eklendi literatüre? Herkesin bilgisayarına, telefonuna...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Son cümlelerinizi alayım lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Herkesin telefonuna, bilgisayarına el konuluyor, gazetecilerin fotoğraf makinelerine el konuluyor, insanların işlerini yaptıkları "harddisk"lerine el konuluyor. Ya, imaj alabilirsiniz, teknoloji çağında yaşıyoruz. Bakın, Ulaştırma Bakanlığı bütçesi görüşülüyor. Üstelik Ankara'da Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 29 Ocakta verdiği karar var; sosyal medya paylaşımı nedeniyle evi basılan ve gözaltına alınan, bilgisayarlarına el konulan biriyle ilgili karar verilmiş, tazminat ödemeye mahkûm edilmiş idare "İmaj almadan el konuldu." diye. Bu karara rağmen neden yapılıyor hâlâ bunlar? Neden insanlar... Milletimiz zengin mi? Gerçekten bunları almak kolay değil, yeniden para vermeleri gerekiyor, hele bizim gibi Ankara'daki rutinde ha bire gözaltına alınan arkadaşlar yeni yeni telefonlarını da sürekli Emniyete vermek zorunda kalıyorlar. Neden oluyor bunlar? İşte, İbrahim Kalın'ın dediği gibi, "Cezalandırılacaklar; yargılanıyorlar." denildiği için oluyor. Yapmayalım, ülkeye yazık ediyoruz.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)