GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:25
Tarih:03.12.2019

HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; en temel ihtiyaçlara erişimin bile engellendiği, yaşanan ihlallerin tespiti, insan haklarına aykırı keyfî uygulamaların önlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98, İç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca verdiğimiz araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, öncelikle şunu söyleyeyim: Cezaevlerindeki durum gerçekten iyi değil. Bunun sorumlusu ne kadar Hükûmetinizdir, ne kadar Hükûmetinizin merkezî bir kararıyla bunlar uygulanıyor, bunu bilemem ama şunu söyleyeyim: Mevcut cezaevlerinin önemli bir bölümünü siz açtınız ve müjde olarak "Açmaya devam edeceğiz." diyorsunuz. Yüzlerce infaz koruma memurunu, en az 16 cezaevi müdürünü OHAL KHK'leriyle görevden aldınız, yerlerine mülakatlarla yüzlerce kişi atadınız. Neredeyse bütün cezaevi müdürleri sizin döneminizde atandı. Ayrıca, bu dönemde görevlendirilen savcıların büyük bir bölümünün de sizin tarafınızdan atandığını herkes biliyor. Dolayısıyla merkezî bir kararınız olup olmadığına bakılmaksızın, her türlü hak ihlalinden doğrudan Hükûmet olarak sorumlusunuz.

Ben birkaç cezaevinde yaşanan uygulamaları özetle size aktarmaya çalışacağım. Şimdi, sizi de yüzlerce insan arıyordur ama eminim, sizi arayanların büyük bir bölümü iş için arıyordur. Ama bizi arayan seçmenlerin, yurttaşların büyük bir bölümü uğradıkları haksızlıklar için arıyor. Bakın, ben Patnos Cezaevinde yakınları olan, Elâzığ Cezaevinde yakınları olan, Türkoğlu Cezaevinde yakınları olan, Osmaniye Cezaevinde yakınları olan, Bakırköy, Tekirdağ Cezaevlerinde yakınları olan onlarca, yüzlerce aileyle görüştüm; her seferinde, yerele her gittiğimde yaşadıkları sorunları bize aktarıyorlar. Ne için arıyorlar? Yaşadıkları haksızlıkları, hatta karşılaştıkları işkenceleri paylaşmak için. Bakın, cezaevlerinde 458'i ağır olmak üzere 1.334 hasta mahpus var. Biz bugün bu önergeyi Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduk ya, biz Türkiye Büyük Millet Meclisine bu önergeyi sunduktan sonra, Emine Aslan Aydoğan adlı bir mahpus bugün yaşamını yitirdi. Kimdi? Bizim Viranşehir ilçe yöneticimizdi, 2018 yılında aleyhindeki gizli tanık ifadesiyle tutuklandı, 4 ayrı ameliyat geçirdi, on gündür yoğun bakımdaydı ve bugün yaşamını yitirdi, ailesine cenazesi teslim edilecek. Âdeta, hasta mahpusların ölümüne seyirce kalıyorsunuz. Bürokratik engellerle, tartışmalı Adli Tıp Kurumu raporlarıyla insanların yakınlarını cezaevlerinden sadece ceset olarak alabildikleri bir dönem yaşıyoruz. Ben bir iki tane örnek vereceğim ama bakın, bir şey daha söyleyeyim. Cezaevinde annesiyle birlikte kalan 0-6 yaş grubu çocuk sayısı kaç, biliyor musunuz? 780. Kasım 2019 itibarıyla 780 çocuk, annesiyle beraber cezaevinde kalıyor, 10 değil, 100 değil, 200 değil, 300 değil, 780 çocuk. Bu, cezaevlerinde yaşanan dramlardan sadece bir tanesi.

İnsan Hakları Derneği gibi dernekler avukatlar aracılığıyla cezaevlerine zaman zaman inceleme ziyaretlerine gidiyorlar ve gördükleri şeyi raporlaştırıyorlar. Ben size birkaç tane rapor okuyacağım. Bir tanesi Bakırköy, daha geçen hafta yaşandı: 28 Kasım Perşembe günü, Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 1'inci ve 2'nci Müdürün nezaretindeki 100 kadar infaz memuru, mahpus Esin Kavruk'tan DNA alınacağı gerekçesiyle B-6 koğuşuna baskın yapıyor, koğuştaki 16 kadını darbediyor, hücrelere götürüyor. Esin Kavruk'un hastaneye götürülene kadar darbedildiği Adli Tıp birimi tarafından belgeleniyor. Mahpuslardan Dilek Geçgin cinsel organına atılan tekmeler sebebiyle hastaneye kaldırılıyor ve yürüme güçlüğü çekiyor. Aldığı darbeler sebebiyle her 2 mahpus da yürüyemeyecek hâlde.

Yine, askerî düzende sayımın dayatıldığını, kameralarla yapılan sayımın ardından kamerasız olarak tekrar koğuşa gelen infaz koruma memurlarının mahpusları darbettiği, kolu kırılan bir mahpusun hastaneye sevkinin yapılmadığı, keyfî olarak disiplin cezaları uygulandığı gibi onlarca haberle anılıyor Osmaniye Cezaevi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Kahramanmaraş Türkoğlu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun şubat ayında açılmasıyla birlikte başkaca infaz kurumlarından buraya yüzlerce mahpus getirildi. İnsan Hakları Derneğinin cezaevi komisyonu burayı ziyaret ediyor, 9 Ağustos 2019 tarihinde bir rapor hazırlıyor. Deniliyor ki bu raporda: "Başka cezaevlerinden nakledilmiş olan mahpuslara cezaevine girişte çıplak arama yapılıyor, mahpuslar darbediliyor, 1 mahpusun kolu kırılıyor." Bunların hepsi kişisel görüşmelerle tutanak altına alınmış durumda. Rize Kalkandere'de de aynı şey geçerli. Osmaniye'den ben sadece birkaç tane şey söyleyeceğim. Yapılan görüşmelerde mahpusların söylediği şeyler: "Her seferinde doktor bana 'Neyin var?' diyor, anlatamıyorum, sonra 'Tamam, gidebilirsin.' diyor. Bana ne olacağım, ameliyat olup olmayacağım söylenmiyor, revir doktorum da bir şey anlatmıyor. Muayene sırasında bir koluma kelepçe takılıyor, kelepçenin diğer tarafı da bir askerin eline takılıyor. Sol elim boynuma bağlı, sarılı olduğundan kelepçe takılmıyor." gibi onlarca açıklama. Cezaevlerindeki durum bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Sayın Başkan, son bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN - Tamamlayın.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Şimdi, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 29 Kasım 2019 günü saat 01.29'da şöyle bir "tweet" atıyor, diyor ki: "Canlı yayında rahatsızlanan Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın sağlık durumu hakkında hekimlerinden bilgi aldık. Çarpıntı nedeniyle fenalaşan Fırat'ın durumu iyi ve bulguları normal seviyede. Kendisine ve ailesine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum." En az 118 gazetecinin cezaevinde olduğu bir ülkede Sağlık Bakanının duyarlılığı bu. Aynı anlarda ne oluyor biliyor musunuz? 6 milyon oy almış bir siyasi partinin Genel Başkanı 26 Kasım Salı günü bilincini kaybedecek düzeyde spazm geçiriyor, hastaneye sevk edilmesi yönünde hekim raporu düzenleniyor. Çarşamba sevk edilmiyor, perşembe sevk edilmiyor, cuma sevk edilmiyor, ailesi cuma günü haberdar oluyor. Avukatlar cezaevi yönetimiyle görüşüyor, hafta sonu araya gireceği için "Pazartesi götüreceğiz." deniliyor; pazartesi de Eş Genel Başkanımız hastaneye sevk edilmedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Tiryaki.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Ne zaman sevk edildi biliyor musunuz? Kardeşi ve avukatı sosyal medyada bunu paylaşınca Eş Genel Başkanımız hastaneye sevk edildi. İşte cezaevlerinin durumu budur. Bir siyasi partinin Eş Genel Başkanı doktor raporlarına rağmen yedi gün boyunca hastaneye sevk edilemiyorsa o cezaevlerinde sorun vardır ve emin olun, bu sorun bu ülkede yaşayan herkesin sorunudur. Yarın kimin cezaevine gireceği hiç belli olmaz, onlar sizler olabilirsiniz. (HDP sıralarından alkışlar)